Nahit Eren: Geçtiğimiz adli yıl bir utanç yılı olarak hatırlanacaktır

Diyarbakır Barosu, yeni adli yıl açılışı nedeniyle Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya baroya bağlı avukatlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz adli yıl, Diyarbakır Barosu tarafından ayrıca bir utanç yılı olarak hatırlanacaktır. Tahir Elçi dosyasında, 9 yıllık isteksiz ve etkisiz bir soruşturma ve kovuşturma sürecinden sonra, yerel mahkemece sanıkların beraatine karar verilmiştir. Bu kararla cinayetin, hukuk camiasının ve Kürt toplumunun gündeminden düşürülmesinin amaçlandığından hiçbir şüphemiz bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Eren, adli yıl açılışının aynı zamanda Dünya Barış Günü’ne denk gelmesi nedeniyle, devam eden savaşların, çatışmaların ve şiddet olaylarının son bulacağı bir yıl olması temennisinde bulunarak, “Maalesef ülkede, hukuk ve adalet açısından her yeni adli yıl bir önceki adli yılı aratmakta, dünya üzerinde de savaşlar, çatışmalar ve şiddet olayları durmadan devam etmektedir. Diyarbakır Barosu olarak savaş, çatışma ve şiddet olaylarının karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor, ülkemizin hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşadığı sorunların temelinde Kürt meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu hatırlatıyor, toplumun demokratik çözüm beklentilerine karşılık gelecek diyalog ve barış zeminin yaratılması çağrımızı yineliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil’

Avukatlar olarak mesleki sorunlar ile toplumun, hak ve adalet sorununun bütün ağırlığıyla varlığını sürdürdüğü bir adli yılı geride bıraktıklarını belirten Eren, şunları kaydetti:

“Hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorunu olduğu yerde durmuş, insan hakları ihlalleri kesintiye uğramadan devam etmiştir. Her fırsatta ifade ettiğimiz üzere; hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir sistemde, bireyin ve toplumun en temel güvencesi tarafsız ve bağımsız yargıdır. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, yargı kararlarının uygulanmadığı, hukuki güvenlik ilkesinin sağlanamadığı bir yerde hukuk devletinden bahsetmek de mümkün olmayacaktır.  Demokratik bir hukuk devletinde bireyin özgürlüğünün ve toplumsal barışın güvencesi şüphesiz tarafsız ve bağımsız yargıdır. Bu nedenle adaleti yerine getirmekle görevli yargının devlet ve iktidardan bağımsız olması gerektiği gibi her türlü ideolojik, politik düşünce ve inançsal eğilimlerden de bağımsız olmalıdır. Ancak iktidarların, siyasi saikler ile gündemlerine aldıkları yargılama dosyalarına ilişkin müdahalelerini gizleme ihtiyacı, yargı kararlarını uygulamama konusunda tereddüt ve endişe duymadıkları zamanlardan geçmekteyiz.”

“İlk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulanmamıştır”

Baro Başkanı Eren, Demirtaş, Atalay ve Kavala ile ilgili alınan kararların ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulamadığını belirterek, “AİHM’nin Demirtaş ve Kavala hakkında vermiş olduğu ihlal kararlarının uygulanmamasına ilişkin ısrar devam ederken yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki verdiği ihlal kararı da ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulanmamıştır. Aynı karar maalesef TBMM tarafından da görmezden gelinmiştir. Bir kez daha sormak ve ifade etmek isteriz ki Anayasa’da tanımlanan hukuk devleti ilkesinden şayet vazgeçmemiş iseniz yargı yetkisini kabul ettiğiniz AİHM’nin ve Anayasa’ya göre kararları bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararlarını derhal uygulamanız gerekmez mi?” diye sordu.

Yargının ağır yükü Kürt meselesinin çözülememesinden kaynaklanmaktadır”

Öte yandan adli yıl nedeniyle açıklamalarda bulunan hukukçu siyasetçi ve DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş ise şunları söyledi:

“Şüphesiz Yargının yükünün ağırlaşması Kürt meselesinin çözülememesinden kaynaklanmaktadır. Kürt sorunu derinleştikçe hukuk da çıkmaza giriyor. Son 50 senedir biz hukukçular bunun için mücadele veriyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 2023 yılında  68.450 başvuru yapılmış. Bu davaların 23.397’si Türkiye’den. Türkiye iç hukukun yükünü hafifletmek istiyor. bu da uluslararası hukukta intikal eden  başvuruların azaltılmasına vesile olacaktır.”

/anka-bs/

 

 

İlginizi Çekebilir

İran, İngiltere’nin Tahran’daki Maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığına çağırdı
AB Komisyonu, Dönem Başkanı Macaristan’ın düzenlediği toplantıyı boykot etti

Öne Çıkanlar