2015’te evine yaptıkları baskında Dilan Kortak’ı katleden polislerin, ‘Bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçuyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında failler, Kortak’ı yaralı haldeyken katlettiğini itiraf etti
İstanbul’un Sancaktepe ilçesine bağlı Atatürk Mahallesi’nde 2015 yılında 3 Aralık’ı 4 Aralık’a bağlayan gece düzenlenen operasyonda evine yapılan baskın ile 19 yaşındaki Dilan Kortak’ı katleden fail polislerin, “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçuyla yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Anadolu Adliyesi 68’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Kortak’ın aile avukatları Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Bülent Aşa ve Ömer Çakırgöz hazır bulundu. Fail polisler den Y.Y.A. ve F.İ.B. de duruşmaya katılırken, bir diğer fail O.Y. duruşmaya gelmedi.
Silahlı polisler duruşmaya katıldı
Duruşma salonuna silahlı polis alınması dikkat çekti. Mahkeme başkanı, duruma tepki gösteren ÖHD’li avukatlara, “Güvenlik amaçlı, mahkemeyi ben yönetiyorum. Siz karışmayın, ben karar veririm” sözleriyle yanıt verdi. Avukatların, “yasak” olduğunda ısrarcı olması üzerine polisin silahı duruşma salonu dışına çıkartıldı.
Duruşmada kayıt alınması talebi ret edildi
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, ilk olarak iddianame okundu. İddianamenin okunduğu sırada fail Y.Y.A., duruşmayı takip eden ÖHD’li avukat Aslı Gülseren’in elinde telefonla kayıt yaptığını iddia ederek mahkeme başkanının sözünü kesti. ÖHD’li avukatların, failin davranışlarının tutanağa geçirilmesi talebi ise jet hızıyla reddedildi. Ardından mahkeme başkanı duruşmayı izlemek isteyen Gülseren’nın salondan çıkarılmasını istedi. ÖHD’li avukatlar bu duruma, “Eğer meslektaşımız çıkacaksa buradaki polisler de çıkacak” sözleriyle tepki gösterdi. Gülseren ise, “Ben avukatım, kayıt yapmıyorum. Takip ettiğim bir dava, o yüzden mahkeme salonunda bulunuyorum. Bana tepki göstereceğinize, makama saygısızlık yapan bu şahsa tepki gösterin” dedi.
ÖHD’li avukatların tepkisi üzerine Gülseren duruşmayı takip etmeye devam etti. Avukatlar ayrıca faillerin manipülasyon yapmaya devam edebileceğini söyleyerek, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınmasını talep etti. Mahkeme başkanı avukatların bu talebini yine sözlü olarak reddetti.
‘Mermiler korkutmak için’
Daha sonra fail polislerin ifadeleri alınmaya başlandı. İlk olarak savunma yapan fail F.İ.B., “Kırsaldan canlı bomba ihbarı aldık” iddiasında bulundu. Operasyona gittikleri adreste, 4 kişiden 3’ünün dışarıda olduğunu ve onları dışarıda “aldıklarını” söyleyen F.İ.B., Kortak’ın kaldığı eve gittiklerinde kimsenin kapıyı açmadığını, bu nedenle de kapıyı kırdıklarını ifade etti. O sırada içeriden silah sesi geldiğini iddia eden fail, “Uyarıda bulunduktan sonra korkutma amaçlı boş alanlara doğru silah sıktık” dedi. Kortak’a ateş etmediklerini dile getiren fail, evin içine girdikten sonra Kortak’ın solda bulunan odaya girdiğini ve kendisini orada eğilir durumda gördüklerini sözlerine ekledi. Fail, “Panik yapsın diye sağ tarafta kapısı açık bulunan küvete doğru ateş ettim. Teslim olmasını söyledik. ‘Asla teslim olmam. Burada hep beraber öleceğiz’ diye bağırdı” iddiasında bulundu. Olay yerinde çok fazla mermi bulunduğunu ifade eden fail F.İ.B, bu mermilerin birçoğunun “korkutma amaçlı” olduğunu öne sürdü.
Yaralı halde katlettiler
Öte yandan fail Kortak’ın kendilerine ikinci kez ateş ettiği iddiasında bulunarak, kendilerinin de Kortak’ın bulunduğu odada boş yatağa doğru ateş ettiklerini ifade etti. Kortak’ın yaralandığını görünce dizlerini kırarak yavaş yavaş ona doğru gittiğini söyleyen fail F.İ.B., “Ellerini göster teslim ol’ diye bağırdım. Elleri yatağın altındaydı. Sağ elinin altında silah vardı. Benim amacım ayağımla silahını ondan uzaklaştırmaktı. Tam hamle yapacakken kendi silahını alarak bir anda patlattı. O patlatınca ben de silah patlattım. Sonra şahsın öldüğünü gördük” sözleriyle katliamı inkar etti. Fail ayrıca Kortak’ı katletmediklerini iddia etti.
Bir diğer fail polis Y.Y.A. da F.İ.B. ile benzer bir savunma yaptı. “Kasti ve kusurlu bir eylem” olmadığı iddiasında bulunan fail Y.Y.A., katliamı inkar etti.
Mahkeme başkanından avukatların sorularına müdahale
İfadelerin ardından avukatlar, faillere soru sordu. “Kamera var mıydı?” sorusuna verilen, “Yok” cevabı ise dikkat çekti. Soruların ardından ekip amiri Efkan Özergül, tanık olarak ifade verdi. İfade esnasında ÖHD’li avukat Ömer Çakırgöz, beyanların olduğu gibi tutanağa geçmediğini dile getirerek, beyanların tutanağa olduğu gibi geçirilmesini istedi. Mahkeme başkanının bağırarak karşılık vermesi üzerine Çakırgöz, “Bana bağırma hakkınız yok” dedi. Ekip amiri Efkan Özergül ise ifadesinde, faillerin beyanlarını destekleyen cümleler kurdu. Avukatların hem faillere hem de “tanığa” sorduğu, “Bu operasyonun planlayıcısı kimdi?” sorusu ise yanıtsız kaldı. Avukatların sorduğu sorulara mahkeme başkanının müdahale etmesine tepki gösteren ÖHD’li avukatlar, mahkeme başkanına soru sorma haklarının olduğunu söyleyerek müdahale edilmemesi gerektiğini vurguladı.
‘Silahlardan biri faili meçhullerde kullanıldı’
Daha sonra avukatların savunmalarına geçildi. İlk olarak söz alan Kortak’ın aile avukatlarından ÖHD’li Ömer Çakırgöz, tanık olarak dinlenen Efkan Özergül’ün amir olduğunu ve beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğunu dile getirdi. Efkan Özergül’ün de yargılanması gerektiğini söyleyen Çakırgöz, kriminal raporlarla farklı 2 adet ateşli silah olduğunun belirtildiğini ve bu silahların faillere gönderilen silahlar olmadığını dile getirdi. Çakırgöz, “Bu silahlardan birinin faili meçhullerde kullanıldığı kayda geçirildi. Buna rağmen Cumhuriyet Başsavcılığı hangi bir soruşturma yapmamıştır. Hem kriminal inceleme raporunda bahsi geçen diğer raporun celbi gerekir hem de Emniyet Müdürlüğü’ne tüm envanter kayıtlarının sorulması gerekir” şeklinde konuştu. Çakırgöz, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği otopsi raporunda Kortak’ın kıyafetlerini getirmeleri durumunda silahın ne kadar uzaklıktan sıkıldığının açıklanabileceğini söylemesine rağmen bu hususun soruşturma esnasında dikkate alınmadığını da sözlerine ekledi.
Keşif talebi
Kıyafetlerin ATK’ye bildirilerek ateş mesafesinin tayininin belirlenmesini talep eden Çakırgöz, aynı zamanda faillerle beraber olay yerinde keşif yapılması talebinde bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden de operasyona ilişkin tüm kayıtların toplanmasını isteyen Çakırgöz, emniyette ifade verdiği söylenen A.İ.‘nin varsa soruşturma dosyasının mahkemeye celbini istedi.
‘Silahta Kortak’ın parmak izi yok’
Kortak’ın cenazesinden 3 ayrı mermi bulunduğu bilgisini paylaşan Çakırgöz, Kortak’ın bu silahlarda parmak izinin çıkmadığını vurguladı. Bu silahların başka bir şeyde kullanılıp kullanılmadığının öğrenilmesini talep eden Kortak, “Silahın vücutta izlediği yol, bu kapsamda izlediği yoldan hareketle dosya bütünü değerlendirildiğinde, maktulün ayakta mı yoksa bahsedildiği şekilde çömelmiş bir şekilde mi vurulduğunun açıklanması yönünde rapor alınmasını talep ediyoruz. 25 atıştan 21’inin doğrudan öldürücü olmasından kaynaklı taksirle öldürme suçunun mümkün olmadığını ve mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
‘Kasten öldürme suçu işlendi’
Ardından bir diğer ÖHD’li avukat Bülent Aşa savunma yaptı. Olayda 25 kurşun yarasından 21’inin ölümcül yere isabet ettiğini, birinin ise yakın mesafeden atıldığını söyleyen Aşa, kasten insan öldürme suçunun işlendiğini belirtti. Asa ayrıca davanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etti.
3 Ekim’e ertelendi
Ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme, dosya içinde bulunan belge ve savunmaların değerlendirilerek görevsizlik konusunda karar verilmesi için dosyanın bir sonraki celsede incelenmeye alınmasına karar verdi. Duruşma, 3 Ekim gününe ertelendi.
Haber: JinNews