İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl 44’üncüsü düzenlenen İstanbul Uluslararası Film Festivali, 11 Nisan’da sinemaseverlerle buluştu. Festival kapsamında film gösterimleri 22 Nisan’a kadar Beyoğlu, Kadıköy ve Şişli’de yer alan yedi farklı sinema salonunda gerçekleşiyor.
Festival programında bu yıl 139 uzun metrajlı film ve 15 kısa film yer alıyor. Seçkide, genç yönetmenlerden deneyimli isimlere kadar uzanan, farklı bakış açılarına sahip birçok yapım bulunuyor.
Festival Direktörü Kerem Ayan, festivalin bu yılki programına dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Festival yine oldukça yoğun bir programla başladı. Bütün dünya festivallerinden öne çıkan filmler var. Özellikle Berlin Film Festivali’nden tabi ki. Festivalin uluslararası niteliğini daha da vurgulamak amacıyla yarışmalı bölümleri yeniden yapılandırdık ve festivaldeki iki yarışmayı birleştirdik. Altın Lale Yarışması’nda artık hem yerli hem de yabancı uzun metrajlı kurmaca, belgesel ve animasyon filmler birlikte ve aynı düzeyde yarışacak. Bu sene 7 tane Kürtçe film de yer alıyor. Bu filmler için özel bir çaba sarf etmedik. Çünkü iyi filmlerdi bunlar.”
Bu yıl Kürt sinemasına da özel bir alan açılan festivalde, önceki yıllara kıyasla daha fazla Kürtçe film izleyiciyle buluşuyor. Festivalin dikkat çeken yönlerinden biri de bu çeşitlilik oldu.
Sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan, Kürtçe yapımların festivaldeki varlığını şu sözlerle değerlendirdi:
“İstanbul Film Festivali’nin devasa bir programı var, çok fazla talep var bu programda yer almak için. Yani bütün dillerde çekilen filmler doğal olarak burada. Ama Kürtçenin temsil edilmesi hepimize memnuniyet verir. Aslında filmlerin çokluğunun, üretimin çokluğunun ifadesi bu.”
Kürtçe yapımlar arasında genç yönetmen Mahsum Taşkın’ın “Garan” adlı kısa filmi öne çıkıyor. Film, iki ülke arasındaki sınırda sıkışıp kalan bir bireyin umutlarını ve kaybetme korkusunu merkeze alıyor. Taşkın filmine dair şunları söyledi:
“Filmde sınırda hayvancılık yapan bir adamın psikolijik duygu dünyasını anlattım. Bu benim ikinci kısa filmim. Psikolijik ve korku unsurunun hâkim olduğu farklı tarzda bir film çekmeyi denedim. Filmimin İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmesinden dolayı çok mutluyum. Elbette Kürtçe çekilen bir filmin bu festivalde Kürtçe dilini ve kültürünü temsil etmesi sevindirici bir durum.”
Festivalde ayrıca Rezan Yeşilbaş’ın “Uçan Köfteci”, Mehmet Akif Büyükatalay’ın “Histeri”, Orhan İnce’nin ilk uzun metrajlı filmi “Hêvî” ve Yakup Tekintangaç’ın kısa filmi “Morî” de izleyiciyle buluşan diğer Kürtçe yapımlar arasında yer alıyor.
Festival boyunca yalnızca film gösterimleri değil; söyleşiler, paneller, atölye çalışmaları ile özel ve kült film gösterimleri de düzenleniyor.
Festival görevlisi Ilgaz Karaca, seyirci ilgisine dair gözlemlerini şöyle aktardı:
“Genelde Altın Lale yarışması kapsamındaki filmlere çok daha büyük bir yoğunluk görüyoruz. Geçmiş senelere nazaran bir yoğunluk yaşanmadığını söyleyebiliriz.”
Festival izleyicisi Zeki Derleyen ise yıllardır festivali takip ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Yıllardır bu festivali takip ediyorum. Burası sanatla ilgili beni doyuruyor. Görmediğimiz filmlere sıkça sinemaya giden insanlar değiliz ve her filmde izleyemiyoruz. Burada sanat açısından kuvvetli olan filmleri izlemek daha çok hoşuma gidiyor benim.”
Türkiye’nin en köklü ve en etkili uluslararası sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali, 22 Nisan’daki ödül töreniyle sona erecek.
Haber: Ömer Sönmez-Rûdaw
Kamera-Montaj: Faruk Uysal