Türkiye 60, 70, 80 ve en son 15 Temmuz 2016 askeri darbelerini gördü. Arada post modern darbeler ,muhtıralar yaşadı.
Hala darbecilerin Anayasası hukuku geçerli. Son Anayasa reformu ile Sultanın istediği Başkanlık Rejimi geldi.
Cumhuriyet yüz yıldır, Örfi İdareler, Sıkıyönetimler ve OlağanÜstü Hal koşullarında yöneltildi.
Tek parti rejiminden tek adam rejimine geçildi. Seçim yasaları değiştirildi, YSK siyasetin talimatlarına tabi tutuldu.
Son yıllarda milletvekili seçimlerine bakınca 38 seçimin erken yapıldığı görülüyor. Sadece 12 Haziran 2011 seçimleri zamanında yapıldı.
Seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası demokratik bir seçim yapılmasına engel. Partilerde lider sultası var ,şoförünü, aşçısını vs.aday yapıyor. Adaylar atanıyor. Yurttaşların adaylarını özgürce seçme hukuku yok.
Yüzde on seçim barajı az gelmiş olmalıki AKP 50+1 ittifaklara ülkeyi mahkum etti. En ırkçı sağcı gerici saldırgan partilerle ittifak yapıyor.
Başkanlık rejimi kaos yarattı. Adalet yok, temel hak ve özgürlükler yasaklanıyor. Ekonomik kriz savaş politikaları sonucu arttı. İşsizlik, enflasyon, dövizin artışı açık veren bütçe tehlike sinyalleri veriyor.
Korona salgınını fırsat bilen tek adam rejimi muhaliflerine karşı acımasız saldırıyor.
Derin devlet çeteler mafya tehditler savuruyor. Yandaş medya müteahhitler savaş ihalelerine hazırlanıyor.
AKP+MHP ittifakı iktidarı ülkeyi yönetemez durumda. Arada derin krizlerin olduğu belli, her an bozulabilir ve erken seçime gidilebilir.
Muhalefet demokrasi ittifakı için bir yol haritasına sahip değil. Anketler yeni bir seçim olursa AKP, CHP, HDP’nin barajı aşabileceğini yazıyor.
Yeni partiler kuruldu, yenileride kuruluyor. Kimse seçimleri barajı yasaları gündeme getirmiyor.
Son 38 seçimde erken seçim yapan iktidarlar 39. Kez erken seçime hazırlanıyor.
Bugüne kadar sağcı muhafazakar partiler hep iktidar oldu. 18 yıldır iktidarda olan AKP sadece yurttaşları değil onların torunlarınıda borçlandırdı.
Hazine kefaletli, Yap İşlet Devret Projeleri, Havalimanı,köprüler yollar 1 km=35 Cent üstelik dolar kuru üzerinden borçlandırıldı.
Olası bir erken seçimde rejim değişmeyecek. Belki baraj korkusuyla yeni ittifaklar oluşabilir. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimleri bunu zorunlu kılıyor.
İktidar Kürtlere karşı Rojava ve Başur Kürdistanı’nda yeni saldırılar planlıyor.Olası bir zaferin ardından hemen seçime gitmeyi istiyor.
Bütün stratejiler planlar siyaset planlamaları, Kürtlere nasıl kaybettirebiliriz üzerine kurgulanıyor.
Seçimlerde anahtar güç olan Kürt oylarını her türlü baskı hile şantaj ile almak isteyen rejimin kötülüklerine karşı uyanık olmak lazım.
Kürt siyasi partileri Kürtler arasında çıkarılmak istenen kardeş kavgasını boşa çıkardıkları ve birlik oldukları sürece bu hain planları boşa çıkarabilir.
Üçüncü bir yol olarak Demokrasi Cephesi bu sürece cevap verebilirmi? Kanımca Kürtler öncelikle kendi aralarında Özgürlük Cephesini kurmalıdır.
Binlerce siyasi tutsağın yıllardır zindanlarda rehin tutulduğu hukuksuzca ağır cezaların verildiği, partilere her gün operasyon çekildiği bu günlerde ulusal ve uluslararası alanda bir özgürlük kampanyası başlatılmalıdır.
Özgürlük kampanyası anadile özgürlük statü ve yeni taleplerle güçlendirilmelidir.
Siyasette öncelikler belirlenmelidir. Böylesi bir kampanya aynı zamanda olası seçimlere hazırlık anlamındadır.
Kürt illerinde asker polisin yoğunluğu, atanan valilerin partizan yargıçların varlığı unutulmamalıdır.
Böylesi baskıcı ve yasaklı koşullarda seçim hileleri müdahaleler artacaktır. Kürtlere sandığı oyu hak olarak görmeyen bir rejim ittifakı yönetimdedir.
Hesaplar Erdoğan’ın üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olması üzerine yapılıyor. Anayasaya göre iki dönem aday olan CB bir daha aday olamaz.
Muhalefet aranacak hilelere karşı sesini çıkarmalıdır. Erdoğan’sız bir AKP, Ecevit’siz bir DSP’ye dönüşür.
Yoksa bir erken seçimde çok şey değişmeyecek…