“Şiir kanayan yaraya seslenir.”[2]
Neri(man) “karla, borayla, fırtınayla sınanmış” bir kadındır; ateşi de, ihaneti de görmüştür; her şeye karşın, hâlâ dik durup, diklenen yürekliliğiyle, bilinciyle “Kaldır Başını” diyenlerdendir.
Onu, çok eskilerden; demir parmaklıkların ardından tanırız; onur duyduğumuz yoldaşımızdır Neri(man).
Ama hayır; ona dair bilinenleri anlatmak değil amacımız; onu en iyi anlatan dizelerinden söz edeceğiz; becerebildiğimiz kadarıyla…
Neri(man) aşka, hayata, mücadeleye dokunan dizelerinde kadın(ların) hâlinden, kurtuluşuna ya da Kürt illerindeki büyük acılardan, yok edilmek kastına uğratılan insan(lık)a dek uzanan tablo karşısında, “Kaldır Başını”[3] der.
* * * * *
Friedrich Hölderlin’in, “Çöküş zamanlarında gerekli mi şairler?”[4] sorusuna “Elbette evet, kuşkusuz,” yanıtını verenlerdeniz; tam da bu sorumlulukla süzerek ya da Hilmi Yavuz’un deyimiyle “Kazarak” okuduk dizelerini Neri(man)’ın. Süzmekten, kazıdan sonrası yazılmalıydı…
Friedrich Hegel’in, “Güzel sanatların en üstünü ve en zor olanı şiir sanatıdır,” notunu düştüğü insanî etkinliğin en iyi tarifi, “Bir şiir tanesi, bir asırlık mevsim için yeterlidir,” saptamasıyla José Martí’ye aittir ki, “bir asırlık mevsim için yeterli” olanı da Neri(man)’ın dizelerinde bulmak mümkündür.
Çünkü tarihsel gelenekleriyle biriktirdiği, yaşanmışlıkların -gelecek kaygısıyla taçlandırılmış- toplamıdır. Onun “Aşk İsyandır” (s.71), “Aşk Yarası” (s.72), “Aşığım Sana” (s.79), “Aşk Bitmez” (s.80), “Sarıl Bana” (s.92) dizeleri: “Eşitlikçi özgürlük için göğe bakmalı, şarkı söylemeli, mücadele etmeli, aşık olmalı, acı çekmeli, şiir yazmalı,” dedirtir bizlere!
Neri(man)’ı okurken; “Bir İnsan Soluğu” (s.97), “Sardunya’yla Dertleşme” (s.98) vb’lerin dizelerinde Onu bursunuz; “Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır,/ Yarım kalan bir şiir belki de,” diyen Ahmet Telli gibi…
Ama bununla, bu kadarla sınırlı değil; O, “Bugünün İnsanı” (s.3), “Bir Gazeteci Kadının Çelmesi” (s.81), “Kokuyor Dünya” (s.20) vd’lerinde yerkürenin, insan(lık)ın hâl(ler)ini anlatır; Georges Braque’ın, “Gerçeklik ancak bir şiir ışınıyla aydınlatıldığında kendini gösterir,” ifadesindeki üzere…
* * * * *
Şairin şiiri, onun kişiliğidir; bütün hayatıdır. Bu anlamda şiirsel yapının, neredeyse organik bir şey olduğundan söz edebiliriz. Yaşayan, kımıldayan, soluk alıp veren canlı bir organizmadır şiir, şairinden mülhem…
Evet şiir yazmak herkesin harcı değildir. Duygu ve yaşamın hakkını vermek işidir o. Duygu yoğunluğu, güçlü bir dil, kocaman yürek ve kafa gerektirir…
Şiir yazmak hayatı bilmekle; “Ben kendi payıma bir iki iyice şiir yazdımsa, bunların tümünün içeriğini önceden iyice pişirdim,” diyen Nâzım Hikmet’ce hakkını vererek yaşamakla eşdeğerdir.
Tam da bunun için Saint Augustine, “Şiir şeytanın şarabıdır”; Robert Burton, “Tüm şairler delidir” dermiş…
Bunlar böyleyken; “Sarıl Bana” (s.92), “Sensiz” (s.93.), “Bırak Beni” (s.94.), “Unutur muyum?” (s.96), “Yıldızların Altında Yeniden Başlamak” (s.89), “Beni Güzel Hatırla”daki (s.86) dizeleriyle Neri(man)’ı okuyup da Gabriel García Márquez’in, “Ben sizden de değilim, diğerlerinden de. Ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. Ben hâlâ şiir okuyanlardanım. Ben ölürken vatanını yahut dinini değil, ‘sevgiliyi’ düşünecek olanlardanım”…[5]
Ya da Aziz Nesin’in, “Göremeyeceğimiz günler için dövüştük Kavgamızın şiir olması bundan”…
Veya İlhan Berk’in, “Ustalık kazanılır; ama çocuk olmak yitirilirse, şiirin büyük damarlarından biri yok olur,” deyişlerini anımsamamak mümkün mü?
* * * * *
“Gerçekçiliğin estetik boyutlarda yeniden yaratılması”[6] olarak Neri(man)’ın “Hapishaneden Notlar I-II-III-IV-V-VI-VII-VIII-IX” (s.5-6-7-8-9-10-11-12-13-14)…
“Taybet Ana” (s.19), “Ekin Wan Anısına” (s.32), “Heval” (58), “Şengalli Kadınlara” (51), “Hacı Lokman Birlik Anısına” (s.33)…
“Ben Gülistan Doku” (s.47), “Kadın I-II-III-IV” (s.43-44-45-46)…
“Ankara Garı” (s.15), “Bilmiyorsun Acıyı” (s.99), “İki Yaralı Kor” (s.100) dizeleri Andrey Tarkovski’nin, “Şiir benim açımdan bir dünya görüşü, gerçekle olan ilişkimin özel bir biçimidir. Bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir,” saptamasını doğrular…
Bu kadar da değil!
Erica Jong’un, “Her şiir, insanın bedeninin sınırlarını genişletmek için giriştiği bir çabadır”; Cemal Süreya’nın, “Şiir, anayasaya aykırıdır; doğanın ahlâkı kovduğu yerdedir; yasadışıdır”; Alphonse de Lamartine’in, “Şiir, büyük zekâların rüyalarıdır”; Max Jacop’un, “Şair olmak için ilkin insan, sonra da şair-insan olmak gerekir”;[7] ifadeleriyle müsemma Neri(man)’ın dizeleri, çok önemli bir gerçeğin daha altını çizer:
“Şiirler -eğer yaşama yetileri varsa- yaşamak konusunda çok dayanıklı, çok yeteneklidirler, en derinlere işleyen işlemleri atlatabilirler.”[8]
“Şiir bilgidir, kurtuluştur, güç ve terk ediştir. Dünyayı değiştirebilecek güçte bir eylemdir şiir. Doğası gereği devrimcidir. Ruhun eğitilmesi ve içsel özgürlüğün yoludur. Şiir bu dünyaya anlam kazandırır, onu yüceltir; bir başkasını yaratır. Şiir ayırır, birleştirir. Yolculuğa davet, yuvaya geri dönüştür. Esin, soluk alma, bedenin eğitilmesidir. Hiçliğe yakarış, yoklukla yapılan söyleşi: sıkıntı, acı ve ümitsizliktir onu besleyen. Dua, pişmanlık, tövbe, ilahî güce boyun eğiş, huzur bulmadır. Sihir, büyü, efsun. Yücelik, kabulleniş, bilinç dışının yoğunlaşması. Irkların, ulusların ve sınıfların tarihsel açıklamasıdır. Oyun, iş, çile. Görüntü, müzik, simgedir.”[9]
* * * * *
Evet Neri(man)’ın dizleri “Şunu demek istedim,” biçiminde bir cümle kurmaz. Çünkü Onun şiiri açıklanmaya muhtaç değildir. Nettir; durudur; beşerî hakikâti irdeler, yorumlar.
Hisseden, hissettiren hayal gücü, imge dünyasının ipucudur.
Zaten Onun şiirini nitelikli yapan da imgelerin, yaşanmışlığının zenginliğidir.
Ve nihayet! “Acıların bataklığına saplanan/ Kanatlarım/ Uçar mısınız mavi bulutlara” (s.1)
“… Hiç birinin gücü yetmez/ Umudun çığlığını susturmaya” (s.2)
“… İnsanın yüreği sıcak/ Sarıl sımsıkı yaşamaya sarıl” (s.10)
“Silkelen/ Silkelen/ Yaşamak direnmektir” (s.67)
“… Yılmadık, yılmayacağız/ Mayalayacağız devrimi yumruklarımızda” (s.53) vb’i dizeleriyle Onun şiiri dili, dili şiiri yaratır.
Onun dizeleri başkaldırı ve umuttur; bundan şüphemiz yok.
N O T L A R
[1] İnsancıl, Yıl:31, No:368, Mart 2021. Yazı Sibel Özbudun ve Temel Demirer imzasıyla yayınlanmıştırç.
[2] John Berger.
[3] Neriman Çelik, Kaldır Başını, İnsancıl Yay., 2020, 100 sayfa.
[4] Enis Batur, Karanlık Oda Şarkıları, Simurg Art Yay., 2020.
[5] Gabriel García Márquez, Anlatmak İçin Yaşamak, çev: Pınar Savaş, Can Yay., 2005.
[6] Asım Öztürk, “Gerçekçiliğin Estetik Boyutlarda Yeniden Yaratılmasıdır Şiir”, İnsancıl, Yıl:31, No:365, Aralık 2020, s.22-24.
[7] Max Jacop, Genç Bir Şaire Öğütler, çev: Salah Birsel, Sel Yay., 2017.
[8] Bertolt Brecht, “Şiir Akıldan Korkmamalıdır”, 1930’lar… https://www.cafrande.org/sair-akildan-korkmamalidir-bertolt-brecht/
[9] Octavio Paz, “Şiir ve Şiirsel Eylem”, https://www.izdiham.com/octavio-paz-siir-ve-siirsel-eylem/