Erken seçim tartışmaları gündemdeki yerini korurken, önümüzdeki seçimin zor ve baskı koşullarında gerçekleştireceğine dair onlarca emare var. 7145 sayılı kanunda yer alan OHAL yetkilerinin 3 yıl daha uzatılması, paramiliter yapılara dağıtılan silahlar, önümüzdeki seçimde iktidarın her türlü yola başvuracağının işaretlerinden sadece bazıları. Erken seçim çağrıları yapılırken bir yandan da önümüzdeki sürecin nasıl olabileceğine dair öngörüleri, seçimin olası karakteri ile birlikte okumakta fayda var.
Her seçim önceki seçimlerden farklı parametrelere sahip şekilde gerçekleşir. Önümüzde görünen seçim, AKP’nin 19 yıllık iktidarının sonunda gerçekleştireceği son seçim olabilir. Oy oranındaki düşüş, AKP içinde gerçekleşen çürüme ve gruplaşma, rant kavgaları, ekonomik kriz, savaş politikaları, totaliterleşme vb. başlıklar AKP’nin sona geldiğinin işaretleri. Bu seçim AKP için bitişin işareti olabilir, ancak AKP cephesinden bu durum ölüm-kalım savaşı olarak adlandırılıyor. O nedenle de seçmen askı listelerinden oy pusulalarına, sayım döküm tutanaklarından oy sayımına katılacak yargı mensuplarına kadar, seçimin kaderini belirleyecek her aşamada AKP’nin devlet olanaklarını kullanarak seçime müdahaleye hazırlandığını öngörmek gerek. AKP, sokaklarda kontrolü kaybetmemek için de silahlı paramiliter grupları seçim günü sokağa sürebilir.
AKP’nin seçim günü hesapları bu şekilde olurken, seçim öncesinde provokasyonlara başladıklarını şimdiden görüyoruz. Özellikle de batıda yaşayan Kürtlere yönelik saldırılar, Kürt karşıtlığını ve ırkçılığı yükseltirken, batıdaki Kürtleri seçimin kaderini belirleyen güç olmaktan çıkarmayı ve sindirmeyi amaçlıyor. Bunun en temel sebeplerinden biri de çokça dile getirilen, tabanda sağlanan birlik. Bu saldırılarla bahse konu bu birliktelik dağıtılmak isteniyor. Türkiye’de kardeşlik kültürünün, alt-üst ilişkisinden ibaret olduğunu bilen iktidar, Kürtlerle seçim ittifakı yapanlar ile bu ilişkiyi yeniden tesis etmek istiyor.
Uzun bir süredir HDP’ye yönelik nefret söylemleriyle Millet İttifakı’nı etkilemeyi başaran AKP-MHP iktidarı, bu politikadan daha fazla sonuç almak, HDP’nin kapatılmasının toplumsal zeminini yaratmak istiyor. Hem HDP’ye yönelik yok sayma politikaları ve kapatma davası hem de Kürtlere yönelik gerçekleştirilen organize saldırılar, Kürtler cephesinde büyük bir karamsarlık ve demoralizasyona neden oluyor. Uzatılan OHAL yetkilerinin çoğu da Kürtlere yönelik eylem ve etkinlik yasağı olarak hayata geçirilecek.
Halkların Anayasa’sı nasıl olacak?
Önümüzdeki seçimin bir diğer karakteri anayasa değişim süreci olması. Millet İttifakı, seçimi kazanması durumunda “Parlamenter Sistem”e dönüş yapılacağını açıkladı. Cumhur İttifakı seçimi kazanırsa mevcut anayasanın yeni sisteme tamamen uyumlu olması için anayasa değişikliği sürecini başlatacak ki, AKP ve MHP anayasa taslaklarını bitirmek üzere. HDP’nin bir anayasa taslağı olup olmadığı henüz kamuoyuna yansımadı, ancak gerçekleşecek seçim sonrasında bir anayasa referandumu kaçınılmaz görünüyor. Seçim, anayasadDeğişikliği referandumunun ön seçimi olacak.
O nedenle de HDP’nin anayasa önerisini bir an önce kamuoyuna açıklamasında, talepleri ortaya koymasında hayati derecede fayda var. Seçimin ikinci tura kalması durumunda, herkesin gözü Kürt oylarında olacak. Böylesi bir ortamda İttifaklar, Kürt oylarını almak için HDP’nin sunduğu anayasa önerilerini gündemine alabilir, bu talepler kamuoyunda tartışılır hâle gelebilir. Bu da önümüzdeki referandum sürecinde halkların anayasada tanımlanmasına giden süreci açabilir. Bunlar gerçekleşmese bile seçimlerden sonra görünen anayasa aeferandumuna hazırlık yapılmış olunur.
Tüm bunlara bakıldığında önümüzdeki seçimin bazı özelliklerini kısaca sıralamakta fayda var:
- Seçim baskı ve zor koşullarında gerçekleşecek.
- HDP ya kapatılarak seçimi gidilecek ya da mali kaynaklardan yoksun bırakılarak. Her olasılığa karşı HDP ve Kürtler, önümüzdeki seçimde ittifaklar tarafından görmezden gelinecek. Özellikle de Kürtlere yönelik saldırılarla ırkçılığın yükseltilmesi ve Kürtlerle yan yana gelişin önüne geçilmesi hedefleniyor.
- AKP-MHP iktidarı oy kayıplarını, seçmen askı listelerinden başlarak sandıklarda ve sayım aşamalarında gidermek için her türlü yolu deneyecektir. AKP-MHP karşısında yer alan güçlerin sandıkları nasıl koruyacaklarından, YSK sistemini nasıl denetleyeceklerine kadar planlarını netleştirmeleri gerekiyor. AKP’deki oy kaybı bu şekilde devam ederse önümüzdeki seçim hiç denenmemiş sandık, sayım ve sistem hilelerinin yaşandığı bir dönem olacak.
- Seçim öncesinde ve seçim günü gerçekleştirilecek provokasyonlara karşı nasıl bir hat izleneceğinin netleştirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki seçim, sonuçlarına göre kontrollü kaos yaratmak isteyenlerin aktif olacağı bir seçim olacak. Seçim günü sokaklara kimin hakim olduğunun belki de ilk defa bu kadar önemli olduğu bir seçim olacak. Muhalefetin, seçim günü sandıklara sahip çıkmak için sokakta olup olmayacağına şimdiden karar vermesi gerekiyor.
- İki ittifakın da, seçim vaadi “Sistem Değişikliği”. Her koşulda seçimler Anayasa Referandumu için bir ön seçim özelliği taşıyacak.
Bugünden bakıldığında önümüzdeki erken seçimin beş temel özelliğini bu şekilde sıralamak mümkün.
HDP, tüm baskı, kuşatma, yok sayma ve yalnızlaştırma politikalarına karşı, hem seçim kampanyası yürütme hem de halkın güvenliğini sağlayacak bir hat izleme mecburiyeti ile karşı karşıya. Bu zor görevi ifa etmek iktidarlar için bile kolay değil. HDP’nin, anayasa önerisini şimdiden kamuoyuna açıklaması ve kampanyasını bunun üzerine kurması, tüm yok sayma politikalarına karşı önemli bir koz olabilir.
Seçimlerin ikinci tura kalması durumunda kilit parti olacak HDP’nin anayasa önerileri kimse tarafından yok sayılamaz ve kuşatmaya karşı da bir yol açar. Buradan açılacak olan yolda HDP yönetimine düşen sorumluluk, halkı ırkçı saldırılara karşı korumak ve buna karşı görünür olan isimlerin içinde yer aldığı bir kampanya izlemek.
HDP’nin seçim sürecini, anayasa önerilerini tartıştırmaya ve ırkçılık karşıtı kampanyaya dönüştürmesi durumunda, hem görünür olacağı hem de kendisine karşı uygulanan politikaları boşa düşüreceği görüşündeyim. Bu zor süreçte HDP’nin görünür olması için çaba içinde olmak, Kürtlere karşı yükseltilen ırkçılık karşısında ittifakları güçlendirip, kampanyalara destek vermek, halka karşı saldırıların önüne geçmek için yapabileceklerimizden sadece bazıları. Herkesin anayasa değişikliği vaadiyle girdiği seçimlerin kaderini Kürtler belirleyecek.