Anthony Giddens, “Modernliğin Sonuçları” adlı eserinde modern çağın siyasal sistemi olarak ulus-devleti ele alır. Ulus-devletin siyasal iktidarında, özellikle totalitarizm örneklerinde görüldüğü gibi, despotizim ve faşizmin birleşik olarak kullanılmasıdır. “Despotizm” daha çok modernlik öncesi devletlerin özelliği olarak görülüyordu. Faşizm, Yahudi Soykırımı ve Stalinizm gibi 20. yy tarihinin büyük olaylarını izlerken totalitarizmin imkânlarının modernliğin kurumsal parametreleri tarafından dışlanmaktan çok, onlar tarafından kapsandığını görebiliriz.
Totalitarizm geleneksel despotizmden farklıdır. Ama sonuç olarak daha çok korkutucudur. Totaliter yönetim siyasal, askeri ve ideolojik güçleri modern ulus-devletlerin çıkışından önceki dönemde mümkün olamayacak kadar yoğun bir biçimde bir araya getirebilir. Weber askeri gücün tarihteki rolüne Marx ya da Durkheim’dan daha çok dikkat göstermişti. Ne var ki Weber de çağdaş askeri gelişmelerle ayrıntılı bir şekilde uğraşmak yerine, analizinin büyük kısmını rasyonelleşme ve bürokratikleşme üzerine yöneltmişti. Sosyolojinin klasik kurucularından hiçbiri “savaşın endüstrileşmesi” olgusuna yönelik sistematik bir dikkat göstermemiştir.
Anthony Giddens 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında eser vermiş toplumsal düşünürler nükleer silahların keşfini tahmin edemezdi. Fakat, endüstriyel yenilik ve örgütlenmenin askeri güçle ilişkilendirilmesi modern endüstrileşmenin kökenlerine kadar uzanan bir süreçtir. Bu sürecin sosyolojide büyük ölçüde incelenmemiş olarak kalması, yeni ortaya çıkan modernlik düzeninin, önceki çağları karakterize eden militarizme kıyasla temelde barışçı olacağı biçimindeki görüşün etkisinin bir işaretidir. Yalnızca nükleer cepheleşme tehlikesi değil, askeri alandaki çekişmelerin süregelmesi gerçeği de ” Savaş modernliğin yüzyılımızdaki “karanlık yüzü”nün temel bir parçasını oluşturur.. .
20. yüzyıl savaş yüzyılıdır; önceki iki yüzyılın her birinden daha fazla sayıda can kaybına yol açan askeri çarpışmalarla doludur. İçinde bulunduğumuz yüzyılda şimdiye kadar 100 milyondan fazla insan çatışmalarda ölmüştür; genel nüfus artışını göz önünde bulundursak bile bu sayı 19. yüzyıldaki dünya nüfusundan fazladır. Eğer sınırlı nitelikte bile olsa bir nükleer savaş meydana gelse, can kaybı sarsıcı boyutlara ulaşacaktır ve tam anlamıyla süper güçler arasındaki bir savaş insanlığı bütünüyle ortadan kaldırabilecektir. Bugün içinde yaşadığımız dünya çok gergin ve tehlikelidir. Böylesi bir durum, modernliğin ortaya çıkışının daha mutlu ve güvenli bir düzenin oluşumuna yol açacağına ilişkin varsayıma inanmak yolunda hevesimizi kırmak ya da zorlamaktan da fazlasını yapmış bulunmaktadır.
Zygmunt Bauman tarafından ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, totalitarizm ve modernlik birbirleriyle olumsal anlamda değil, yapısal olarak da ilişkilidirler.” Tam anlamıyla bir totaliter iktidar sayılamazsalar da, onun bazı karakteristiklerini sergileyen diğer çeşitli baskıcı yönetim biçimleri vardır. Endüstrileşmiş savaş açısından bakıldığında, nükleer çatışma olasılığı insanlığın yakın gelecekte yüz yüze geleceği tek yüksek etkili risk değildir. Tümüyle konvansiyonel silahları kullanan geniş ölçekli bir askeri çatışma da çok yıkıcı olabilecektir ve bilim ile silah teknolojisinin süre- gelen birleşmesi nükleer silahlar kadar ölümcül diğer silah biçimlerini de üretebilecektir
Birinci Dünya Savaşı, malum, Avrupa’da ve Ortadoğu’da muazzam yıkıcı / yaratıcı sonuçlar üretti. Savaş sona erdiğinde üç kadim hanedanlık, üç büyük imparatorluk, Avusturya- Macaristan, Rusya ve Osmanlı tarihe karışmış, bu üç imparatorluktan onlarca yeni ulus devlet türemişti. Cereyan ettiği dört senenin sonunda Avrupa’yı ve Ortadoğu’yu kökten ‘değiştiren’ savaş Osmanlı’nın varisi Türkiye için dört yıldan biraz daha fazla sürdü. 1920’de Sevr Anlaşmasıyla bağıtlanan ve bugünkü Türkiye’nin doğusunda ve güneydoğusunda bağımsız bir Ermenistan ve (ilerde bağımsızlaşabilecek) özerk bir Kürdistan’a yer veren yeni statüko, Kürt aşiretlerin de içinde yer aldığı “Milli Mücadele” tarafından geçersizleştirildi ve dünya savaşı yeni Türkiye için esas olarak 1923 Lozan Anlaşması’yla sona erdi. Yeni Türkiye’nin bu günku sınırları da Lozan’da tescil edildi.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasındaki çarpışmalara sahne oldu. Savaşın sonunda her iki imparatorluğun çökmesi üzerine Ukrayna’da kendi kaderini belirleme eğilimi belirdi. 1919 yılında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Bu cumhuriyet 1922 yılında Sovyetler Birliği’ne katıldı.
8 Aralık 1991 tarihinde Belarus, Rusya ve Ukrayna ortak bir karar alarak Sovyetler Birliği’ni resmen ortadan kaldırmaya karar verdiler. Bağımsız Devletler Topluluğu ilan edildi. Leonid Kravçuk devlet başkanı seçildi. 2004 yılında Ukrayna tartışmalı bir devlet başkanlığı seçimi yaşadı. Turuncu Devrim adı verilen protestolar sonucu seçimler yenilendi ve Victor Yuşçenko devlet başkanı seçildi.
Rusya Ukrayna’nın bağımsızlığını ilan ettiği süreçten bu yana bu ülkede ABD ve AB yanlısı politikaların izlenmesine sıcak bakmıyor.
1990’dan sonra NATO cephesi Rusya’yı Batısından kuşattı. Batı sınırında NATO üyesi olmayan ülke kalmadı. Ukrayna’nın da ittifaka katılması, NATO’nun Rusya’nın karnına kadar girmesi demeye gelecekti… Büyük ölçüde NATO’cu cephenin dahliyle peydahlanan ‘renkli devrimle’ (2014) Ukrayna’da Batı yanlısı bir rejim iktidara taşındı. Rus asıllı nüfusun yaşadığı Donbas bölgesindeki halk isyan etti ve özerklik talep etti. ve 2014 yılında çıkan olayların ardından Ayrılıkçılar halk oylamalarıyla 11 Mayıs 2014’te Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti isminde iki ayrı özerk yönetim oluşturdu
Minks anlaşaması (2014), ateşkes ve Ukrayna güçlerinin (neofaşist unsuların) geri çekilmesini, Donetsk ve Luhansk bölgelerine özerlik tanınmasını öngördüğü halde, Ukrayna Minks anlaşmasına uymadı, özerklik tanımaya yanaşmadı. Eğer Donbas özerlik kazanırsa, Parlamento’da Rusya yanlısı çoğunluk oluşacaktı… Bugünkü Ukrayna hükümetinin öyle bir şeyi kabullenmesi mümkün değildi…
2014’den beri Donbas halkı Ukrayna ordusunun desteklediği paramiliter-neofaşist unsurlar tarafından aralıksız bombalanıyor… Bugüne kadar binlerce çocuk, kadın her yaştan insan katledildi… Bunun üzerine iki halk cumhuriyeti bağımsızlık ilan ettiler. Rusya tanıyınca da NATO cephesi ayağa kalktı…
‘Tanıma’ Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ihlali, dolayısıyla ‘uluslararası hukukun ihlaliymiş’ doğru ancak aynı Rusya hangi hukuk normlarna göre,Süriye ye ve Kırıma girmişti? Türkiye hangi hukuk normlarina göre, Irak ve Suriye’ye girmişti? Türkiye Kıbrıs ve Suriye’nin kuzeyine hangi hukukla yerleşti.?
Kendi siyasi duruşuna yakın olan liderlerin Ukrayna yönetiminde söz sahibi olmasını isteyen Rusya sınır topraklarının olduğu Ukrayna’da yaşanan Avrupa ve ABD yanlısı politikaları olumlu karşılamıyor. Ukrayna’nın doğu bölgesi Donbass’ta demografik olarak Rusların çoğunlukta olması ve Rusya’ya yakın politikalar izlediği de biliiniyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı Rusya’nın doğal sınırları içinde bir parçası, iki ülkeyi “bir halk, tek bir bütün” olarak gördüğü uzun süredir biliniyor.
Öyle ki, Ukrayna’nın bağımsızlığına giden yolda ilk adım olduğu için Sovyetler Birliği’nin içinde ayrı bir cumhuriyet olarak kurulmasına izin veren Vladimir Lenin’i bile eleştiriyor.
Putin, Ukrayna’nın Rus etki alanından çıkmasını hem ulusal hem kişisel bir aşağılanma, hem de stratejik bir kayıp olarak görüyor.
2014’te Kırım’ın ilhakının ardından Ukrayna’yla ilgili vizyonunu hiç gizlemeyen Rusya lideri, Batı’nın da yaptırımlar uygulamaya başlamasıyla, ilk aşamada bölgede hiçbir ciddi adım atmadı. Donbas’taki ayrılıkçıları desteklemekle ve bölgedeki çatışmaların “Ukrayna’nın iç sorunu olduğunu” iddia etmekle yetindi
Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan gerilimin 2014 senesinde Donbass’ta gerçekleştirilen Rus yanlıların isyanı ile başladığı söylenebilmekte.
Donbass savaşı sonrası ülkenin kuzeyinde iki özerk bölge kurulmuştu. Yakın bir süreçte ise ilk Rus ordusunun Kasım ayında Ukrayna sınırına asker yığdığı haberleri medyada yankı bulmuştu. Sonrasında yayınlanmış olan uydu fotoğraflarıyla Rus askerinin ülkenin sınırında ciddi birlikler kurduğu tespit edilmişti.
Ayrıca ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın hazırlıkları sonrası yakın zamanda Rus askerinin Ukrayna’yı işgal edeceğini duyurmuştu. Olay sonrasında Biden ile Putin arasında geçen görüşmede de barış ihtimali ortaya çıkmamıştı.felaketin önüne geçebilmek icin Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığmaya başlamasından bu yana ilk defa Batılı bir lider Putin ile görüşüyordu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova’da gerçekleşen uzun masadaki görüşmesindende sonuç alınamamıştı.
Yaklaşık 5 saat süren toplantıdan sonra basına açıklama yapan Macron, Putin ile müzakerelerin devam edeceğini belirtti.
24 Şubat 2022 Perşembe – Rusya Ukrayna’ya saldırdı. Bu trajik haberin gerçekleştiği .24 Şubat Perşembe günü, yerel saatle sabah 6’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’ya karşı “özel bir askeri operasyon” yapacağını duyurdu. Bu savaş ilanını takip eden saatlerde, Rus ordusu tarafından ülke genelinde, hatta Kiev’de bile çok sayıda sivil ve askeri hedef hedef alındı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, şimdiden binlerclerce insanın ölümüne sebep oldu. Durum saatten saate dramatik bir şekilde değişirken, tüm Avrupa için savaş hayaletini yükseltirken, ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’ya karşı ellerindeki seçeneklerin Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlatmak ya da Rusya’ya uluslararası hukuku ihlal etmenin bedelini ödetmek olduğunu belirterek, bu ülkeye geniş çaplı yaptırımlar uyguladıklarını ifade etti
Biden, Brian Tyler Cohen’in Youtube kanalına verdiği röportajda, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına değindi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ilk kez yaptırım uyguladıklarını dile getiren Biden, “Elimizde iki seçenek var, ya Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlatıp Rusya ile tamamen bir savaşa gideceğiz ya da uluslararası hukuku ihlal eden bir ülkeye bedel ödeteceğiz.” dedi.
Rusya ve Avrupanin önemli kentlerinde büyük protesto eylemleri gerçekleşti. Başta başkent Moskova ve St. Petersburg olmak üzere çeşitli kentlerde Rusya-Ukrayna savaşına karşı izinsiz protesto eylemleri düzenlendi.Eylem öncesi Moskova merkezindeki cadde ve meydanlarında sıkı güvenlik önlemleri alan polis, barikatlar kurdu. Girişi kapatılan Kızıl Meydanı yakınlarında toplanan kalabalık, Rus hükûmetinden Ukrayna’daki savaşı durdurması ve barışı sağlaması talebinde bulundu. Ülke genelinde 24 Şubat’tan bu yana düzenlenen eylemlerde 7 bin 500’ün üzerinde kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yedinci günündeyiz. Rus birlikleri şimdiye kadar önemli derecede ilerledi, ancak başkent Kiev’i ve diğer büyük şehirleri ele geçirmeyi başaramadı.
Son gelişmeler şu şekilde:
-
- Rus paraşütçüler ülkenin ikinci büyük kenti Harkov’a indi
- Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın hava sahasının tamamının Rusya’nın kontrolü altına alındığını bildirdi.
- Bakanlıktan yapılan açıklamada, Rus askerlerinin Zaporozhye Nükleer Santrali etrafındaki bölgelerde de kontrolü sağladığı, santralin çalışmasını sürdürdüğü ve radyoaktif seviyenin normal olduğu kaydedildi.
- Rusya Savunma Bakanlığı Herson şehrinin kontrolünün ele geçirildiğini açıkladı
- Rusya, hava bombardımanı başlamadan önce Kiev halkının kentten ayrılmasını söyledi
- Rusya birlikleri Kiev’in kuzeyinde 65 kilometrelik konvoy oluşturdu
- Rusya saldırısını, geçtiğimiz Perşembe günü sabahın erken saatlerinde üç ana yönden başlattı: Kuzey, güney ve doğu.
- Birlikleri o zamandan beri, Ukrayna’nın içlerine doğru ilerledi. Ülke genelindeki hedefler hava saldırıları ve topçu saldırıları ile vuruldu.
- Rusya Savunma Bakanlığı Rus güçlerinin Ukrayna’nın askeri altyapısına ait bin 502 hedefi vurduğunu açıkladı. Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı ise “Rus güçleri 5 bin 840 asker kaybetti” açıklamasını yaptı.
- Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalenin başından beri Rus güçlerinin Ukrayna’nın askeri altyapısına ait 1.502 hedefi vurup devre dışı bıraktığını söyledi.
- Sputnik’in haberine göre, bunların içinde 51 komuta yeri ve irtibat noktası, 38 savunma sistemi ve 51 radar istasyonu bulunuyor.
- Konaşenkov’a göre, şimdiye dek Ukrayna tarafının karada konuşlu 47 uçağı, havalanmış olan 11 uçağı, 472 tankı, 62 roketatar silahı, 206 havan topu, 46 insansız hava aracı imha edildi
- Rusya Devlet Başkanı Putin, geçtiğimiz pazar günü Savunma Bakanlığı’na Rus caydırıcı güçlerini özel savaş görevi durumuna geçirmesini emretmişti.
- 1 milyon Ukraynalı komşu ülkelere geçti.
Birleşmiş Milletler, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda şu ana kadar 1 milyon Ukraynalının komşu ülkelere geçtiğini duyurdu. BMMYK, bu rakamlara ilave olarak Donetsk ve Luhansk bölgelerinden 18-23 Şubat’ta 96 bin kişinin de Rusya’ya geçtiğini bildirdi.
- Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin yedinci gününde Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan konu hakkında yeni bir açıklama geldi.
- Rus TASS haber ajansına konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Ukrayna’nın nükleer silah elde etmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Lavrov, “3. Dünya Savaşı nükleer ve yıkıcı olur” dedi.
- Diğer yandan Lavrov, Avrupa ülkelerinde ABD’ye ait nükleer silahlar bulunmasını eleştirerek, “Amerikan nükleer silahlarının bazı Avrupa ülkelerinde bulunması, Rusya için kabul edilemez. Bu silahların ABD’ye çoktan iade edilmesi gerekiyordu” diye konuşmuştu.
- Putin NATO’yu geriletmek için Ukranya’ya saldırdı. Ancak tam tersi bır reaksıyonla sonuçlandı. NATO güçlerinin kenetlenmesine sebep oldu. Daha fazla güç aktarma kararı alındı. Putin durmasa savaş Ukrana’yı aşan bir duruma tırmanma riskini taşıyor. Avrupa’da savaş tehlikesi Avrupa Birliği devletlerini birleştirdi.