Erdoğan’ın yeni Anayasa çağrılarına cevap veren Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Şunu net olarak söyleyelim. Anayasaya makyaj yapmaya biz asla alet olmayacağız. Özgürlükçü sivil bir anayasa yapılacaksa, bizim taslağımız var” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
MADIMAK KATLİAMI ZAMAN AŞIMI İLE KARŞI KARŞIYA
Libya’da yaşanan sel felaketinden dolayı yaşamını yitiren Libya halkına baş sağlığı dileyen Oluç, ayrıca yarın görülecek Madımak Katliamı Davası’na da değindi. Oluç, Katliamın 2005 yılında TCK’ye giren “İnsan Hakların Karşı Suçlar” kapsamında değerlendirmediği için davanın zaman aşımına uğrama durumunun olmayacağını belirterek, “Fakat yarın bir zamanaşımı kararıyla karşı karşıya kalınmış durumda. Davanın 29’uncu duruşmasında mahkeme katliamın insanlığa karşı suç olduğu kanaatini ortadan kaldırdı. Adalet Bakanlığı’nda zamanaşımı tarihleri 2 Temmuz 2023 dolacağını açıkladı. Yarın eğer dava aksi bir karar alınmaz ise maalesef zamanaşımına uğratılmış olacak. Madımak’ta insanlığa karşı suç işlenmiş iktidar ise bunu ört bas etmek için elinden geleni yapmaktadır. Zaman aşımı kararının yanlış olduğunu bir kez daha vurgulayalım” dedi.
‘ŞEKERE DÖRT AYDA 11 KEZ ZAM YAPILDI’
Oluç, seçim sonrasında zam yağmurunun devam ettiğini, dün motorine bugün ise benzine zam geleceğini söyledi. Vergi ve kur artışları sonrası akaryakıtta zam yağmurunun devam ettiğini aktaran Oluç, benzinin litre fiyatının 40 TL’ye yaklaştığını motorinin ise kimi yerlerde 40 TL’yi geçtiğini söyledi. Zamların en çok işçi ile emekçileri vurduğunu söyleyen Oluç, asgari ücretin son iki ayda 2 bin 217 lira eridiğine dikkat çekerek, ayrıca Türkiye’de 36 aydır kesintisiz olarak gıda fiyatlarının arttığını belirtti. Oluç, “Türkiye yıllık bazda en yüksek gıda enflasyonuna sahip 10’uncu ülke durumunda. OECD arasında ise birinci sırada yer alıyor. Şekere 4 ayda 11 kez zam yapıldı yine çaya son 3 aydır 4 kez zam yapıldı. Bütün OECD verileri gösteriyor ki Türkiye geçim derdi ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. Ailelerin yaklaşık yüzde 70’i geçim derdi yaşıyor” dedi.
‘EMEKLİ MAAŞLARININ ARTTIRILMASI İÇİN KARAR ALINMALI’
Oluç, en ciddi sorunu yaşayanların başında emeklilerin geldiğini belirterek, “Milyonlarca emekli; asgari ücretin 11 bin 402 lira olduğu ve hiçbir şeye yetmediği bir ülkede 7 bin 500 lira maaş alıyor. Bildiğiniz gibi açlık sınırı Ağustos ayında 15 bin liranın üstüne çıktı. Yoksulluk sınırı ise 47 bin liraya dayandı. Böyle bir ortamda emekliler 7 bin 500 TL alıyor. Emeklinin yıl sonunu değil, akşama kadar dayanacak gücü kalmadı. Biz; emekliler için acilen Meclis’in acilen açılmasını ve emekli maaşlarının arttırılması için kararların alınmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘OKUL MASRAFLARI EL YAKIYOR’
Okul masraflarında yaşanan artışa da dikkat çeken Oluç, okul masraflarının el yaktığını ve bütün velilerin bunun farkında olduğunu söyledi. Oluç, “Sözde ücretsiz eğitim deniliyor ama alakası yok. Okullara yapılan bağışlar, masraflar eğitim masraflarının son derece yüksek olduğunu bize gösteriyor. Servis ücretlerine yapılan zamlar geçen yıla oranla üç kat artmış. Ücretli geçinen ailelerin eğitim masrafları iyice zorlaşmış” dedi.
AKP ANAYASA’DA 12 KEZ YAMA YAPTI
Oluç, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Dün 12 Eylül darbesinin yıl dönümüydü. O gün yaşananları hepimiz hatırlıyoruz; yüzbinlerce gözaltı, binlerce tutuklama, işkence, sürgün, idam, faili meçhuller, yan her türlü insanlık dışı muamelenin yapıldığı bir dönemdi. Ama 12 Eylül sonrası yapılan Anayasa’nın kabul edilmesinin üzerinden 41 yıl geçti. 12 Eylül Anayasa’sının adaletle, demokrasi ile hukukla, evrensel hak ve özgürlüklerle alakasının olmadığını hep söyledik. AKP bu anayasada 12 kez değişiklik yaptı. Aslında 12 kez anayasada yama yaparak, dönemi atlatmaya çalıştılar. Bu demokratik olmayan darbe anayasasından kurtulma imkanını bu toplum bulamadı. 41 yıldır bu anayasanın zulmünü ve hukuksuzluklarını yaşıyoruz.
ANAYASA’YA MAKYAJ YAPMAYA ALET OLMAYACAĞIZ
Dün AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklama yaparak yeni bir Anayasa çağrısında bulundu. ‘Bütün partilerle konuşacağız’ dedi. Adalet Bakanı benzer bir açıklama yaptı. Şunu net olarak söyleyelim. Anayasaya makyaj yapmaya biz asla alet olmayacağız. Birkaç maddesini değiştirmek için adım atılacaksa bu adımların hiçbirinin yanına olmayacağız. Çünkü daha fazla makyaja tahammülümüz yok. Ama gerçekten demokratik sivil bir anayasa yapılacaksa hem Meclis çatısı altında hem de Meclis dışında toplumun farklı kesimlerinin önerileri ile yapılması planlanacaksa iktidar ve muhalefet ile o zaman bu çalışmaların ciddiye alınma ihtimali ortaya çıkar. Ama iktidar eğer kendisine yarayacak yama faaliyetleri ve palyatif tedbirlerle ‘yeni bir anayasa yapıyoruz’ havasına giriyorsa biz böyle bir şeyden yana olmayacağımızı söyleyelim.
ORTAMIN DEĞİŞMESİ LAZIM
Ama yeni bir toplumsal sözleşme demokratik sivil bir anayasa yapmak için evrensel hukuk ilkelerine hak ve özgürlüklere dayalı bir anayasaya sahip olmak için bir çaba olacaksa, bizler bu tartışmanın değerlendirilmesi gerektiğini elbette ki düşünürüz. Ama ortamın değişmesi lazım. Yeni demokratik özgürlükçü bir anayasa yapmak için; ağzını açanın sosyal medya paylaşımı yapanın tutuklandığı, ifade özgürlüğünün esamesinin bulunmadığı, HDP’ye kapatma davası, Kobanê Kumpas Davası’nın sürdüğü, basın özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortamda demokratik ve özgürlükçü anayasa yapılmasının mümkün olmadığını belirtmek isteriz. Yani ortam demokratikleşmeli ki, demokratik, özgürlükçü bir anayasanın da yapılma ortamı da çıkabilsin.
YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ
Değerli basın emekçileri, biliyorsunuz; 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra partimiz muhasebe süreci başlattı. Bu süreçten bugüne kadar çok fazla toplantılar dizisi gerçekleştirdi. Dün de yaptığımız konferanslarımız sonuçlandı. Ekim ayında yapacağımız kongreye 1 ay zaman kaldı. Dünkü konferanslarımız, ‘Değişimle özgürlüğe” şiarını taşıyordu. 14-28 Mayıs seçimlerinin ardından yeniden yapılanma muhasebesinin sonuçlarını ortaya çıkardı. Bu süreçte bine yakın toplantı yaptık. Hem halk toplantılar hem il ve ilçe toplantıları oldu. Çalıştay ve atölyelerimiz, bölge konferanslarımız oldu. On binlerce insanın katıldığı bu toplantı sürecinde ciddi bir muhasebe yapıldı. Sonuçları da konferanstan alınan kararlarla birlikte onun öncesinde de 2 gün kadın konferansı gerçekleşmişti. Bu süreci tamamlamış olduk. Sonuçlarını kongremize taşıyacağız. Kongrede kararları kesinleştirerek hem partinin ismi değişecek hem partinin tüzüğünde değişiklikler olacak hem de parti yönetimi değişecek.
YENİ BİR BAŞLANGICI KONGRE İLE YAPACAĞIZ
Yeni bir başlangıcı Ekim’de yapacağımız kongreyle gerçekleştireceğiz. Bu konuda çok ders çıkardık. Bütün tartışmalardan, eleştirilerden, özeleştiri süreci yaşadık. Hem örgütsel hem de politik açıdan eksik ve gediklerimizi çok yaygın olarak tartıştık ve sonuçlara vardık. Önemli görüyoruz. Belki de muhalefet partileri için de bu süreci gerçekleştirmiş ve tamamlamış olan tek partiyiz. Ve sonuçlarına da yapılması gerekenleri de ortaya çıkaran tek partiyiz. Bunu da vurgulayalım. Eş Genel Başkanlarımız, yeni dönemde aday olmayacaklarını açıklayarak bu muhasebede kendilerine düşen payı söylemiş oldular. Çok teşekkür ediyoruz. Hem Pervin Buldan’a hem Mithat Sancar’a. Umuyorum kongremizi de iyi bir şekilde tamamlayıp yeni bir başlangıcı yapacağız. Demokrasi, özgürlük, adalet ve barış mücadelemize hem meclis hem de meclis dışında devam edeceğiz.”
‘ANAYASA TASLAĞIMIZ HAZIR’
Oluç, kendisine Erdoğan’ın yeni anayasa söylemlerine ilişkin sorulan soru ile Ayhan Bora Kaplan operasyonuna ilişkin sorulan sorulara da şöyle cevap verdi: “Anayasa ile ilgili biraz önce görüşlerimizi dile getirdim. Biz yeni anayasanın demokratik özgürlükçü ve sivil bir anayasanın büyük bir ihtiyaç olduğunu hep söyledik. 41 yıldır bir darbe anayasası ile yönetiliyor bu ülke. Dolayısıyla özgürlükçü sivil bir anayasa yapılacaksa, bu yeni bir toplumsal sözleşme anlamına gelir. O zaman Türkiye’de yaşayan bütün farklılıkların, farklı anadillerin, kültürlerin inançların özgür ve eşit olduğunu vurgulayan herkesin saygın olduğu, herkesin anadilinin kimliğinin inancının saygın olduğunu vurgulayan bir eşitlikçi anayasaya ihtiyaç var. Elbette biz henüz bir taslak karşı karşıya gelmedik. Bir taslak mı olacak çünkü iktidar kanadında farklı partiler var. Bu taslaklar ortaya çıktığında bizde görüşlerimizi söyleyeceğiz. Tartışmalar ve değerlendirmelere katılacağız. Şunu önemsiyoruz Sayın Cumhurbaşkanı demiş ki ‘hiçbir muhalefet partisinin taslağı ortada yok. Biz hemen söyleyelim; bizim taslağımız ortada ve bunu her an güncelleyerek ilerliyoruz. Hem dünyadaki hem de ülkedeki gelişmeleri değerlendiren güncellemeler yaparak ilerliyoruz. Eğer böyle bir tartışma gerçekten demokratik bir ortamda halkın katılımı ile gerçekleştirse, bizler de taslağımızı ortaya koyacağız.
TARİHİN EN KARANLIK DÖNEMİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
İkinci sorunuza gelince; çok tartıştık. Bu tür konuları yakın tarihimizde özellikle içişleri bakanlığı ve emniyet açısından baktığımızda; gerçekten Türkiye yakın tarihinin en şaibeli en kirli ilişkilere sahip olan, bunu kara para aklanmasından mafyatik ilişkilerde ve uyuşturucu ticaretine kadar ilerleten özellikle olduğunu vurguladık. Meclis’te yaptığımız tartışmalarda bunu açık bir şekilde dile getirdik. Baktığınızda tutanaklarda hepsini bulabilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığınızda İçişleri Bakanlığı açısından en karanlık dönemini yaşadığı çok açıktı. Ama buna ilişkin gerçekten makyaj tedbirler mi alınıyor. Köklü düzenlemeler mi yapılıyor, bunu önümüzdeki dönemde de göreceğiz. Yani okuyoruz bizler de basında çıkan haberleri kime nasıl operasyon yapılıyor diye. Zaten mafyatik ilişkileri bu kadar geniş kurmuş olan mafya ve uyuşturucu tacirleriyle çok kalın bir fotoğraf albümü yaratmış olan bir İçişleri Bakanlığından bahsettiğimiz için hani böyle bir iki operasyon ile temizlenecek gibi bir durum görünmüyor. Ama bu iktidar içi ilişkilerin nasıl ilerleyeceğini ne tür adımlar atılacağını bizler de yakından izliyoruz.”
/Mezopotamya Ajansı/