Alattin Bilgiç: Sosyal Medyanın Karanlık Yüzü: Sanal Şiddetin Tehlikeli Yükselişi

Yazarlar

Yirmi birinci yüzyıl, insanlık tarihi açısından benzersiz bir dönemin başlangıcını temsil ediyor. Bu dönem, teknoloji ve iletişim alanındaki inanılmaz hızlı gelişmeleri içeriyor ve bu değişim, her yönüyle insanların yaşamlarına dokunuyor. Bu değişimlere uyum sağlamak, hayatta kalmak ve başarılı olmak için her sektörde ve düzeyde büyük bir zorunluluk haline geldi.

İletişimin Evrimi

İletişim tarihi, insanoğlunun iletişim ihtiyaçlarına sürekli bir evrimsel yolculuk içinde oldu. Bu yolculuk, iletişim araçlarına dayalı olarak şekillendi ve toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik yapılarını etkiledi. Taş Devri’nde insanlar iletişimlerini ağızdan ağza aktarıyorlardı, ancak bu sınırlıydı.

Yazının keşfi, iletişimde büyük bir dönüm noktasıydı. Yazılı iletişim, bilginin daha kalıcı ve yaygın bir şekilde kaydedilmesini mümkün kıldı. Matbaanın icadı, bilgiyi geniş kitlelere ulaştırdı ve demokratikleşmeye katkı sağladı.

Sanayi Devrimi, iletişimi hızlandırdı ve uzak mesafelere iletişim kurmayı kolaylaştırdı. Televizyon görsel medyanın yükselişini işaret etti ve kültürel etkileşimi artırdı.

Dijital teknolojilerin yükselişi iletişimi tamamen dönüştürdü. İnternet, dünya çapında anında iletişim kurmayı ve bilgiyi paylaşmayı mümkün kıldı. Yapay zeka ve İnternet of Things gibi teknolojiler iletişimi daha kişiselleştirilmiş ve otomatik hale getirdi.

Sosyal Medyanın Yükselişi ve Tehlikeleri

Sosyal medya platformları, iletişimdeki en son büyük devrimlerden birini temsil ediyor. İnsanlar artık dünya genelindeki diğer insanlarla anlık olarak etkileşim kurabiliyor, düşüncelerini, fikirlerini ve deneyimlerini paylaşabiliyorlar. Lakin sosyal medya aynı zamanda yeni zorlukları da beraberinde getirdi.

Sanal Şiddetin Farklı Yüzleri

Günümüzün dijital denizinde, fırtınalar an be an gelişirken, bazı kişileri ve grupları gözlemlemek mümkün ki, onlar adeta eski metotları yeni bir gemiyle denize açılmış denizciler gibi. Demokrat, yurtsever ve devrimci olduklarını iddia etseler de, Twitter’ın (X), Facebook, Instagram, Tiktok, Youtube, Clubhouse ve Snapchat gibi sosyal medya platformlarında, sohbet odalarında, canlı video paylaşımlarında, hikayelerde ve mesajlardaki kaygı verici duruş ve tavırlarını duyarlı kişiler endişe içinde izliyorlar.

Çok yaygın olarak karşımıza çıkan sanal zorbalık, siber taciz, çevrimiçi iftira, mahrem materyal paylaşımı, saldırgan yorum ve tehditler hastalık boyutuna varmıştır. Durum vahim bir tablo yaratmaktadır. Bu alan neredeyse birçok sosyal medya mecrasında günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmiştir. Özellikle bu durum temiz bir iletişim kurma, gerçek bir bilgi edinme, sağlıklı ilişkiler oluşturmanın önünde engel teşkil etmektedir. Bu davranışlar neredeyse toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca kirlenme ve çeteleşme karşısında gerçekten bu alanlardan doğru yararlanmak isteyen kişi ve kesimleri de ürpertmekte ve birçok çekince yaratmaktadır. Sanal şiddetin sarmalına giren, kendi sabotörünü yaratan ve aslında farkında olmadan kendisini tüketen bu kesimlere kısaca göz atalım.

Bu durumu birkaç grup şeklinde değerlendirebiliriz. Bir grup kendini milliyetçi olarak adlandırıp kendilerine karşı gördükleri sol, sosyalist, demokrat veya yurtsever kesime karşı bir tavır ve davranış içerisinde yer almaktadırlar. Bu grubun genel sanal pratiği ve stratejik hedefi, karşı gördükleri grup veya kesimle kıyasıya bir mücadele içinde olmaktır. Genel pratikleri yaşamdan kopuktur ve gerçek hayattan uzaktan yakından alakaları yoktur. Fikir üretimi kısırdır ve genel düşünce yapıları dedikodu üzerinden gelişir. Bu kesim, genelde duygu tatmini arayışı içindedirler ve dolayısıyla bu kesimde ciddi bir kirli hesap ve kişi bulunmaktadır.

 

Diğer bir kesim ise karşı-devrim hesaplarıdır. Bu hesaplar sübjektif bir faaliyet içinde bulunur ve isim ve takıları genel toplumsal mücadele için değerli olan bazı hesaplar adı altında faaliyet yürütürler. Özellikle stratejik hedefleri belli olan bu hesaplar daha çok tek merkezden bir trol ordusu biçiminde örgütlenir ve gerçek sol, sosyalist, demokrat, yurtsever hesapları ağlarına düşürerek toplumsal ahlaki çöküntünün sarmalına sokmaya çalışırlar. Asıl amaçları toplumsal mücadeleleri itibarsızlaştırmaktır. Ayrıca bu hesaplar sürekli değişim halindedirler. Dikkat edilmesi gereken en tehlikeli hesaplar sınıfındadır.

Asıl üzerinde durulması gereken diğer bir kesim ise kendine sol, sosyalist, demokrat ve yurtsever diyen hesaplardır. Bu hesaplar kendi içinde birkaç gruba bölünmüş durumdadır. Bu bölünme daha çok jenerasyon farklılıklarından kaynaklanmaktadır ve bu değişiklikler davranış ve üslupları etkilemektedir. Mücadele etme biçimleri ve teknikleri de davranışlarını etkileyen başka bir faktördür. Bu düşünce dehlizlerindeki değişim, olumlu özellikler taşısa da tehlikeli davranış biçimlerini de açığa çıkarmaktadır. Özellikle sanal evrende oluşturdukları yaşam biçimleri konformist bir yapı oluşturmuş ve bu konfora helal geldiği zaman dijital bir şiddete dönüşmektedir. Bazen bu kişilerde düşük özsaygı, irade zayıflığı ve empati kaybı gibi sorunlarda yaşadıklarını söylemek yanlış olmasa gerek. Oysaki aynı felsefe, ideolojik paradigma ve ortak kültürden beslenen bu gruplar, farkında olmadıkları bir sarmalın içinde birbirlerini çürütmektedirler. 

Bazı kişiler veya gruplar, sözde aynı ideolojiden ilham alan bireyler olarak, hayatlarının büyük bir bölümünü bu denizde geçiriyor gibi görünüyorlar. Halbuki burada bir yaşam kurduktan sonra, açlıkla yüzleşmeye başlıyorlar. Açlıklarını gidermek için aslında aynı tastan su içtikleri kişi ve gruplara saldırmaya başlıyorlar ve insan olgusunu aşan bir sözlü pratiğe dönüşüyorlar. Bu arrogantça, hodbince yapılan saldırıların kiminle ve neye karşı oldukları belirsizleşiyor, gerçek mücadele alanlarını karmaşıklaştırıyorlar ve insanların gerçek hayattan kopmalarına yol açıyorlar. Binlerce Don Kişot’un olduğu ve yanlarında Sancho Panza’ların bulunduğu bir dünyada, sürekli yeni yel değirmenleriyle savaşarak kendilerine bir amaç buluyorlar. Bu yaklaşım şizofreniktir ve devrimcilik veya yurtseverlikle ilgisi yoktur.

Çünkü bu kişiler, teşhircilikle, ahlak dışı içeriklerle uğraşırken, kendi yoldaşlarına ihanet eden, birbirlerini gözetleyen, istihbarat toplayan ve kayıt tutan kişiler haline gelmişlerdir. Bu da karşı-devrimi beslemektedir. Dolayısıyla, zaten sübjektif bir pozisyonda olanların gerçek mücadele stratejilerini boşa çıkarmak için bir pratiğin içinde olduklarını biliyoruz, fakat bu şekilde hareket eden objektif bir grup, neyle uğraştıklarının ve kime hizmet ettiklerinin farkında değillerdir.

Mafyatik taktikler kullanan bu gruplar, toplumsal ahlakı bozmakla kalmayıp, sürekli olarak birbirlerine saldırarak, itibarlarını hedef alarak, suikastlar düzenleyerek dijital ortamı çarpıtarak toplumun ahlaki değerlerini çürütmektedirler. Ayrıca, bu kişilerin çok büyük bir bölümü sahte hesaplar aracılığıyla bu faaliyetleri yürütmektedirler. Sahte hesaplara karşı bir tutum söz konusu değildir. Bir çok gizli hesabın yasalar karşısında zorluk yaşamamak için yapıldığını anlamak gerekiyor. Buradaki vurgu sahtelik ve anonim hesaplar arkasındaki kötülük organizasyonudur.

Yine bu yazının bütünlüğünün bir parçası olan farklı bir davranış biçimine bir örnek günümüzde ikili kadın ve erkek ilişkilerinde karşımıza çıkan sanal şiddettir; mağdurlar için acı bir gerçek olarak devam etmektedir. İlişkiler sona erdikten sonra, bir partner, eski partnerinin itibarını zedelemek veya zarar vermek amacıyla mahrem materyal (mesaj, video, fotoğraf, ses kaydı) paylaşmaktadır. Bu duruma “teşhircilik” denir. Ayrıca, olumsuz yanıt aldığında bir erkek, kadına yönelik tacizlere başlamaktadır. Sanal şiddet, sosyal medyada saldırgan yorumlar, iftiralar veya tehditler içeren gönderiler gibi farklı biçimlerde de karşımıza çıkmaktadır. Bu toplumsal ahlaki çöküşe ve yozlaşmaya önemli ölçüde katkı sağlamaktadır.

Sanal Şiddetin Zararları ve Çözüm Yolları

Sanal şiddet, özellikle sosyal medya platformlarında yaygınlaşan bir sorun haline gelmiştir. Bu tür şiddet, hedef kişilerin psikolojik sağlığına ciddi zararlar verebilir. Taciz, tehditler ve hakaretler, kişilerin özsaygısını zedeler ve psikolojik sorunlara yol açabilir. Ayrıca, sanal şiddet fiziksel tehlikelere de yol açabilir, özellikle sanal dünyadan gerçek hayata taşınan tehditler kişilerin güvenliğini tehlikeye atabilir. Sanal şiddet, insanların dijital platformlardan uzaklaşmalarına ve toplumsal izolasyona sürüklenmelerine neden olabilir. Gençler arasında sıkça görülen bu tür zorbalık, psikolojik etkilere yol açabilir. İnternet trolleri, başkalarını provoke etmek amacıyla yapılan saçma yorumlarla negatif etkiler yaratabilir. İnternet üzerinden gelen tehditler, ciddi stres ve korkuya yol açabilir. Ayrıca, kişisel bilgilerin çevrimiçi ifşası mahremiyeti tehlikeye atar. İnternet ortamında intiharı teşvik eden içerikler ise hayat kayıplarına yol açabilir.

Sanal şiddetin yaygınlaşması ve etkileri ciddi bir endişe kaynağıdır. Ancak bu sorunu ele almak için çeşitli çözüm yolları vardır. Öncelikle, toplumsal bilinçlenme kampanyaları ve eğitim programları düzenlemek, insanların sanal şiddeti tanımasına ve önlemesine yardımcı olabilir. Ayrıca, sosyal medya platformları daha etkili moderasyon politikaları benimsemeli ve şiddeti rapor etme mekanizmalarını iyileştirmelidir. Sahte ve anonim hesapların tespit edilmesi ve engellenmesi konusunda daha fazla çaba gösterilmelidir.

Sanal şiddeti önlemek ve mücadele etmek için, toplumun genelinde farkındalık oluşturmak ve çeşitli etkinlik programları düzenlemek temel bir adımdır. Ayrıca, dijital okuryazarlık becerilerini artırmak, çevrimiçi platformlarda daha güvenli davranmamıza yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, sanal şiddetin zararlarını önlemek için toplumsal bilinçlenme, sosyal medya platformlarının sorumluluğu, sahte hesapların tehlikeleri ve toplumsal dayanışma gibi önlemlere ihtiyaç vardır. Sanal dünyada daha saygılı ve etik bir iletişim kültürü oluşturarak, dijital denizdeki fırtınalara karşı birlikte durabiliriz. Unutmamamız gereken şey, sanal dünyanın gerçek hayata gerçek etkileri olduğudur. 

23.09.2023

 

İlginizi Çekebilir

Mazlum Kobani: ‘Suriye-İran-Türkiye Koordinasyonu Sonuç Alamadı
Almanya’da aşırı sağcılık ve demokrasi karşıtlığında artış yaşanıyor

Öne Çıkanlar