Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) insan hakları raporuna göre, hukukun üstünlüğü ve insan hakları, on yıllardır olmadığı kadar büyük bir tehdit altında.
VOA Türkçe’den Cem Dalaman’ın haberi:
Uluslararası Af Örgütü’nün, “Dünyada İnsan Haklarının Durumu” başlıklı yıllık raporu, insan haklarının 155 ülkedeki gelişimini analiz ediyor. Geride kalan yıl için, dünya çapında silahlı çatışmalarda sivillerin artan savunmasızlığı, toplumsal cinsiyet eşitliğindeki gerilemeler, insan hakları aktivistlerine yönelik saldırılar ve yapay zeka kullanımından kaynaklanan riskler konu edilirken, Türkiye’deki insan hakları sorunları da özel bir bölümde ele alınıyor.
Türkiye’ye beş sayfa ayıran örgüt; insan hakları savunucuları, gazeteciler, muhalif siyasetçiler ve diğerleri hakkında temelsiz soruşturmaların, yargılamaların ve mahkumiyet kararlarının devam etmesini eleştiriyor.
Türkiye’ye geçen yıl damgasını vuran 6 Şubat Depremleri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak üçüncü kez göreve gelmesini anımsatan rapor, Türkiye’de insan haklarının durumuna eleştirel yaklaşan ilgili bölümünde özetle şu görüşlere yer veriyor:
“Terörle mücadele ve dezenformasyon yasaları ifade özgürlüğünü sınırlandırmak için kullanıldı. Barışçı toplanma özgürlüğü hukuka aykırı olarak kısıtlandı. Şubat depremlerinin ardından yardımların dağıtımı, engelli haklarını ve ihtiyaçlarını yeterince gözetmedi. Kadınlara ve kız çocuklara yönelik şiddet yaygın olarak devam etti. LGBTİ+’lara, mültecilere ve göçmenlere yönelik ayrımcı ve yaftalayıcı söylemler Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler öncesinde arttı. Türkiye, dünyanın en yüksek sayıda mülteciyi barındıran ülkesi olmayı sürdürdü; mültecilerin bir kısmı hukuka aykırı olarak geri gönderilme riskini yaşamaya devam etti. Devlet görevlilerinin işlediği insan hak ihlallerinin mağdurları cezasızlık kültürüyle karşı karşıya kalmaya devam etti. İşkence ve diğer türde kötü muamele konusunda ciddi ve güvenilir iddialar mevcuttu. Ülkede yaşam maliyeti giderek arttı; yoksulluk içinde yaşayan, Temmuz itibariyle 3,7 milyon hane hükümetin Aile Destek Programı’ndan yararlandı.”
İnsan hakları dünya çapında tehdit altında
Uluslararası Af Örgütü, 2023’de dünya çapında artan çatışmalara dikkat çekerken, çok sayıda ülkede uluslararası hukukun ve insan haklarının ayaklar altına alındığını da ifade ediyor. Uluslararası Af Örgütü’nün Genel Sekreteri Julia Duchrow’a göre, “Milliyetçi, ırkçı ve kadın düşmanı güçler dünya çapında zemin kazanıyor. Tüm insanlar için eşit haysiyet ve eşit hak değerleri, bu güçler tarafından saldırıya uğruyor.”
Özellikle Ukrayna, Gazze Şeridi ve Sudan’daki savaş ve çatışmaların insan haklarının evrenselliğinin devamı açısından büyük sorun oluşturduğunu ifade eden Durchow, “Çin’in Uygurlar’a karşı işlediği insan hakları suçları karşısında Batı’nın sessizliğini, büyüyen sosyal eşitsizliği ve ağırlaşan iklim krizini giderek artan bir tehlike olarak” tanımladı. Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze’de yaşananların gölgesinde kalan konuların da olduğunu kaydeden Durchow, Afganistan’da kadın haklarının durumunun, El Salvador ve Polonya’da toplumsal cinsiyet adaletinde yaşanan gerilemelerin ya da ABD’nin bazı eyaletlerinde kürtaja karşı sıkılaştırılan yasaların “tehlikeli ve az konuşulan eğilimler” olduğunu belirtti.
Almanya’ya İsrail konusunda sert eleştiri
Uluslararası Af Örgütü yıllık raporunda, İsrail-Hamas çatışması ve sonuçlarına da geniş yer ayırıyor. Raporu Berlin’de değerlendiren örgütün Almanya şubesi Genel Sekreteri Julia Duchrow’a göre, Hamas ve diğer silahlı gruplar 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırılarıyla savaş suçu işlediler. “Hiçbir şey oradaki kurbanların acılarını hafifletemez” diyen Durchow, “Bununla birlikte, İsrail’in askeri operasyonu Gazze’de orantısız bir saldırıya dönüştü ve sonuçta ülke, sayısız savaş suçu işledi ve uluslararası hukuku ihlal etti” şeklinde görüş belirtti
Raporun bu bağlamda eleştirdiği bir nokta, Batılı ülkelerin, özellikle de Almanya’nın konuya yaklaşımında çifte standart hakim olması. Alman hükümetinin İsrail ordusu tarafından işlenen savaş suçlarından hiç bahsetmemesini eleştiren örgüt, ayrıca Almanya’da Filistin yanlısı gösterilere yönelik önleyici genel yasakları da gündeme getirerek, bu tutumu, toplanma özgürlüğü hakkının ihlal ettiği gerekçesiyle eleştiriyor. Örgüt ayrıca Filistin’le dayanışma gösterilerinde yaşanan polis şiddetini de eleştiriyor. Almanya’ya yönelik bir diğer eleştirisi ise, Alman hükümetinin İsrail’e silah satması.
Hükümetin silah tedarikini durdurması çağrısında bulunan örgüt “Savaş suçları ya da insan hakları ihlallerinin işlenmesi riski varsa, İsrail’e ve çatışma halindeki diğer ülkelere silah tedarik edilmemelidir” şeklinde bir değerlendirme yapıyor.