İngiltere’de Keir Starmer liderliğindeki yeni İşçi Partisi hükümetinin, eski Başbakan Rishi Sunak hükümetinin aksine, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkındaki tutuklama kararını destekleyeceği ileri sürüldü.
İngiltere’de Keir Starmer liderliğindeki yeni İşçi Partisi hükümetinin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama kararı vermesi durumunda hükme uyacağı iddia edildi.
The Guardian gazetesinin Pazartesi günü yayınlanan haberinde, eski Başbakan Rishi Sunak liderliğindeki hükümetin, Lahey merkezli uluslararası mahkemenin İsrail vatandaşları üzerinde yargı yetkisine sahip olmadığını iddia ederek, Netanyahu’nun tutuklanma kararı talebine 10 Haziran’da itirazda bulunduğu ancak bu talebin iki hafta sonra kamuoyu ile paylaşıldığı aktarıldı.
UCM Başsavcısı Karim Khan, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “insanlığa karşı suç işlemeleri ve savaş suçlusu oldukları” gerekçesi ile tutuklama kararı başvurusunda bulunmuştu. Başsavcı Khan, İsrailli yetkililere ek olarak Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar ve Hamas’ın askeri kanadı İzeddin el-Kassam Tugayları’nın lideri Muhammed ed-Dayf hakkında da başvuruda bulundu.
Khan’ın Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarma kararı İsrail’in ve ABD’deki müttefiklerinin sert tepkisine yol açtı.
Karar ardından Netanyahu, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada İsrail’in “UCM’nin doğal meşru müdafaa hakkını baltalamaya yönelik herhangi bir girişimini asla kabul etmeyeceğini” bildirdi.
UCM’nin ön duruşma dairesi, Sunak hükümetinin itiraz talebinin tamamını sunması için 12 Temmuz’a kadar süre vermişti ancak şimdi Starmer hükümetinin bu talebi sürdürmesi olası gözükmüyor.
UCM’nin İsrail ve Filistin topraklarıyla ilişkisi nedir?
Yüksek mahkeme 2015 yılında “Filistin Devleti “ni üye olarak kabul etti.
Aralık ayında Ramallah ve İsrail’i ziyaret eden Khan, hem Filistinli yetkililerle hem de Hamas’ın 7 Ekim saldırısında öldürülen ya da rehin alınan İsraillilerin aileleriyle görüştü.
Ziyaretin ardından Khan, Hamas militanları ve İsrail güçleri tarafından işlenen olası suçlara ilişkin bir UCM soruşturmasının “ofisi için bir öncelik olduğunu” söyledi.
UCM’yi kuran Roma Statüsü 1998 yılında kabul edilerek 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe girdi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından onaylanmış olmasına rağmen bağımsız olarak faaliyet gösteren yüksek mahkeme insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım ve saldırı suçlarından sorumlu kişileri yargılamak üzere kuruldu.
İsrail-Hamas savaşı
İsrail ile Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas arasındaki çatışmalar, 7 Ekim tarihinde tekrar alevlendi.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim’de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından bu yana Gazze’ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den beri İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 38.000’den fazla Filistinli öldürüldü ve en az 84.700 kişi de yaralandı.
Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımla suçlanıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.
/euronews/