🔴 Jina Mahsa Amini’nin ölümünden iki yıl sonra, devlet sansürüne meydan okuyan iki İran filmi Avrupa’daki sinemalarda gösterime giriyor…
Kadınlara yönelik kıyafet yönetmeliğini ihlal ettiği iddiasıyla ‘Ahlak Polisi’ tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Kürt kadını Jina Mahsa Amini’nin gözaltında ölmesinin ardından İran’da büyük bir protesto hareketinin patlak vermesinden iki yıl sonra, İran’da toplu idamlar ve kadınlara yönelik şiddetli baskılar devam ediyor.
Yine de, şu an sınırlı olsa ve hükümet tarafından metodik olarak bastırılsa da protestolar da sürüyor.
Pazar günü 34 kadın siyasi tutsak, Amini’nin ölüm yıldönümünü anmak üzere başkent Tahran’daki Evin Cezaevi’nde açlık grevine başladı.
İran’ın dini otoritelerinin muhalifleri protesto hareketlerinin bir dönüm noktası olmasını umuyordu ve ülkenin sanatsal üretimi, ağır sansüre maruz kalsa da, silinmez bir iz bıraktıklarını gösteriyor.
Euronews Kültür, Avrupa’da vizyona girmeye başlayan ve İran’da İslam Devleti’nin işlediği suçları ifşa etme ve bunlara meydan okuma cesareti gösteren iki İran filmini inceliyor.
Bunlardan ilki İranlı yönetmenler Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha’nın prömiyerini bu yılki Berlinale’de yapan ‘My Favourite Cake.’
2021’in duygusal açıdan yıkıcı filmi ‘Ballad of a White Cow’un arkasındaki film yapımcıları, İranlı yetkililer tarafından seyahat etmeleri yasaklandığı ve pasaportlarına el konulduğu için, yeni filmleriyle ilgili bir mahkemeyle karşı karşıya kaldıklarından, filmlerinin Berlin’deki büyük açılışına katılamadılar.
Aralık 2023’te yerel medya İran güvenlik güçlerinin ‘My Favourite Cake’in editörünün evine baskın düzenlediğini ve filmin çekimleriyle ilgili materyallere el koyduğunu bildirdi.
Film, öğlene kadar uyuyan, çiçeklerini sulayan ve “eski kız” arkadaşlarıyla öğle yemeği buluşmaları için market alışverişine çıkan yalnız, 70’lerindeki dul Mahin’e (Lily Farhadpour) odaklanıyor.
Kadınların evliliğin ve erkeklerin yararını tartıştığı böyle bir öğle yemeğinden sonra Mahin, artık tanınmaz hale gelen İran’da yok olan gençliğinin kayıp özgürlükleriyle yeniden bağlantı kurmaya karar verir. Kocasını 30 yıl önce kaybetmiş olan Mahin, yeni bir mutluluk şansını ve anlamlı bir bağ kurmayı arzulamaktadır.
Bir emekliler lokantasındaki konuşmaya kulak misafiri olup gözünü boşanmış taksi şoförü Faramarz’a (Esmaeil Mehrabi) diktiğinde bunu bulur. Düşüncesizce onu çalıştığı taksi durağına kadar takip eder ve kendisini eve bırakması için ısrar eder, onu kendisiyle bir akşam geçirmeye davet eder.
Aralarındaki dokunaklı bağ; yemek, şarap ve Devrim öncesi İran’ı anımsamakla derinleşir ve içlerinde bir umut doğar.
İkinci film, muhalif İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un ‘Kutsal İncir Tohumu.’ Bu yıl Cannes’ın en çok konuşulan filmlerinden biri olan bu film, İran’ın güncel gerilimlerini bir ailenin mevcut kargaşayı içselleştirmesi üzerinden inceleyen açık sözlü radikal bir film.
Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha’nın aksine, Rasoulof yeni filmini bizzat sunabildi.
Jina Mahsa Amini’nin ölümüyle alevlenen 2022 protestoları sırasında geçen ‘Kutsal İncirin Tohumu,’ dört kişilik bir aileyi merkezine alıyor. Patrik İman (Misagh Zare) 20 yıllık sadık bir devlet memurluğunun ardından terfi etmiştir. Araştırmacı olacaktır ve bu görev bir tabancayla birlikte gelir. İtiraflar alacağı ve muhalif olduğu iddia edilen kişilerin ölüm cezalarını imzalayacağı için bu silah ona kendisini korumak için vermilmiştir.
‘Kutsal İncirin Tohumu,’ İran’daki teokrasinin şiddet ve paranoya üzerine kurulu olduğunu gözler önüne sererken, Jina Amini’nin ölümünün ardından başlayan protesto dalgasına da doğrudan bir yanıt niteliği taşıyor.
İran hükümeti tarafından sansürlenen gerçek telefon görüntülerinin film boyunca aralara serpiştirilmesi, Rasoulof’un filmine gerilim unsuru katmasının yanı sıra kontrolü kabul etmeyi reddedenler için yüksek sesli bir silahlanma çağrısı haline getiriyor.
/euronews/