Yetkili, bu soruya “(İsrail’den) Gücün yanı sıra biraz bilgelik görmeyi umuyor ve bekliyoruz ancak bildiğiniz gibi bunun garantisi yok.” yanıtını verdi.
Öte yandan, eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ise CNN’e verdiği mülakatta ABD Başkanı Biden’ın “Eğer onların (İsrail’in) yerinde olsam petrol sahalarından farklı alternatifleri düşünürdüm.” şeklindeki açıklamasını eleştirdi.
İran’ın “ABD’nin düşmanı”, İsrail’in ise “müttefiki” olduğunu kaydeden Bolton, “Bence Başkan, İsrail’in seçeneklerinden bahsederek çok büyük bir hata yapıyor.” dedi.
Bolton, “İsrail ne yapmalı?” sorusu üzerine “İsrail, İran’ın nükleer silah programını ortadan kaldırmalı, ABD de İsrail’e yardım etmeli. Bunu yapmanın tam zamanı.” yanıtını verdi.
Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), gerginliğin tırmandığı Ortadoğu’da Biden yönetiminin İsrail üzerindeki etkisini kaybettiğini yazıyor.
Beyaz Saray yetkilileri, misilleme planlarında İran’daki muhtemel hedeflere karşı Tel Aviv’le koordinasyon halinde olduklarını fakat Netanyahu yönetimi tarafından “gafil avlandıklarını” söylüyor.
Donald Trump yönetiminde Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan David Schenke, Aksa Tufanı’nın her şeyi değiştirdiğini belirtiyor:
”7 Ekim her şeyi değiştirdi. ABD’nin hassasiyetlerini daha az dikkate alan ve kendi güvenlik hedeflerini ısrarla kovalayan yeni bir İsrail’le karşı karşıyayız.”
Diğer yandan sadece ABD değil Avrupa Birliği (AB) de İsrail üzerindeki etkisinin zayıfladığından endişeleniyor.
Britanya gazetesi Financial Times’a konuşan Avrupalı bir diplomat, Tel Aviv yönetiminden İran’daki nükleer tesislere saldırı düzenlememesini istediklerini fakat net bir yanıt alamadıklarını belirtiyor. Bir başka Avrupa diplomat da şu ifadeleri kullanıyor:
”Bu olaylar üzerinde ne kadar az etkimiz olduğunu görmek iç karartıcı. Tartışmalarımızı daha karamsar, daha kaderci bir hale getiriyor.”