🔴 Araştırmacı-yazar Bekir Ağırdır, bildiğimiz sistemlerin sürekli kriz ürettiğine, geleceğe ilişkin belirsizlik yaşandığına dikkat çekti, çoklu düşünmek, bilgi ve deneyim paylaşmak gerek diye yazdı.
Dünyanın topyekün bir kriz içinde olduğunu ifade eden Bekir Ağırdır, iklim krizi, kuraklık, ekonomik krizler ve sağlık krizlerinin tüm sistemleri sarstığını belirtti. Bildiğimiz yaşam ve üretim düzenlerinde varoluşsal bir kriz yaşandığını kaydeden Ağırdır, şimdi de yapay zekâ ile bir başka ve varoluşsal meselenin alarmının verildiğine dikkat çekti. tüm bunların yanı sıra, toplumsal değişimler ve kültürel gerilimlerin varolan düzenlerin sürdürülmesini olanaksız kıldığını ifade eden Ağırdır “Yaşadığımız belirsizlik ve karmaşıklık esaslı bir hayat. Halbuki zihnimiz, var olan düzen, kurumlar ve kuralların ardında yatan parametreler, hedefler, ilkeler tümüyle belirlilik esasına göre çalışıyor.” diye yazdı.
Ağırdır “Gezegenin ritmi değişti, sistemler tıkandı; toplumsal krizler yumağından nasıl kurtulacağız?” başlıklı yazısında, krizden çıkış için çoklu düşünmenin ve deneyim paylaşımının önemine değindi, şu görüşlere yer verdi:
“Çoklu düşünmenin kaynağı çok aktöre, çok dinamiğe bakmak ve izlemek. Bunu yaparken de çoklu yöntemleri kullanmak. Eskiden olduğu gibi tek bir aktörün kararı, eylemine değil ilgili tüm aktörlerin karar ve eylemlerini izlemek gerekiyor. Yalnızca hükümetin ve ekonomi bakanının kararını ve hatta göreve devam edip etmeyeceğini spekülasyonlarını değil dünyanın ekonomik, siyasi, teknolojik gidişatını da ABD ya da AB merkez bankası kararlarını da izlemek gerekiyor.
Yapay zekâ meselesinde olduğu gibi bir teknolojik değişim tüm hayatımızı altüst edebileceği gibi, bir bölgesel gerilimin her şeyi değiştirme potansiyeli olduğunu bilerek tüm algılarımızı açmak gerekiyor. Belki de yeni bir malzeme buluşu ya da bir siyasi karar sektörümüzü tümden değiştirecek. Yeni bir virüs hayatımızı, işimizi altüst edecek. Tüketici alışkanlığındaki, duyarlılığındaki bir hararet belki de tüm plan, programları değiştirdiği gibi kendi hayatımız için varoluşsal bir krizi tetikleyecek.
Bunların her birini tek bir yöntemle izleyebilmek de mümkün değil. Ulusal hükümetin kararları için Resmi Gazete’yi izleyebilirsiniz ama tüketici tutum ve davranışlarındaki değişimi nasıl izleyeceksiniz? Tüketici araştırmaları yapıyorsunuz ama duygulardaki harareti hangi yöntemle izleyeceksiniz? Ekonomik aktörleri dinliyorsunuz ama siyasal aktörleri hangi kaynaktan, hangi yöntemle izleyeceksiniz?
Tek bir aktörün, yalnızca kendisini doğrudan ilgilendiren aktörleri ve dinamikleri tanımlayarak bunları doğru izlemesi, dinlemesi de yetmiyor. Öncelikle kendimizi ilgilendiren aktör ve dinamikler tanımlarımız eksik olacak mutlaka. Çok aktörü ve dinamiği izlemek gerekiyor. Bunun yolu ise kooperatif düşünmek. Yani izlemelerinizi, dinlemelerinizi birleştirerek anlamlandırma kapasitesini genişletmek.”
/DuvaR/