CHP Genel Başkanı Özgür Özel, işçi sendikaları konfederasyon başkanları ile bir araya geldi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ile Meclis’deki makamında görüştü.
”Erken seçim istiyoruz”
Öte yandan Özel, partisinin grup toplantısında, “Tayyip Bey bir pazara gidebilir mi? Gidip de esnafın hatırını sorabiliyor mu? İşçiyle konuşabiliyor mu? Tayyip Bey bu milletin arasına karışıp ‘Geçinebiliyor musunuz’ diye sorabiliyor mu? Madem soramıyorsa sandığa gidecek, erken seçime gidecek. Tayyip Bey ya tarlada, fabrikada, pazarda, vatandaşa git, hatırını sor, hellallik iste; yapamıyorsan sandık orada, sandığı bekliyoruz, erken seçim istiyoruz” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu.
Yeni yıl yaklaşırken milyonlarca vatandaşı yakından ilgilendiren asgari ücret zammına ilişkin konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 30 bin TL asgari ücret talebini yineledi.
“Asgari ücret 30 bin lira olmalıdır”
Meclis kürsüsünden hükümete seslenen Özel; “Sen KDV’yi artır, ÖTV’yi arttr, elektriğe zam yap, doğal gaza zam yap, vergiye zam yap, devletin belirlediği her şeye zammı yap asgari ücretliye gelince ‘Sana zam yaparsam enflasyon artar’. Böyle bir şey yok. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Ve biz CHP olarak şunu öneriyoruz, asgari ücret 30 bin lira olmalıdır” dedi.
Özel konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün Türkiye’de söylediğimizi bir kez daha söylüyoruz. Burada bütçe görüşülüyor. Biz emekliye, asgari ücretliye, esnafa, memura, çiftçiye ve öğrenciye bütçe istiyoruz. Emekçilerin geçim hakkıdır, emekliye bir asgari ücret şarttır en düşük emekli maaşı askeri ücrete yükseltilmelidir diyoruz. Asgari ücretle ilgili talebimiz 30 bunun altında biz yokuz diyoruz.
“66 bin liranın altındaki bütün maaşlar en düşük vergi dilimine tabi olmalıdır”
Bir diğer adaletsizlik -geçen hafta da söyledim- vergide adaletsizlik. Bugün DİSK’in, HAK-İŞ’in TÜK-İŞ’in; üç konfederasyonun başkanları geldiler, odamda misafir ettik, Grup Başkanvekillerimizle görüştük. Altı ay önce söz vermişti Şimşek, vergide adaleti sağlamadı. Ve Türkiye’de 1970 yılında vatandaşın sırtındaki vergi yükü, yüzde 9,1 iken bugün yüzde 21. Nasıl ölçülüyor? Vergiler bölü gayrisafi milli hasıla (GSYH). Bu dünyada 1970’de 26’dan şimdi 34’e çıkmış. Yüzde 27 artmış. Bizde yüzde 128 artmış. Yani OECD ülkelerinde arttığının beş katı bizde artmış. Ayrıca da şöyle bir durum var: 110 bin lira bugünkü hesapla ikinci maaşı aldığında başlayan bir vergilendirme sistemiyle Türkiye’de ayda 30 bin lira alan 12 maaştan üçünü, 50 bin lira alan 12 maaştan dördünü, 65 bin lira alan 12 maaştan neredeyse beşini vergiye veriyor. Yani eskiden, ‘12 maaş alıyorum ama dört de ikramiye alıyorum’ diyenler, şimdi 12 maaş alıyorum, dördünü Tayyip Bey’e geri veriyorum’ diyor. Esasen sekiz maaş alıyor bu adaletsizlikten. Bugün geldiler, grupları geziyorlar. Onların teklifini destekliyoruz. Kendi teklifimiz, yoksulluk sınırı olan 66 bin liranın altındaki bütün maaşlar yüzde 15’e tabi, yani en düşük dilime tabi olmalıdır. Böyle olursa bu verilen yüksek vergilerin en azından yarısından kurtulunacaktır. Ve bir nisbet de herkes rahatlayacaktır.
“Tayyip Bey’in yüreği yetecekse kendisini Türkiye’nin dört bir köşesindeki pazar yerlerine götürmek isterim”
Hafta sonu bir dokunduk, bin ah işittik. Gerçekten Tayyip Bey’in yüreği yetecekse kendisini Türkiye’nin dört bir köşesindeki pazar yerlerine götürmek isterim. Pazar yerinde emeklinin, asgari ücretlinin, esnafların dertlerini dinlesin. Ben her birinin derdini dinledim. Birisi kolumu tuttu: ‘17 bin lira asgari ücret çok mu’ dedi? ‘Değil’ dedim. ‘Çok’ dedi. ‘12 bin lira emekli maaşı çok mu’ dedi. ‘Değil’ dedim. ‘Çok’ dedi. ‘Ne oldu teyze, niye çok’ dedim. ‘Benim sakat çocuğum var. Engelli parası dört bin lira. Bir tane anam var. Evde bakım ücreti 9 bin lira. Ben 4 bin lirayla aileme bakmaya, 9 bin lirayla anama bakmaya, bu paraların hepsiyle kiramı ödemeye, çocuk okutmaya, boğaz geçindirmeye çalışıyorum. Anlat bunu’ dedi. Söz verdim, ‘İzle, anlatacağım’ dedim.
“Tayyip Bey bu milletin arasına karışıp ‘Geçinebiliyor musunuz’ diye soramıyorsa erken seçime gidecek”
Şimdi soruyorum: Tayyip Bey bir pazara gidebilir mi? Pazara gidebiliyor mu? Gidip de esnafın hatırını sorabiliyor mu? İşçiyle konuşabiliyor mu? Tayyip Bey bu milletin arasına karışıp ‘Geçinebiliyor musunuz’ diye sorabiliyor mu? Madem soramıyorsa onun dediği gibi, sokağa gidemiyorsa sandığa gidecek, erken seçime gidecek. Tayyip Bey ya tarlada, fabrikada, pazarda, vatandaşa git, hatırını sor, hellallik iste; yapamıyorsan sandık orada, sandığı bekliyoruz, erken seçim istiyoruz.”
/anka/