Trump’ın dün Erdoğan’ı ‘’öven’’ Suriye açıklamasının sonuçları ne olacak?
Dünyaca saygın kabul edilen Financial Times gazetesi bugün haberi, ”Trump Esad’ı deviren İslamcı grupların arkasında Türkiye’nin olduğunu söyledi” manşetiyle verdi.
Kürt düşmanlığı nedeniyle, her açıklamaya şaşı bakan Türk devleti ve medyası ise zil takıp oynamaya başladı. Özellikle Trump’ın Erdoğan’ı ‘öven’ açıklamasından sonra Kobanî’ye saldırı için iznin çıktığını düşüneler çok seviniyor!
Peki bu açıklama ne anlama geliyor? Kobanî saldırısının sonuçları neler olabilir? Bu soruları dünya medyasında çıkan yazılara göre değerlendirmeye çalışalım.
Trump’ın açıklamaları bağlamında, Türkiye ve bağlantılı SMO’nun Kobanî’ye yönelik olası bir saldırısı hem korkunç bir insani dramın yaşanmasına, hem uluslararası tepki hem de bölgesel sonuçlar açısından ciddi etkilere yol açabilir. Dolayısıyla Türkiye’ye yönelik baskıları artırır.
Olası bir saldırının elbette insani, siyasi, askeri, diplomatik ve bölgesel ve sonuçları olacaktır.
Diplomatik açıdan bakacak olursak; ABD-Türkiye, NATO-Türkiye ve AB-Türkiye ilişkileri etkilenebilir mi? Önce ona bakalım. Diplomatik olarak ABD ve Türkiye ilişkileri, Trump’ın, Esad’ı deviren grupların arkasında Türkiye’nin olduğunu söylemesi, Türkiye’yi Batı’da “İslamcı grupları destekleyen bir devlet” olarak hedef gösterebilir. Kobanî’ye olası bir saldırı, bu algıyı güçlendirir ve ABD ile Türkiye arasındaki tansiyonu yükseltir. ABD, Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar veya silah ambargosu gibi cezalandırıcı adımlar atabilir. Beklenmese de ABD, askeri olarak çatışmaya engel olur.
NATO-Türkiye ilişkileri; NATO üyesi Türkiye’nin, özellikle “İslamcı gruplar” ile ilişkisi ve bu güçlerle ortak saldırısı ittifak içinde Türkiye’ye karşı sert eleştirilerin yükselmesine neden olabilir. Türkiye’nin NATO’daki pozisyonu tartışmalı hale gelebilir.
Avrupa Birliği’nden gelen tepkilere gelince; Türkiye’nin Kobanî’ye yönelik olası saldırısı batı kamuoyunda Kürt karşıtı bir operasyon olarak algılanacaktır. Hükümetler ve devletler düzeyinde olmasa da demokratik kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanacaktır ve bu durum iç siyaseti etkileyecektir. Buradan hareketle kamuoyu tepkisi nedeniyle bile olsa Avrupa Birliği, Türkiye’ye yönelik siyasi baskıları artırabilir ve ekonomik yaptırımları gündeme taşıyabilir.
Elbette saldırının Türkiye’nin iç siyaseti açısından da bir takım etkileri olacaktır. Trump’ın açıklamaları, muhalefet partileri için bir koz haline gelebilir. Türkiye’deki Kürt nüfus, Kobanî’ye yönelik saldırıya sert tepki gösterirken, iktidarın milliyetçi ve Kürt seçmen desteğini bir arada tutması imkansız hale de gelebilir..
Trump’ın açıklamaları ve Batı’nın tepkisi, Türkiye’nin Kobanî’ye saldırısını “terörle mücadele” olarak sunmasını zorlaştırır. Türkiye, uluslararası kamuoyunda meşruiyet krizi yaşar.
Askeri sonuçlar: SDG ve YPG’nin direniş kabiliyeti biliniyor. Ayrıca Kobanî, İŞİD’e karşı verilen mücadelede sembolik bir öneme sahip. Bu nedenle YPG/YPJ/SDG, bölgeyi savunmak için güçlü bir direniş gösterecektir. Türkiye ve SMO için operasyonun maliyeti ve süresi artaabilir. YPG/YPJ/SDG’nin direnişi ile çatışma bir çok yere yayılır ve geniş bir alanda başlayan çatışmalar Kürt- Türk çatışmasına evrilebilir.
ABD olası bir Türk saldırısında SDG’ye destek verir mi?
Trump’ın açıklamaları sonrası ABD, Türkiye’yi dengelemek adına SDG/YPG’ye askeri ve siyasi desteğini artırabilir. Bu da Türkiye için askeri riskleri artırır. ABD, Kobanî’ye olası bir saldırıya karşı SDG’yi doğrudan koruyacak bir pozisyon alabilir. SMO’nun Kobanî’ye ilerleyişi, daha fazla uluslararası eleştiriye yol açar ve diğer gruplarla çatışmaları artırır.
Kürtler arasında birleşmi sağlanır mı?
Kobanî’ye yönelik saldırı, Suriye’deki Kürt partilerin yanı sıra Güney Kürdistan ve İran’daki Kürt hareketlerini Türkiye’ye karşı birleştirir. Dört parça Kürdistan ve diaspora Kürtlerinin ortak tepkisi yükselir ve Kürtler arasında siyasi ve askeri birlik çabaları güçlenebilir.
İŞİD yeniden canlanabilir mi?
Gerek Amerika ve gerekse Rojava yönetimi sık sık Türkiye’nin saldırılarının IŞİD’le mücadeleyi olumsuz etkileyeceğini belirtiyor ve terör örgütü IŞİD’in yeniden canlanacağı tehlikesine dikkat çekiyor. Bu açıdan bakıldığında SDG/YPG’nin dikkatini Türkiye ve SMO’ya çevirmesi, İŞİD’in Suriye’nin doğusunda yeniden güç kazanmasına yol açabilir. ABD ve Batı, Türkiye’yi dolaylı olarak İŞİD’in canlanmasına neden olmakla suçlayabilir.
Rusya ve İran’ın tutumu ne olabilir?
Rusya ve İran, Türkiye’nin Kobanî’ye ilerleyişini kendi çıkarlarına aykırı bulabilir. Bu aktörler, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini sınırlamak için SDG/YPG ya da diğer yerel gruplarla işbirliğini arttırabilir.
İslam ülkelerinin tutumu değişebilir mi?
Katar dışında ki diğer Arap ülkeleri Türkiye’nin Suriye’deki etkisi ve yayılmacı siyasetine karşı çıkarlar. İran ve Rusya gibi Türkiye’nin Suriye’deki etkisini sınırlamak için SDG/YPG ya da diğer yerel gruplarla işbirliğini artırabilirler.
İnsani açıdan yol açması muhtemel sonuçlara gelecek olursak:
Saldırı nedeniyle sivil göç dalgası başlayabilir. Kobanî’ye yönelik olası bir saldırı, binlerce sivilin Türkiye sınırına veya Irak’a göç etmesine neden olabilir. Bu durum, Kürtler açısından insani bir felakete dönüşebilir.Şehba geçen günlerde tanığı olduğumuz ‘etnik temizlik’ ve ‘tehcir’ siyaseti Kobani’de de uygulanabilir ve bunun yol açacağı yeni krizler gündeme gelebilir.
Aynı şekilde hava ve yoğun topçu saldırıları nedeniyle bölgede sivil kayıplar artabilir ve insani trajedilere yol açabilir. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası alanda yalnızlaşmasına neden olur.
Sonuç olarak Trump’ın açıklamaları, Türkiye’nin Kobanî’ye olası saldırısını uluslararası düzeyde daha riskli hale getirdi. Türkiye’nin askeri hareketi “İslamcı grupları destekleyen bir müdahale” olarak algılanır ve ciddi krizler doğurur. ABD’nin SDG/YPG’ye desteğini artırması, Türkiye için askeri maliyeti yükseltirken, Batı ve NATO ile ilişkileri daha da gerebilir. Ayrıca, saldırı bölgesel çatışmaları derinleştirir ve İŞİD’in yeniden canlanmasına neden olabilir.
Türkiye için böyle bir saldırı, uzun vadede diplomatik izolasyon, ekonomik yaptırımlar ve yeni güvenlik tehditleri ile sonuçlanır. Bu nedenle, Kobanî’ye saldırı planı yüksek riskli bir hamle olarak değerlendirilmelidir.
Son söz yerine: Kürt fobisi ve düşmanlığının varacağı yer, ‘Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” olabilir…