27 Kasım’da HTŞ’nin Halep’e saldırmasıyla birlikte Türkiye’nin güdümündeki Suriye Milli Ordusu’da Fırat’ın Batısı ve Doğusu’nu birbirine bağlayan Tişrin barajı ve KaraKozak köprüsüne saldırarak ele geçirmeye çalışıyor.
Bir ayı geride bırakan SMO saldırılarına Türk ordusu havadan ve karadan destek veriyor. Ancak her iki stratejik noktayı koruyan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) büyük bir direniş göstererek paralı askerlerin ilerleyişini durdurmuş durumda.
Tişrin barajı sadece Fırat’ın doğruna geçiş içinde değil aynı zamanda ciddi bir enerji kaynağı.
Mezopotamya Ajansı’ndan Ceylan Şahinli’nin haberine göre Tişrîn Barajı, 1999 yılında tamamlanarak faaliyete geçti. Baraj, Halep kentinin 50 kilometre uzaklığında Fırat Nehri üzerinde yer alıyor. Bölge halkının içme suyu, enerji üretimi ve sulama gibi temel ihtiyaçları bu barajdan karşılanıyor. Baraj, ayrıca Fırat Nehri üzerinde bulunan en büyük barajlardan biri olma özelliğine sahip. Baraj, 40 metre yüksekliğinde olup, 6 adet türbinle 630 MW üretim kapasitesine sahip. Barajın stratejik konumu da bir hayli önemli. Baraj, Minbic ile Kobanê kentleri arasında geçiş güzergahı görevi görüyor.
Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinde yaşayan farklı halklardan binlerce kişi, saldırılara karşı 8 Ocak’ta Tişrîn Barajı’na verdi. Hava saldırılarına rağmen baraja varan kitle, söz konusu tarihten bu yana bölgede nöbet eyleminde. Farklı kentlerden her gün yüzlerce kişi de eyleme destek veriyor.
ZIYAD RÛSTEM’DEN UYARI
Yaşananlara dair konuşan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Enerji Komitesi Eşbaşkanı Ziyad Rûstem, barajın hizmet binalarının hedef alındığını aktardı. Saldırılar nedeniyle barajın zarar gördüğüne dikkati çeken Ziyad Rûstem, Özerk Yönetim ve Suriye’nin diğer kentlerine bağlı birçok yerleşim yerinin susuz ve enerjisiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu aktardı.
Uluslararası tüm kurumların saldırıların durması noktasında çaba sarf etmesi gerektiğini dile getiren Rûstem, “Ne pahasına olursa olsun burayı savunmaya devam edeceğiz. Tişrîn Barajı’nın eskisi gibi çalışması için mücadeleye ses verilmesi gerekiyor. Buradaki su, içme ve sulama suyu. Şuan baraj çalışmıyor. 6 türbini var ve hepsi çok büyük zararlar gördü. Biliyorsunuz çatışmaların ilk günlerinde çeteler buraya kadar gelmişlerdi. Buraya büyük zarar verdiler. Bazı parçaları çaldılar. Bunların da büyük etkisi oldu” diye konuştu.
OLASI RİSKLER
“Eğer 2 hafta içerisinde saldırılar durur ve biz de rahat bir şekilde çalışabilirsek barajın 2 türbinini çalıştırabilir ve halka hizmete açabiliriz diyen Rûstem, şunları söyledi: “Barajı çalıştırmak için uzun bir süre gerekli. Saldırılar olsa da baraj çalışsın. Ancak şimdi uçak ve toplarla saldırılar devam ediyor. Şuan barajda 2 milyar metreküp su var. Eğer yıkılma, çökme oluşursa Fırat Nehri ile arasında 80 kilometre var. Orada da 14 milyar litrelik su var. Nehir bu suyu kaldıramaz da geçiremez de. Fırat Nehri’nde de 8 kapak var. Hepsini de açsak saniyede 18 bin metreküp su geçirebiliyor. 2 milyar metreküp suyu Fırat’a akıtırsak burası taşacaktır. Burada pek çok yerleşim yeri var. İnsanlar su altında kalır. Tişrîn’in yok olması diğer barajları da elbette etkileyecektir. Tişrîn tek değil, Fırat da bundan etkilenecektir. Tebqa ve Baas barajları da tehlikede olur.”
/Mezopotamya Ajansı/