İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi tarafından “2024 Yılı Dersim Hak İhlalleri Raporu” açıklandı. Raporda, ekolojiden, soruşturmalara, iş cinayetlerinden, anayasal haklara kadar birçok konuda hak ihlali yaşandığı vurgulandı.
2024 yılında Dersim’de ekolojik yıkım, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve cezasızlık politikası, iş cinayetleri, kolluk kuvvetleri tarafından orantısız müdahale, gözaltı ve tutuklamalar, mahpuslara yönelik hak ihlalleri, gazetecilere yönelik baskılar, kayyım atamaları, eylem etkinlik yasakları ve daha birçok noktada hak ihlalleri yaşanmıştır:
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ, CİNSEL SALDIRI, TACİZ, CEZASIZLIK POLİTİKASI
- GÜLİSTAN DOKU’DAN 5 OCAK 2020’DEN BU YANA HABER ALINAMIYOR
Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisi Gülistan Doku’dan 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor.
Doku ailesi oturma eylemleri düzenledi, siyasi parti temsilcileri ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ile görüştü. Binlerce kadın Gülistan için sokağa çıktı, milletvekilleri Meclis’te soru önergeleri verdi. Gülistan’ın kaybolmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen “Gülistan Doku nerede?” sorusu hâlâ cevaplanamadı.
- TACİZ, CEZASIZLIK POLİTİKASI
*Munzur Üniversitesi’nde 2022 yılından bu yana Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak yer alan D.K.’nin, çok sayıda kadın öğrenciyi mesaj, video ve sözlü olarak taciz ettiği öne sürüldü. Öğrenciler şikayet dilekçelerini önce bölüm başkanına ardından ise dekana göndermesine rağmen D.K. hakkında herhangi bir önleyici tedbir alınmadı. Bunun üzerine öğrenciler yaşadıkları taciz olayının ardından savcılığa başvuru yaptı. Kendisini taciz ettikten sonra tehdit eden D.K.’yi şikayet eden bir öğrencinin başvurusu, Tunceli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme, tacizde bulunan D.K. hakkında 6284 sayılı kanun kapsamında bir ay uzaklaştırma, kadın öğrencinin de koruma altına alınmasına karar verdi.
*Pertek ilçesine bağlı Aşağıgülbahçe-Kurmeş Köyünde muhtarın köyde yaşayan bir kadına yönelik sistematik tacizine dair Şube Kadın Komisyonumuza başvuruda bulunuldu. Kadın komisyonumuz tarafından takip edilen hukuki sürecin devam ettiği belirtildi.
*Pertek ilçesinde bir korucunun genç kadını taciz ettiği belirtildi. Olay kolluk kuvvetlerine de yansıdı. Karakola giderek korucudan şikayetçi olan genç kadın, polislerin olayın üstünün kapatılması için ifadeyi tutanağa geçiren polislere baskı yaptığı, cinsel taciz yazılmamasını söylediğini belirtti. Olaya dair soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.
2024 yılı Ocak-Aralık ayları arasında yukarıda yer alan dosyalar dahil olmak üzere kentte yaşanan taciz, cinsel istismar olaylarının tüm süreçleri Kadın Komisyonumuz tarafından takip edildi.
- İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılma kararı ve 6284 sayılı kanunun kaldırılmasına yönelik tartışmaların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiği bir dönemden geçilirken ülke genelinde cezasızlık politikaları, kadınlar ve LGBTİ+’ların yaşam hakkı başta olmak üzere temel insan haklarına erişimlerini engelliyor.
- Devleti yönetenlerin kadınlara ya da LGBTİ+’lara yönelik ya da toplumsal olaylarla ilgili kullandıkları şiddet ve nefret dili tüm toplumu kötü yönde etkilemektedir. Kullanılan bu nefret dili maalesef önce kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddet olarak geri dönmektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin politik olduğu bilincinde olarak bir kez daha toplumsal barışın da öne çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. İnsan hakları savunucusu kadınlar olarak şiddetsiz ve çatışmasız bir yaşam için insan hak ve özgürlükleri için mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz. Bir kez daha “kadına yönelik şiddet politiktir” diyor ve bu şiddete karşı mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdüreceğimizi bildiriyoruz.
- Devleti yönetenlerin kadınlara ya da LGBTİ+’lara yönelik ya da toplumsal olaylarla ilgili kullandıkları şiddet ve nefret dili tüm toplumu kötü yönde etkilemektedir. Kullanılan bu nefret dili maalesef önce kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddet olarak geri dönmektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin politik olduğu bilincinde olarak bir kez daha toplumsal barışın
da öne çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. İnsan hakları savunucusu kadınlar olarak şiddetsiz ve çatışmasız bir yaşam için insan hak ve özgürlükleri için mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz. Bir kez daha “kadına yönelik şiddet politiktir” diyor ve bu şiddete karşı mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdüreceğimizi bildiriyoruz.
EKOLOJİK HAK İHLALLERİ
- İHALE USULÜ ‘AVCILIK’ ADI ALTINDA KATLİAM
Nesli tehlike altında olduğu için koruma altında olan ve Dersim bölgesinde kutsal kabul edilen dağ keçileri, bakanlığın açtığı ihalelerle katledilirken kaçak avcıların da hedefinde. Pertek ilçesine bağlı Kolonkaya köyünde silah sesi duyan köylüler ekiplere haber verdi. Başlatılan çalışmada bölgede bir dağ keçisinin katledildiği tespit edildi. Aralarında İYİ Parti Konya Milletvekili Ünal Karaman’ında bulunduğu 4 kişi, tekneyle bölgeden uzaklaştı. Ekipler, Jandarma Bot Amirliği’nin botları yardımıyla kaçan tekneyi takibe aldı. Elazığ kıyısına geçildiği için ekipler, Elazığ İl Jandarmaya ardından da Elazığ Harput Cumhuriyet Başsavcılığı’na bilgi verdi ve savcılık talimatlıyla teknede arama çalışması başlatıldı. Yapılan aramada milletvekili Karaman’ın ruhsatlı yivli av tüfeği tekne içerisinde bulundu. Avlanması yasak ve yöre halkı tarafından da kutsal kabul edilen dağ keçisini avlayan İYİ Parti Konya Milletvekili Ünal Karaman ve 3 kişiye 650 bin lira tazminat, 50 bin lirada idari para cezası kesildi.
- İLİÇ MADEN FACİASI
Erzincan İliç ilçesi Çöpler Köyü mevkiinde Anagold Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından işletilen altın madeninde ekolojistlerin, bilim insanlarının ısrarla uyardığı, yani sonuçları önceden bilinen ve göz göre göre gelen bir doğa katliamı, taammüden işlenen bir cinayet, bir ekokırım suçu yaşandı. Sülfürik asitli, siyanürlü göçük altında kalan dokuz işçi yaşamını yitirdi.
Olayın ardından bölgeye giderek yerinde inceleme yapmak isteyen Dersim Şube Eş Başkanlarımız Gürbüz Solmaz, Gönül Sonbahar ve İnsan Hakları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Nilüfer Aktağ ve Avukat Gökmen Yeşil, Tunceli Valiliğinin Dersim’den Erzincan iline geçişleri yasaklayan kararı gerekçe gösterilerek gözaltına alındılar ve yapılan işlemlerin ardından serbest bırakıldılar. Ancak bölgeye girişlerine izin verilmedi.
- ÇEMİŞGEZEK TAĞAR ÇAYI HES PROJESİ
Dersim’in Çemişgezek ilçesinde, Tağar Çayı üzerinde kurulması planlanan “Çemişgezek Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali Kapasite Artış Projesi”nin inşaatına Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu olmadan başlandı. Hidroelektrik santrali (HES) kapasite artışı ve regülatör inşaatı, bölgenin ekosisteminde büyük tahribata neden olmaktadır.
- OVACIK MUNZUR GÖZELERİNE YÖNELİK KARARLAR
Munzur Gözeleri, 2003’te “1. Derece Doğal Sit Alanı” olarak tescillendi. Munzur Gözeleri’nin de içinde bulunduğu Munzur ve Pülümür vadileri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararıyla 28 Temmuz 2023 yılında “Doğal sit-Nitelikli Doğal Koruma alanı” ve “Doğal sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım alanı” olarak tescil edildi. Munzur Gözeleri’nin 1. Sit alanından 2’nci derece Sit alanına dönüştürülmesine karşı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Dersim Şubesi
tarafından, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararının iptali yönünde Erzincan İdare Mahkemesine dava açıldı. Davada tescil edilen alanlardan yalnızca Munzur Gözeleri’ne ilişkin kısmın yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi. Yapılan başvuru sonucu bilim ekipleri tarafından Munzur Gözeleri’nde keşif yapıldı.
Ekolojik yıkımdan kaynaklı iklim krizi dünya genelinde etkisini kuraklık, aşırı yağışlar, sel, fırtınalar ve tsunamiler gibi birçok farklı yolla göstermektedir. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan eko kırım hız kesmeden devam ederken özellikle ormanlık alanların talan edilmesiyle birlikte yağışlarda yaşanan dengesizlik tarım arazilerinin de yok olmasını ve ciddi gıda krizlerini beraberinde getirmektedir. Çevre hakkı ve sağlık hakkı gasp edilmektedir. İktidarın maden ve enerji politikaları, birçok coğrafyada görüldüğü gibi Dersim coğrafyasında da ekolojik talanı devam etmektedir. Su kaynakları, ormanlar ve tarım arazileri, yerel ve yabancı sermaye gruplarına pazarlanırken, maden, HES ve barajlar ile yaşam alanlarının yanı sıra doğal yaşam alanlarını yok etmektedir.
Ekoloji mücadelesi veren savunucular yargısal tacizlerle bastırılmaya, kolluk şiddeti ve idari para cezaları yoluyla engellenmeye çalışılmıştır. 2012 yılında Peri Suyu üzerine yapılan Pembelik Barajına karşı köylüler toprağını savunmuştu. Nazımiye’nin Aşağı Doluca (Xarik) köyünü ve bölgeyi tamamen sular altına bırakan barajın yapımını Limak Holding üstlenmişti.
Direniş çadırı kuran Xarik köylüleri yıllarca Limak Holding’e ve müdahalelere karşı direndi. Onlarca köylü bu direniş sırasında gözaltına alındı ve tutuklandı. Bazı köylülere “köye giriş yasağı, akarsuya yaklaşma cezası” verilirken bazı köylüler de yıllar boyunca cezalarla karşılaştılar.
Son süreçte ise köylülere verilen hapis cezaları istinaf mahkemelerinde onaylanmaya başlandı. Aşağı Doluca (Xarik) köyünden 8 kişiye, her birine 2 yıl 6 ay olmak üzere toplam 20 yıl hapis cezası verildi. Köylülerin “mala zarar vermek, 2911’e muhalefet” gibi çok sayıda hapis cezası da istinaf mahkemelerinde görüşülmeye devam ediyor.
Dersim’den İliç’e, Kaz Dağlarına, Artvin’e, Akbelen’e coğrafyanın dört bir tarafı maden, baraj ve HES’ler, orman yangınlarından dolayı eko kırım altında.
Siyanürle altın işletmeciliği ya da siyanürle kimyasal liç yöntemi uygulanarak maden işletmeciliği yapılması yasaklanmalı, bu yöntemle çalışan madenler derhal kapatılmalı, Erzincan İliç’de meydana gelen ekokırım suçunun tüm sorumluları yargılanmalı, uzman sivil örgütlerin bölgede inceleme yapmalarına imkan sağlanmalıdır. Orman yangınlarına dair gereken önlemler alınmalı, sorumlular açığa çıkartılmalıdır. Baraj ve HES projeleri konusunda ÇED kararlarına uyulmalı, yaşam alanları talan edilmemelidir.
MAHPUSLARA YÖNELİK HAK İHLALLERİ
Derneğimize yapılan başvurular ve mahpuslar ile yapılan görüşmelerden sağlık hakkı açısından hapishanelerde yaşanan temel sağlık sorunlarının çok boyutlu olduğu görülmektedir. Aşırı kalabalık koğuşlar sağlık hakkı bakımından önemli bir sorun teşkil etmekte. Özellikle hasta mahpuslara yönelik hak ihlalleri gün geçtikçe artmaktadır.
Öte yandan mahpusların sevk taleplerine yanıt verilmemesi ve sürecin uzatılması derneğimize yapılan başvurularda açıkça belirtilen hak ihlalleridir.
Koğuş ve hücrelerin yeterince ısıtılmaması ve yeterince havalandırılmaması, mahpusların gün ışığından yeterince faydalanamaması, temiz suya ve sıcak suya erişim imkanlarının kısıtlanması, diyet yemeklerinin tedarik edilmemesi de sorun alanlarını oluşturmaktadır.
Mahpuslar temiz suya ve sıcak suya erişim ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. İçme suyuna ancak ücretli olarak erişim sağlanabiliyor. Kullanım temiz su ve sıcak su ise mahpus sayıları gözetilmeden ve yetersiz bir biçimde verilmekte ve ayrıca kota uygulandığı belirtilmektedir.
Mahpusların yeterli tıbbi yardım görme hakları mevcuttur. Bununla birlikte, mahpuslar insanlık onuruna saygılı bir biçimde muamele görme ve yaşama hakkına sahiptir. Ancak hasta mahpusların yaşamış oldukları sorunlar çözüm üretilmeden ortada durmaktadır. Teşhis ve tedavisi yapılmadan adeta işkence çektirilen, hapishanede hayatını kaybeden ya da ölümüne ramak kala bırakılıp kısa sürede hayatını kaybeden insanların olduğu bir toplum, adalete olan inancını da kaybeder. Hapishanelerde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavileri yapılmalı, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazları durdurulmalıdır.
İŞ CİNAYETİ, İŞTEN ÇIKARTMALAR VE ÇALIŞMA KOŞULLARI
Dersim Belediyesinde temizlik işçisi olan Zülfü Çelikdemir, hareket halinde tutunduğu belediyeye ait çöp kamyonunun arkasından yola düşerek beyin kanaması geçirdi. Çelikdemir, otuz sekiz günlük yoğun bakımın ardından hayatını kaybetti.
Gün geçmiyor ki bir iş cinayeti yaşanmasın. İHD, bir insan hakları örgütü olarak kurulduğu günden beri yaşam hakkını savunmaktadır. Yaşam hakkını korumak devletlerin insan haklarına saygı yükümlülüklerinden birisidir. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1.maddesi insan haklarına saygı yükümlülüğü başlığını taşır.2. maddede ise yaşam hakkı düzenlenir ve koruma altına alınır. Yaşam hakkının korunması devletlerin koruması altındadır. Bu yükümlülük devletlerin öldürmemeleri ya da ölümlere engel olmak için önlem alma, ölüm gerçekleşmişse soruşturma ve sorumluları cezalandırma ve tekrarlanmaması için önlem alma şeklindeki yükümlülüklerdir.”
31 Mart yerel seçimlerinin ardından göreve gelen Nazımiye Belediye Başkanı Ali Emrah Tekin, belediye bünyesinde çalışan ve DİSK Genel-İş üyesi 15 işçiyi belediye borçlarını gerekçe göstererek işten çıkardı.
İşçiler, haftalarca belediye binası önünde hakları için direndiler.
İnsan Hakları Derneği yaşam hakkının ihlali olan iş cinayetlerine, işten çıkartmalara ve ağır çalışma koşullarına karşı daha etkili bir mücadele sürdürecektir. Çalışma yaşamında kayıt dışı, sendikasız, kadrosuz, güvencesiz, kölelik koşullarının yarattığı hak ihlallerine, işten çıkartmalara ve iş cinayetlerinin durdurulması için herkesi çaba göstermeye çağırıyoruz.
KOLLUK KUVVETLERİNDEN ORANTISIZ MÜDAHALE, GÖZALTI, TUTUKLAMA VE SORUŞTURMALAR
*Dersim kent merkezinde yıl içerisinde valilik tarafından eylem ve etkinlik yasağı getirildi ve kolluk kuvvetleri tarafından birçok eylem ve etkinliğe izin verilmedi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi
(DEM Parti) Dersim İl Örgütünün de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne yönelik sınır ötesi operasyonlarına karşı Dersim merkez Sanat Sokağı’nda yapmak istediği açıklamaya polis müdahale etti ve müdahale sırasında bir kişi gözaltına alınırken, yere düşen EMEP İl Başkanı Ergin Tekin’in beline bir polis tekme attı.
Darp raporu alan Tekin’in belinde iki kemikte kırık olduğu ortaya çıktı. Tekin’in avukatları, tekme atan polis hakkında suç duyurusunda bulundu.
* İmralı Hapishanesinde tutulan ve 7 Ağustos 2019 yılından bu yana avukatları, vasisi ve ailesi ile görüştürülmeyen Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş üzerinde uygulanan tecridi protesto etmek amacıyla Türkiye’nin birçok ilinde başlatılan “İmralı Tecridine Karşı Gemlik’e, Özgürlük Yürüyüşü” adı verilen eylem, Dersim’de de gerçekleştirilmiş ve yürüyüşe katılan çok sayıda yurttaşa soruşturma açılarak ifadeye çağrılmıştır.
* 1 Eylül 2024 tarihinde Dersim’in Ovacık ilçesinde bir kafeye baskın düzenleyen özel harekat polisleri yurttaşlara şiddet uyguladı. Silah kullanan polisler kafeyi dağıtarak Erkan Kıl adlı yurttaşı gözaltına aldı. Gözaltına alındığı sırada yaralanan Erkan Kıl’ı ziyaret etmek ve durumu yerinde incelemek için yönetim kurulu üyelerimiz ve çok sayıda hak savunucusunun yer aldığı bir heyet Ovacık’a giderek hak ihlallerinin önüne geçilmesi için açıklamada bulundu.
FESTİVAL YASAKLARI
Geçtiğimiz yıllarda konser yasakları ve şehre giriş yasakları verilen Grup Yorum ve Grup İsyan Ateşi üyelerine yönelik yasaklar 2024 yılında da sürdü.
”Doğamızın ve İrademizin Gaspına İzin Vermeyeceğiz” şiarı ile gerçekleştirilen 22’nci Munzur Kültür ve Doğa Festivali programında yer almamalarına rağmen Grup Yorum ve Grup İsyan Ateşi’nin yasak kararı Tunceli Emniyet Müdürlüğü tarafından festival tertip komitesine bildirilmiştir.
GAZETECİLERE YÖNELİK BASKI VE SALDIRI
*Yeni Yaşam Gazetesi dağıtımcısı Azime Bozkurt, gözaltına alındı. Gazete dağıtımı sırasında sık sık polis baskısına maruz kalan Azime Bozkurt, dağıtım esnasında polisler tarafından gözaltına alındı. Yeni Yaşam gazetesini dağıttığı için hakkında ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla işlem yapılan Bozkurt, emniyette susma hakkını kullandı. Savcılıkta avukatı ile savunma yapan Bozkurt, isnat edilen suçları reddederek Yeni Yaşam Gazetesi’nin yasal olduğunu söyledi. Savcılık Bozkurt’un adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını talep ederek hakimliğe sevk etti. Tunceli Sulh Ceza Hakimliği, Bozkurt’un iki haftada bir imza ve yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
*Dersim’in Hozat ilçesinde iki çocuğa yönelik “cinsel istismar” suçu işleyen ve tutuksuz yargılanan S.Y.’nin duruşmasının görüldüğü Tunceli Adliyesinde duruşmayı takip eden Gazeteci Duygu Kıt, mahkeme çıkışında fail ve yakınları tarafından saldırıya uğradı. Adliye önünde bulunan avukatlar ve güvenlik görevlileri saldırıyı engellemeye çalıştı. Kıt, saldırının ardından ‘kasten yaralamaya teşebbüs’ten suç duyurusunda bulundu. Yaşanan saldırıya ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
DERSİM ŞUBESİ
Şubesi’nde bir araya gelen Dersim Kadın Platformu üyeleri ile gazeteciler, meslektaşları Duygu Kıt’ın uğradığı saldırıya ilişkin basın açıklaması yaptı.
*Halkın gerçekleri öğrenmesinin teminatı ve demokrasinin olmazsa olmazı olarak tanımlanan basın özgürlüğü bu gün de tamamen baskı altında ve bu özgürlüğü kullanarak faaliyet yürütmesi gereken gazeteciler, Türkiye’de; güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle işsizlik, ekonomik zorluklar ve bunun yanında yazıları ve yaptıkları haberler nedeniyle sansür, otosansür, baskı, tehdit, soruşturma, ceza ve tutuklama kıskacında yaşamaya zorlanıyorlar, işlerini yapmaları ve sendikalaşmaları engelleniyor. Basın yayın organları RTÜK ve Basın İlan Kurumu eliyle verilen para cezası, kapatma, ilan kesme gibi cezalarla sindirilmeye çalışılıyor. Gazeteciler basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek haberleri ve yazıları nedeniyle ; terör örgütü üyeliğinden, Cumhurbaşkanına hakarete kadar değişik suçlamalarla karşılaşıyor, işten çıkarılıyor, baskı ve hakarete maruz kalıyor, hedef gösteriliyor ve saldırılara maruz kalıyorlar.
İnsan hakları savunucuları olarak; basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve halkın gerçekleri bilme hakkını talep etmekten, bu özgürlükler için mücadele etmekten ve baskıya maruz bırakılan gazetecilerle dayanışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
ŞUBE EŞ BAŞKANI SONBAHAR’A HAPİS İSTEMİYLE DAVA AÇILDI
İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi olarak Ermeni Soykırımı’nın başladığı gün olarak kabul edilen 24 Nisan 1915’in yıl dönümünde “Bir Kez Daha Soykırımı Anıyor ve İnkâra Son Diyoruz” açıklamasını dernek binamızda düzenlediğimiz basın toplantısıyla kamuoyuna duyurduk. Bu açıklamayı okuyan Şube Eş Başkanımız Gönül Sonbahar hakkında TCK’nin 301. Maddesinde yer alan, “Türk Milletini,
Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin Yargı Organlarını Alenen Aşağılama” suçlamasıyla iddianame hazırlandı.
İddianamede, bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde Sonbahar’ın kendisine ait sosyal medya hesabından bu açıklamanın paylaşımını yaparak, üzerine atılı suçu işlediği savunuldu. Ayrıca Sonbahar’ın belli haklardan yoksun bırakılması talep edildi.
İfade özgürlüğüne vurgu yaparak savunmasını sunan Gönül Sonbahar hakkında beraat kararı verildi.
*Toplantı ve gösterilere müdahaleler sırasında olduğu kadar, örgütlenme özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerde de gün geçtikçe artıyor.
Hak savunucularının, gazetecilerin, muhaliflerin ve her kesimden insanın yasal ve meşru sınırlar içinde yaptıkları her türlü faaliyet türlü suçlamalarla durdurulmak isteniyor. Uluslararası sözleşmelerdeki güvenlik ve özgürlük hakları ihlal ediliyor. Hak ihlalleri sona ermeli, toplumsal barış sağlanmalı. Uluslararası sözleşmelerde taraf olan Türkiye, sözleşmelere bağlı kalmalıdır. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemi kendisini bağımsız ve tarafsız yargıda gösterir. Hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanması olmadan adaletin yerini bulması mümkün değildir. Bu anlamda özgürlük, eşitlik, adalet, barış ve demokrasi talebimizi bir kez daha belirtiyoruz.
DERSİM VE OVACIK BELEDİYELERİNE KAYYIM ATANDI
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) Dersim Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Silahlı örgüte üye olmak” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılıp görevden uzaklaştırıldılar.
İçişleri Bakanlığı, Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’nu Dersim Belediye Başkan Vekili, Ovacık Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen’i ise Ovacık Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirmiştir.
Kayyım atama hukuksuzluğunu ‘terör’ kavramı üzerinden meşrulaştırmak isteyen iktidar temsilcileri, 31 Mart 2024 yerel yönetim seçimlerinden sonra da kayyım politikalarına devam etmiştir.
DERSİM VE OVACIK HALKININ İRADESİ YOK SAYILMIŞTIR
31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Dersim halkının yüzde 40.21 oyunu alarak Dersim Belediyesi Eş Başkanları seçilen Cevdet Konak ve Birsen Orhan’ın ve Ovacık ilçesinde oyların yüzde
33.64’ünü alarak seçilen Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün görevden alınarak yerine kayyım atanması ile birlikte Dersim ve Ovacık halkının iradesi yok sayılmıştır.
Dersim ve Ovacık Belediyelerine kayyım atanması birçok demokratik gösteriyi ve tepkiyi beraberinde getirmiş; bu toplantı, gösteri ve yürüyüşler sırasında kolluk görevlilerinin orantısız güç kullandığı ve işkenceye varan uygulamalar gerçekleştirdiği görülmüştür.
Belediyelere kayyım atanması sonucu Dersim Belediyesi ilk gün demir bariyerlerle daha sonraki gün ise beton duvarlarla çevrildi. Ovacık Belediyesi ise demir bariyerle kapatıldı. Belediye binası önüne gitmek isteyen yurttaşlara polis biber gazı ve tazyikli su kullanarak müdahale etti.
Öte yandan yoğun gaz kullanımı nedeniyle kent merkezinde bulunan evlere gaz doldu, çocuk, hasta ve yaşlılar başta olmak üzere çok sayıda kişi olumsuz etkilendi.
Görevden alınarak yerine kayyım atanan Dersim Belediye Eş Başkanı ve İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi üyesi Cevdet Konak’ın kayyım kararıyla birlikte hareket halindeyken aracının önü onlarca polis tarafından kesildi, belediye binası önüne gitmesi engellendi.
Pirha muhabiri Cihan Berk ve çok sayıda basın emekçisi belediye binasından darp edilerek uzaklaştırıldı. Berk’in kamerası yere atılarak darp edilerek bariyer dışına çıkarıldı.
Basında yer alan haberlere göre; Dersim’in sevilen değerlerinden olan General Zeng lakaplı Yusuf Zeng, kayyım atandığı gün yolun bariyerlerle kapatılmasına tepki gösterdiği için polis tarafından darp edildi.
- EYLEM ETKİNLİK YASAKLARI
Seçilmiş Dersim Belediye eş başkanları yerine kayyım olarak atanan Tunceli valisi aynı tarihte tüm yurttaşlar için anayasal bir hak olan barışçıl toplantı ve gösteri yapma hakkını tüm kentte 10 gün boyunca yasaklama kararı almıştır. Kentin tüm cadde ve sokakları sıkıyönetim ilan edilmişçesine polis, asker ve zırhlı araçlarla kontrol altına alınarak hayatın olağan akışına müdahale edildi. Yasak kararıyla
birlikte protestolarda polisin biber gazı, tazyikli su, plastik mermi ve coplarla müdahale ettiği görülürken çok sayıda kişi de gözaltına alındı.
*Gözaltı ve Tutuklama Süreçleri
Gözaltına alınanlar: Mehmet Demir, Fethi Kaykaç, Sezai Aksöyek, Timur Alp İbrahimoğlu, Baran Baran, Baran Sezgin, Orkun Güngören, Okan Öz, Çağdaş Kayaoğlu, Murat Karaboğa, Rıdvan Gül, Aykut Aksakallı, Şiyar Ataş, A.C., Dersim Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Veli Akyol, SES üyesi Enes Boran.
İşlemler: Mehmet Demir, Timur Alp İbrahimoğlu, Orkun Güngören, Okan Öz ve Baran Sezgin, Çağdaş Kayaoğlu serbest bırakıldı. Sezai Aksöyek, Baran Baran ve Fethi Kaykaç, Murat Karaboğa, Rıdvan Gül, Aykut Aksakallı, Şiyar Ataş, A.C., Dersim Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Veli Akyol, SES üyesi Enes Boran tutuklandı.
Şiyar Ataş, A.C., Aykut Aksakallı ve Rıdvan Gül, 2 Aralık tarihinde avukatların itirazı üzerine serbest bırakıldı.
Yeni Demokrasi Gazetesi Muhabiri Ertan Çıta, Munzur Çevre Derneği üyesi Özkan Arslan, DEM Parti eski il yöneticisi Özcan Ateş, DEM Parti il yöneticisi Çağdaş Bağaç ve DEM Parti belediye meclis üyesi Volkan Toka evlerine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alındı.
Kayyım protestoları gerekçe gösterilerek tutuklanan ve gözaltına alınan tüm kişiler serbest bırakıldı.
*Birsen Orhan’ın Gözaltı Girişimi: Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan, halkın tepkisi sonucu serbest bırakılmıştır. Ancak daha sonra ifade vermek üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüş, savcılık tarafından “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla adli kontrol tedbiri uygulanarak ev hapsine tabi tutulmuştur.
Yerine kayyım atandıktan sonra gözaltına alınan ve 24 Kasım’da ev hapsi şartıyla serbest bırakılan Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan, 30 Kasım’da Pertek ilçesinde bulunan evinde gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan sonra Tunceli Adliyesi’ne sevk edilen Birsen Orhan, “Toplantı ve gösteri yürüyüş kanununa muhalefet” ve “Görevi yaptırmamak için direnme” iddialarıyla tutuklandı. Hapishanede tutuklu bulunan Birsen Orhan’ın avukatları tutuklama kararına itiraz etti. Mahkeme, Birsen Orhan hakkında ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı kararı verdi.
- KAYYIM PROTESTOLARINA KATILDIĞI GEREKÇESİYLE YURTTAN ATILAN ÖĞRENCİ AÇLIK GREVİ BAŞLATTI
Munzur Üniversitesi öğrencisi Ahmet Yıldız, Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyım atanmasını protesto etmesi gerekçe gösterilerek Tunceli Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) Erkek yurdundan 1 ay süreyle uzaklaştırıldı.
Polis tarafından yurt baskınında gözaltına alınan Yıldız, gözaltındayken polislerin maddi manevi yardımcı olacaklarını, dosyalarda oynama yapabileceklerini buna karşılık eylem ve gösterilere katılmayacağına dair ajanlık teklif edildiğini belirtti. Polislerin ajanlık dayatmasını kabul etmemesi üzerine yurttan uzaklaştırıldığını belirten Yıldız, şubemize başvuru yaparak basın açıklaması yaptı.
Yıldız daha sonra Seyit Rıza Meydanında oturma eylemi ve açlık grevine başladığını duyurdu.
Ahmet Yıldız hakkında kıyafetinde bulunan SSCB bayrağı gerekçesiyle üniversite tarafından disiplin soruşturması açıldı.
- KAYYIM, 9 İŞÇİYİ İŞTEN ÇIKARDI
Dersim Belediyesine kayyım atanmasının ardından 9 belediye işçisi işten çıkarıldı.
İşçilere tebliğ edilen belgede şu ifadeler yer aldı: “Belediye Başkanlık Makamının 30.12.2024 tarih ve 43578 sayılı yazısına istinaden, 28 Nisan 2018 tarihli ve 30405 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ‘İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Bağlı Kuruluşları ile Bunların Üyesi Olduğu Mahalli İdare Birliklerinin
Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmetlerinin Gördürülmesine İlişkin Usul ve Esasların’ 5 inci maddesinin inci fıkrasında; ‘İdarelerin .Şirket personeli de dahil yıllık toplam personel giderleri, idarenin gerçekleşen en son yıl bütçe gelirleri toplamının 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde kırkını aşamaz’ denildiğinden, mevcut durum itibariyle Belediyemiz personel giderlerinin yüzde 79 olduğu, tamamı Belediyemize ait olan Tunceli Un ve Unlu Mamulleri Tanzim Satış Beton Parke İnş. Nakl. İşl. Tic. San. A.Ş.’nin maaşları Belediyemiz bütçesinden karşılandığından ve mevcut personel giderleri ile Mali Yönetimin sürdürülemez olduğu görüldüğünden, son alınan ilk çıkar prensibine uygun olarak iş aktiniz sonlandırılarak, işten çıkış işleminiz yapılmıştır. Bilgilerinize rica ederim.”
İşten çıkartılan işçiler, “İşçiler, en ağır kış şartlarının yaşandığı bir dönemde ve hayat pahalılığının emekçilerin omuzlarına daha fazla yüklendiği bir ortamda işlerinden çıkarıldı. Bu karar, işçi sınıfına ve onların insanca yaşam hakkına yönelik açık bir saldırıdır” açıklamasında bulundu.
Kayyım siyaseti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gerek Anayasası ve iç hukuk düzenlemeleri gerekse altına imza attığı uluslararası sözleşmelerle bütünüyle çelişmektedir. İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi olarak belediye eş başkanlarının göreve iade edilmesi, hak gaspının ortadan kaldırılması için çağrıda bulunuyoruz. Tam bir demokratik sistemin inşası için yerel demokrasinin güvence altında olması hepimizin sorumluluğudur. Tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini kayyım hukuksuzluğuna karşı demokratik bir geleceğin inşasına katkı sunmaya çağırıyoruz.
*Bu raporda yer alan bilgiler, şubemize yapılan bireysel başvurular, gözlem ve araştırmalarımız, yerel ve ulusal basın yayın organlarında yer alan haberler, kentte faaliyet yürüten sivil toplum örgütlerinin raporları ve verilerinden derlenerek İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi tarafından hazırlanmıştır.
/munzurpress/