Hakan Tahmaz: Değişim Erdoğan sonrası

Yazarlar

AK Parti’nin tarihinin en büyük yenilgisini tattığı 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonraki ilk kongresini geçtiğimiz hafta sonu tamamladı.

Yerel seçim akşamı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı geleneksel balkon konuşmasında “başarısızlığın muhasebesini çıkarıp gerekli radikal adımları atacaklarını ve tedbirleri alacaklarını” ilan etmişti.

Beklenen, 8. Olağan kongre sürecinde yönetim kademelerine ve politikalara yansıması veya görünür olmasıydı.  Bizzat Erdoğan kongreye büyük anlam yüklemişti. Değiş beklentisi yarattı.

İl, ilçe yönetimlerinin %70’e yakını değiştirildi. Tamamında, daha öncekiler gibi tek adaylı usulde seçimler yapıldı.

Pazar günü yapılan 8. Olağan kongre de toplamda 4 saat içinde bitti. Bunun iki saati Erdoğan’ın açılış ve kapanış/teşekkür konuşması ile geçti.  Erdoğan’ın hazırladığı partinin en üst organı Merkez Karar ve Yürütme Kurulu listesinde, bir önceki dönemden 36 isim yerini korudu, 39 yeni isim girdi.

Listede futbolcu Mesut Özil, popçu Sinan Akçil, Gelecek Partisi’nin kurucusu ve milletvekili anayasa hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı, İYİ Parti eski sözcüsü Kürşat Zorlu ile birlikte Gelecek ve İYİ Partiden 7 isim yer aldı.

Parti’nin seçim dönemindeki A takımı MKYK listesinde yerini korudu. Sadece partinin saymanı liste dışında bırakılmış. A takımında birkaç kişi değişti.

Diğer yandan Cumhurbaşkanı Baş Danışmanlarından ve Hukuk İşleri Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum’un çeşitli açıklamasına sert tepki gösteren Şamil Tayyar’a, Orhan Miroğlu ile HÜDA Par’ın Kürt Meselesine İnsancıl Çözüm Çalıştayı’na katılan Galip Ensarioğlu gibi etnik kimliği baskın Kürtlere MKYK’de yer verilmesi tesadüf olamaz.

Protokol dahil hiçbir delegenin, yöneticinin, misafirin söz almadığı/verilmediği kongreyi Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılının yeni bir kilometre taşı” olarak tanımlaması her şeyi izah ediyor olsa gerek.

Erdoğan değişim beklentilerine değişim benden sonraya ve her şey kontrolüm altında mesajı verdi. Gerisi bir temenni olabilir.

Partiye ne kadarsa ülke de o kadar

En küçük parti içi demokratik işleyiş veya teamül hayata geçirilmeyecek ama ülkeye demokrasi getirilecek.

Demokrasinin olmadığı demokratik Türkiye gibi

Özgürlüğün olmadığı özgürlükçü Türkiye gibi,

Hukukun olmadığı hukuk devleti gibi.

Bırakın partiyi, ülkeyi, 21. Yüzyılda artık aile şirketleri bile böyle yönetilmiyor.

Erdoğan kongre konuşmasında, Suriye, Ukrayna, AB, ABD ve dış politika konularında tek kelime etmeden birkaç kez “toksitli demokrasi” tanımlamasını kullanması bu kapsamda dikkat çekiciydi.

Ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik çok sert konuşma beklendiği bir anda oldukça üstü kapalı eleştiriler yapması da dikkate değer bir konu olsa gerek. 

Üstelik bunu “Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi yerine getirmekten kaçınmayacağız” gibi ve oldukça netameli cümleyle dile getirmesi, ana muhalefetin dışındaki partilerden transferlerle muhalefeti çökertme, dağıtma ve etkisizleştirme planı uyguladığını alenen açıklamış oldu.

Danışmanın paylaşımları

Diğer yandan ana muhalefet partisinin ittifak ve uzlaşı siyasetine yönelik isim vermeden yaptığı örtük, açık eleştiriler, muhalefetten güç devşirme planının süresinin dolmadığına işaret ediyor.

Kongre konuşması, son günlerde Türkiye’nin gündeminde hayli yer kaplayan yargı eliyle sürdürülen TÜSİAD, HDK gibi bir dizi operasyonlara ilişkin güçlü mesajlar verdi.

Terörün ideolojik arka bahçesinden otlananlar diyerek, HDK gibi dış kaynaklı lügatler diyerek, çatışma çözümü veya barış çalışan sivil toplum kurumlarını PKK ile mücadelede hedeflerine aldıklarını işareti kabul edilebilecek bir konuşma yaptı. 

Konuşmanın sonlarına doğru “Terör sorunu ortadan kalktıktan sonra demokrasiden kalkınmaya, kardeşlikten bölgesel entegrasyona yeni bir dönemin kapıları Allah’ın izniyle açılacaktır” cümlesi konuşmanın tamamının içinde fazlasıyla eğreti duruyor. 

Erdoğan’ın konuşmasının politik çerçevesinin ve parti yönetim listesinin, Cumhurbaşkanı Baş Danışmanlarından ve Hukuk İşleri Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum’un çeşitli açıklamalarının muhtevasında olması, AK Parti açısından bir konuda iç tartışmaya nokta koyar nitelikte.

O da kimi yandaş muhalifin Mehmet Uçum’un yaklaşımlarının, tutumlarının Saray’ın yaklaşımı, tutumu olmadığına ilişkin spekülatif iddiaların gerçekliği yansıtmadığı, aksine AK Parti’nin hatta Cumhur İttifakı’nın ortaklığının politik çerçevesi olduğu çok açık.

AK Parti’nin 8. Kongresi, muhalefetin iç sorunlarla, günlük gelişmelerle uğraşarak enerji kaybetmesinin Erdoğan’ı hiç hak etmediği ölçüde güçlendirmekte olduğunu gösterdi.

 

/yeniarayis.com./

İlginizi Çekebilir

CDU lideri Merz: Koalisyon görüşmeleri hızla başlamalı
İmamoğlu: Üniversitedeki arkadaşlarımı çağırsam miting olur

Öne Çıkanlar