Diyarbakır’da Anadil Çalıştayı düzenlendi

GenelGündem

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır şubeleri “Anadilinde eğitimde çözüme doğru; olanaklar, engeller, öneriler” çalıştayı gerçekleştirdi.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed şubeleri “Anadilinde eğitimde çözüme doğru; olanaklar, engeller, öneriler” çalıştayını Çand Amed Kongre Merkezi’nde yaptı.

ANF’nin haberine göre Çalıştay’a gazeteci, akademisyen, yazar, çok sayıda kişi katıldı.

Çalıştay açılış konuşmasını yapan Eğitim Sen üyesi Faruk Ercan, katılımcıları selamladı. Ardından “Türkiye hukukunda anadilinde eğitim sorunu” başlıklı ilk oturuma geçildi. Moderatörlüğünü Saliha Zorlu’nun yaptığı oturumda Amed Barosu’ndan Müslüm Dalar, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nden (ÖHD) Serhat Hezer ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Avukat Cemile Turhallı konuşmacı olarak yer aldı.

İlk olarak konuşan Müslüm Dalar, Kürtçe üzerindeki yasakların Osmanlı döneminde başladığını, artarak günümüze kadar geldiğini belirtti. Osmanlı dönemindeki Amasya Anlaşması’ndan bahseden Dalar, “Kürt Mirleri ve Osmanlı arasında bu anlaşma yapılmıştı. O zamana kadar Kürtçe eğitim ve bilim dili olarak medreselerde görülüyordu. Fransız ihtilali ile birlikte ulus fikirleri ortaya çıktı. 1920’de Cumhuriyeti’n kurulması ve 1924 yasasıyla yasaklar başladı” diye konuştu.

Takrir-i Sukun, Şark Islahat Fermanı ile birlikte Kürtçe üzerindeki baskıların sürdüğünü söyleyen Dalar, “Kürdistan bölgesini kontrol etmek ve ulus devlet fikirlerinin kabul görmemesi için planlamalar yapıldı. Kürtçe konuşmalar cezalandırıldı. Kürtçe memurların çalıştırılmaması için eğitim ve asimilasyon politikaları başlatıldı” dedi.

Dalar, 1980 Anayasası’nın ardından Kürtçenin sokaklarda şarkılarda, düğünlerde de yasaklandığına dikkat çekti. Dalar, Kürtçeye dair adımların Türkiye’nin demokratikleşmesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti.

Avukat Serhat Hezer ise, “Türkiye kuruluşundan günümüze kadar kendi anayasasını ve kanunlarını ve farklı seslerin tanınmaması üzerine kurmuştur. Aynı durum uluslararası alanda da devam etmektedir. Türkiye’nin en azından bu uluslararası maddelere koyduğu şerhleri kaldırmasını umuyorum” diye belirtti.

DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü  Cemile Turhallı da,  “Anadil hakkı sadece bir siyasetin konusu değildir. En önemlisi bu hakkın yaşam hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı kötü muamele ile doğrudan ilişkisi vardır.  (Bebek ölümleri engellemede etkisi, çocuğun eğitimdeki başarıya etkisi)  Öncelikle diller arasında bir ‘Dil barışı’  sağlanmalıdır. Dil barışını sağlayamayan topluluklar iç barışını sağlayamazlar. Çok dillilik ve çok kültürlülük demokratik cumhuriyetin teminatıdır” şeklinde konuştu.

Cemile Turhallı çözüm için şunları belirtti:

“* Vatandaşlığın etnik bir tanıma indirgenmesi kaldırılmalıdır.  Yerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı getirilmeli.

* Çoğulculuğun ulusal birliğin bir teminatı olduğu vurgusu yapılmalıdır.

* Demokratik ve insan haklarını tüm etnik, inançsal gruplar için eşitlik temelde devlete yeniden ele alınması anayasada ayrımcı maddeler (Anayasa ilk 3 ve 4, 42, 66. Maddeler) öncelikle değişmeli.

* Eğitim ve Öğretimde anadili kullanımı hakkı devlete bir pozitif yükümlülük yüklemeli.

* Kamu hizmetleri sunumunda anadili hakkı dikkate alınmalı.

*En az iki resmi resmi dilin kabulü.”

Çalıştay öğlen arasından sonra ikinci oturumla sürecek.

/ANF/

İlginizi Çekebilir

Rutte: Rusya uzaya nükleer silah yerleştirebilir
Neçirvan Barzani, Türkiye Savunma Bakanı Güler ile görüştü

Öne Çıkanlar