PKK’nın silahı, 1923 model cumhuriyet devletinin Kürtlerin evrensel temel haklarından mahrum bırakmasına, asimilasyon ve inkâr siyasetine karşı elverişli bir araç olarak kullanma becerisi, yarım yüz yıla yakın bir süredir onu güçlü kılmaktaydı.
PKK’nin buna dair dönemsel çok rahat ve çok çeşitli siyasal strateji değiştirmesi ve farklı boyutlarda kural tanımazlık yapması ve taktik uygulaması bunu değiştirmedi.
Aksine onu, bölgesel gelişmelerin de etkisiyle ülke sınırlarını aşan bir güce dönüştürdü.
Bütün iktidarlar, daha çok da AK Parti iktidarı, son on yılında bu durumu bütün toplumu ve esasında çeşitli demokratik muhalefet hareketlerini terbiye etme, bastırma ve etkisizleştirme arzusunun ve hukuksuz uygulamalarının bahanesi, gerekçesi olarak kullandı, bu konuda çok çeşitli başarılı hünerler sergiledi. Memleketin Batı yakasında güçlü bir rıza üretmek için kullandı.
Son birkaç yıldır ülkede, bölgede ve dünyada hiçbir şey eskisi gibi gitmemeye başladı. Güç dengeleri değişti, toplumlar hızlı değişim yaşıyor. Silahlı silahsız yapılar, ittifaklar, güç dengeleri ve öncelikli hedefler değişim ve dönüşüm yoluna girdiler.
Yeninin ne olacağı şimdilik fazlasıyla belirsiz. Dünya bir tür belirsizlik çağı yaşıyor. Bu dönemde Türkiye açısından en önemli tarihi gelişmelerden biri, 1 Ekim 2024 tarihinde resmen TBMM’nde başlayan Kürt sorunundaki yeni süreç.
Yeni süreci yeni süreç yapan gelişme, 12 Mayıs 2025 tarihinde PKK’nin açıkladığı kendini feshetme ve silah bırakma kararı oldu. Bu, PKK’nin, şimdiye kadarki bütün stratejik ve taktiksel değişimlerinin çok çok üzerinde paradigma değişikliğinin bir sonucu olarak, amasız, fakatsız tek taraflı silahlara veda yolculuğuna çıkışıdır.
Bu, çok yönlü tarihsel bir fırsat kapısıdır. Bunun tam anlamıyla realize olabilmesi, artık büyük ölçüde iktidarın ne yapacağına bağlı. Daha doğrusu, artık daha çok iktidar partisinin bu tarihsel fırsatın gerektirdiği zorunlu değişime daha fazla ayak diretmemesine doğrudan bağlı bir konudur.
İktidarın gayri resmi küçük ortağı, bunun farkında olduğuna ilişkin dolaylı veya direk farklı mesajlar vermekte. Bunlardan en sonuncusu Cuma akşamı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın Habertürk’te katıldığı programa mesaj göndermesidir.
Bahçeli her zaman olduğu gibi bu kez de ortağına doğruda bir çağrı yapmaktan kaçınmış. Ancak pazar günü bizzat yaptığı yazılı açıklama, gelinen aşamanın hassasiyetini, kritikliğini göstermesi bakımından tarihi öneme sahip bir açıklama.
Aynı gün Öcalan’dan da yeni bir açıklama geldi. Türkiye’ye daha fazlası gerek. Mevcut tek adam rejimini konsolide etme arayışları, barış arayışlarının toplumsallaşmasını zorlaştıracaktır.
Sürecin başarısı (silahsızlanma ve fesih işleminin tamamlanması) Ankara siyasetinde radikal ve daha köklü değişimi gerektiriyor. Bu değişimin ekseni, parti çıkarları yerine memleket insanlarının toplumsal çıkarlarını ve evrensel değerlerini gözeten siyasetin benimsenmesini ve toplumsallaştırılmasını gerektirir.
Bu değişimin politik çerçevesi, ne ölçüde olacağı veya olup olmayacağı, sürece ilişkin toplumsal desteğin gelişmesini belirleyecektir.
İktidar partisinin, süreç konusunda MHP lideri Devlet Bahçeli’yi geriden takip etmesi,gönülsüzlüğüne yorulduğu gibi, sürecin gereklerine tam anlamıyla cevap üretebilecek bir çerçeveye oturmuş değil.
PKK’nin silahsızlanma ve fesih kararına denk düşen bir değerler dizisi değişimine gitmenin emareleri, süreç başlayalı yedi ay oldu ama hala ortada yok.
Toplumsal duyarlıkları ve siyasal kutuplaşmayı dikkate almayan hükümran bir dil, kaygıların ve güvensizliğin kronikleşmesine yol açma riski içeriyor.
Bu anlamda AK Parti kadar belki çok daha fazla CHP’ye sorumluluk düşmektedir. AK Parti’nin ayak diremesinin, bu kez ülkeye maliyetinin daha öncekilerin hiç birine benzemeyeceği açık.
İktidara adayı CHP liderinin yeni süreçte geçmişe göre pozitif yaklaşımını örgütüyle bütünleştirmemesi ve kurucu, alternatif demokratik barış politikası geliştirmekten uzak konumlanışı, yeni sürecin sınırlarını iktidar partisinin belirlemesine yol açacaktır.
Riskler çok fazla ve çok boyutlu. CHP’ye de AK Parti’ye de bunları aşacak yol açma mecburiyeti kendini dayatıyor. Bunu başaran, Türkiye yüzyılının anahtarını eline alacaktır.
/yeniarayis.com/