‘Kürdistan Bağımsızlık Referandumu’ güney Kürtlerinin 100 yıllık direnişlerinin ve ödedikleri ağır bedellerin sonucu olarak gündeme geldi.
Kürtler bir asırlık haklı mücadelenin birikimi sayesinde bundan iki yıl önce meşru ve demokratik haklarını, bütün dünyanın gözleri önünde büyük bir arzu, yüksek katılım ve demokratik olgunlukla kullandılar.
Kendi ülkelerinde, kendi gelecekleri üzerinde söz ve karar sahibi olmak istediklerini kararlılık ve tevazu içinde dost- düşman herkese gösterdiler.
Ortadoğu’daki güç savaşlarının yeni bir aşamaya geçtiği, IŞİD’in yenilmesine paralel olarak bölgede yeni dengelerin inşa edildiği kritik süreçte yapılan referandumla güney Kürtleri, bölgesel gericiliğin ve Kürtler arası rekabetin yarattığı tahribata ve travmatik yıkımlara rağmen, gelecek açısından önemli bir kazanım elde ettiler.
Güney Kürdistan’ın bağımsızlık özlemini ve demokratik iradesini yansıtan referandumun gerçekleşmesi tarihi önemdeydi…Gerçekleşti ve sonuçları ağır oldu. Ancak, tarihi bir adımdı ve gelecek açısından önemli bir kazanım oldu.
Bölgesel ve küresel güç odaklarının referandum karşısındaki olumsuz tutumlarına ve güney Kürtleri yalnız bırakılmalarına rağmen, (Rojava’nın bugün işgal tehditleri karşısında yalnız bırakıldığı ve Cenevre görüşmelerinden dışlandığı gibi) atılan tarihi bu adımın öneminin gelecekte daha iyi anlaşılacağı inancındayım.
Amerika’nın ertelenmesini istediği, Avrupa Birliği’nin destek vermediği, Rusya’nın karşı çıktığı, Türkiye ve İran’ın başını çektiği bölgesel gericiliğin engellemeye çalıştığı bir süreçte referandumda ısrar etmenin hata olduğu söyledi, bu çokça dillendirildi ve halen de dillendiriliyor.
Kaldı ki Kerkük’ün elden çıkması, Peşmergenin tartışmalı bölgelerden çekilmesi, Irak ordusu ve İran’a bağlı Hajdi Şabi’nin Erbil kapılarına dayanması referandumu Kürtler için kabusa da dönüştürdü.
Bunları hepsi de gerçek ve haklı yanları olan eleştiriler.
Ancak zaten Irak anayasasının Kerkük’le ve tartışmalı bölgelerle ilgili maddeleri o gün de uygulanmıyordu, bugün de uygulanmıyor.
Güney Kürdistan referandum öncesi de İran ve Türkiye’nin kuşatması ve ablukası altındaydı, bu durum bugün de devam ediyor.
Kürtlerin iradesi, gücü ve içinde bulundukları koşullar bu kuşatmayı yarmaya, ablukayı kırmaya yetmiyor.
Bunun için; Kürtlerin kendi ülkelerinde egemen olabilmeleri için bölgesel gericiliğin etkisini kıracak yeni alt-üst oluşların yaşanması ve yeni dengelerin ortaya çıkması gerekiyor ki bu da zamana bağlı görünüyor.
‘Bağımsızlık Referandumu’ da zaten ‘o zaman’ için bir köşede, bir kazanım olarak duruyor.
Halkın yüzde 93’ünün evet oyu verdiği referanduma dayanarak güney yönetiminin ‘bağımsızlık’ ilan etme hakkı iki yıldır var. Bu hakkını elinde tutuyor ve gerektiğinde masanın üzerine de koyuyor.
Bölgesel, küresel koşullar bu hakkın hayat bulmasına bugün izin vermiyor olabilir ancak, yarın ne olacağı da bilinmiyor..
Ahlaksız ve acımasız güç savaşların daha uzun süre devam edeceği anlaşılan Ortadoğu’da , Kürtlerin her alanda her sonuca hazırlıklı olmalarının yanlış bir yanı da bulunmuyor.
Dolayısıyla bedeli ağır olsa da, çok ciddi iç sarsıntılara ve sıkıntılara yol açmış olsa da referandumu Kürtlerin hanesine yazılmış bir kazanım, bir mevzi olarak görmek gerekiyor.
Öte yandan ‘Bağımsızlık Referandumu’ sadece güneye değil bütün parçalardan Kürtlere önemli bir fırsatlar sunuyor ve hepsi için bir kazanım anlamına geliyor.
Kürtlerin bu fırsatlara ve kazanımlara birlik ve dayanışma ruhuyla sahip çıkmaları gerekiyor…
Tarihsel süreç Kürtlerden bunu talep ediyor, bunu bekliyor…