Ortadoğu tarihi kırılma anına doğru hızla ilerliyor. Suriye, Irak ve İran üçgeninde sarsıcı yeni gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
Suriye, Türkiye’nin Rojava’daki iki kasabayı işgalinden sonra ‘beklemeye’ alınsa da, alttan alta fokur fokur kaynıyor. Bu ülkedeki karmaşık ilişkiler, arayışlar ve pazarlıklar sürecin öngörülenden farklı bir yana doğru seyredeceğine işaret ediyor. Suriye’de deyim yerindeyse her şey yeni başlıyor.
Irak dağıldı dağılacak bir durum arz ediyor. Kitle gösterilerinde günde onlarca insanın öldüğü, halk hareketinin yayıldığı Irak’ta yönetimin kontrolü yeniden sağlaması imkansız görünüyor. Irak’ın kısa erimde ‘yeniden yapılandırılması’ kaçınılmaz görünüyor ve ilgili taraflar da zaten hazırlıklarını buna göre yapıyor.
İran’daki sarsıntının şiddeti geçen her gün biraz daha artıyor. İçeride ağırlaşan kronik sorunlar ve artan dış baskılar nedeniyle hareket alanını daralan Molla rejimi için süreç karamsar bir tablo çiziyor.
Hürmüz’e yapılan askeri yığınak, Japonya ve Çin’den gelen uyarılar, CENTCOM komutanının, ‘bunalım içindeki İran Körfez ülkelerine saldırabilir’ açıklaması, Çin-Rus-İran ortak deniz tatbikatı gibi gelişmeler basınç altındaki İran’ın iç ve dış kuşatmaya daha fazla dayanamayacağı ve ‘patlayacağı’ ihtimali yüksek görünüyor.
Sadece Suriye, Irak ve İran da değil; Akdeniz, İsrail, Filistin, Lübnan, Libya derken tarihi ve güncel sorunlarıyla Ortadoğu için zaman hızla bir kırılma anına doğru ilerliyor ve gidişatın farkında olan herkes de hesabını buna göre yapıyor.
Bu tablo elbette Ortadoğu’nun odağındaki Kürdistani güçleri de düşündürüyor.
Kış mevsimine rağmen bölgede önümüzdeki ayların oldukça sıcak geçeceğini; mevcut durumun artık sürdürülemeyeceğini ve ciddi kapışmaların gündeme geleceğini elbette Kürt siyasal dinamikleri de görüyor ve elbette onlar da planlarını ve hazırlıklarını buna uygun yapıyor.
Bölgenin yeniden dizayn edileceği, Kürdistan’ın ve Kürtlerin de kaderinin belirleneceği kritik bu kavşakta Kürt siyasi dinamiklerini tarihi görevler ve sorumluluklar bekliyor.
Bunların başında da birleşme; ulusal çıkarlar ve amaçlar etrafında kenetlenme geliyor.
Kürt halkının kendi ülkesinde özgürce yaşama isteminin bir yüzyıl daha ötelenmemesi, 100 yıl boyunca ödenen bedellerin heba edilmemesi için dört parçadan Kürt siyasetinin önünde birleşme görevi duruyor.
Bunun koşullarının zor olduğu da biliniyor.
Kürt partilerinin dünyaya, bölgeye ve ülkeye bakışlarında, amaçlarında ve bölgesel-küresel ittifak arayışlarında önemli farklılıklar yaşanıyor ve bunların yakın erimde aşılması da olası görünmüyor.
Buna rağmen ama, bölgenin içinde bulunduğu sert koşullar Kürtleri birleşmeye, bir çatı etrafında bir araya gelmeye zorluyor. Bu olmuyorsa dahi birbirleriyle iyi geçinmeye, dayanışma göstermeye mecbur ediyor.
Birlik ya da dayanışma adına ne koyarsak koyalım, Kürtlerin bu zor süreçte el ele vermesi gerekiyor ve bu tarihsel bir görev olarak bütün Kürt siyasi güçlerinin önünde duruyor.
Ayrıca son günlerde yeniden canlandırılan ‘ulusal birlik’ talebi Kürt siyasetinin bu bilinçte olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar kuzeyden ve Rojava’dan yükselen birlik talebi güneyden ve Rojhilat’tan aynı derecede yankılanmıyor olsa da sürecin -bütün zorluklarına ve provokasyonlara rağmen- olumlu yönde seyredeceğine dair umut verici gelişmeler yaşanıyor.
Günümüz kolektif Kürt bilincinin en önemli taleplerinden biri olan birlik konusunun bölgedeki dengeler yerli yerine oturtuluncaya kadar gündemde tutulması gerekiyor.
Kürtlerin bu süreçte bölünmüş ve parçalanmış, çeşitli kamplara dağılmış zayıf ve başkalarına muhtaç olmak yerine birlikte ve ulusal bir strateji çerçevesinde kimsenin vazgeçemeyeceği kilit konumuna gelmeleri mümkün görünüyor.
Kürdistan’ın jeopolitik öneminin yükseldiği bu kritik süreçte Kürtlerin birliği çok şeyi değiştirecektir. Kürtler ancak birlik sayesinde hem kendi kaderlerini değiştirebilecek hem de bölgenin kaderini etkileyebileceklerdir…
Özcesi; Birlik görevi Kürt siyasetinin önündeki tarihi görevdir. Kürt halkının beklentisi bu görevin yerine getirilmesidir. Zira halk engin sağduyusu ve tarihi tecrübesi sayesinde özgürlüğün yolunun birlikten geçtiğini bilmektedir…