🔴 Pazar günü yapılan oylamanın kesin olmayan sonuçlarına göre Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun 1994’ten bu yana üst üste yedinci seçim zaferini elde etmesi kesin görünürken, Avrupa Birliği (AB) Belarus’u yeni yaptırımlarla tehdit etti.
AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Marta Kos ile birlikte yaptığı ortak açıklamada, “Belarus’ta bugün yapılan göstermelik seçim ne özgür ne de adil olmuştur,” dedi.
Açıklamada, “Belarus’ta insan haklarına yönelik amansız ve eşi benzeri görülmemiş baskılar, siyasi katılım ve bağımsız medyaya erişim üzerindeki kısıtlamalar, seçim sürecini her türlü meşruiyetten mahrum bırakmıştır,” denildi.
Belarus hükümetine, aralarında başkent Minsk’teki AB delegasyonunun bir çalışanının da bulunduğu siyasi tutukluları serbest bırakma çağrısı yapıldı.
Kallas ve Kos, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan gözlemcilerin sadece 10 gün önce davet edilmesi kararının, grubun tüm seçim sürecini izlemesini engellediğini belirtti.
AB yetkilileri, “Bu nedenlerin yanı sıra Belarus rejiminin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlık savaşına ve komşularına yönelik hibrid saldırılarına dahil olması nedeniyle AB, Belarus hükümetine karşı kısıtlayıcı ve hedefe yönelik tedbirler uygulamaya devam edecektir,” dedi.
Yetkililer, yeni yaptırım paketinin neleri hedefleyeceği ya da ne zaman uygulanacağı konusunda daha fazla ayrıntı vermedi.
Minsk’te oyunu kullandıktan sonra dört saatten fazla süren bir basın toplantısı düzenleyen Lukaşenko ise yaptırım tehditlerine ilişkin olarak, “Batı umurumda bile değil,” dedi.
Ukrayna’daki savaşın 2025 yılında “bir tür çözüme kavuşacağını” tahmin ettiğini ancak bunun çatışmaların tamamen sona ereceği anlamına gelmediğini de belirten Lukaşenko, “Muhtemelen uzun bir süre daha çatışmaya devam edeceğiz. Biz Slavız, eğer çatışmaya başlarsak bu uzun bir süre devam eder. Ama bir çözüm bulunacaktır. Tünelin ucundaki ışık bu yıl görünecek,” ifadelerini kullandı.
Lukaşenko, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın bir müttefiki ve Moskova 2022’de Ukrayna’yı işgal etmek için kısmen Belarus topraklarını kullandı. Ancak Batılı liderlerin kınamalarının ya da AB yaptırım tehditlerinin Lukaşenko açısından pek bir fark yaratması beklenmiyor.
AB ülkelerinde Lukaşenko’nun oyların neredeyse yüzde 88’ini aldığını öngören seçim sonuçları alaycı bir şekilde karşılandı.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock X’te yaptığı paylaşımda, “Belarus halkının başka seçeneği yoktu. Özgürlük ve demokrasi özlemi çeken herkes için acı bir gün,” dedi.
Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de yine X’te yaptığı kinayeli bir paylaşımda, seçmenlerin “sadece” yüzde 87,6’sının Lukaşenko’ya oy vermesine şaşırdığını ifade etti.
“Geri kalanlar hapishanelere sığacak mı?” diye sordu.
Lukaşenko’nun 2020 seçim zaferi de Batı tarafından şaibe olarak nitelendirilmiş ve sonuç ülke genelinde haftalarca süren yaygın protestolara yol açmıştı.
Bu da güvenlik güçlerinin acımasız bir baskı uygulamasına ve 65.000 kişinin tutuklanmasına yol açtı.
Belarus cezaevi sisteminde tahminen 1.200 siyasi mahkum bulunuyor ve yaklaşık 500.000 kişi 2020 seçimlerinden sonra ülkeden kaçtı ve bu nedenle oy kullanamıyor.
Medya özgürlüğü izleme örgütü Sınır Tanımayan Gazeteciler, 2020’den bu yana 397 gazetecinin tutuklandığı ifade özgürlüğüne yönelik baskıları nedeniyle Lukaşenko hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) şikayette bulundu. Bu gazetecilerden 43’ünün cezaevinde olduğu belirtildi.
Temmuz ayından bu yana Lukaşenko, hak savunucularının siyasi nedenlerle hapse atıldığını belirttiği yaklaşık 250 kişiyi serbest bıraktı.
Lukaşenko basın toplantısında bu kişilerin siyasi tutuklu olduklarını reddetti ve “gerçek insanlık ilkeleri temelinde” serbest bırakıldıklarını belirtti.
“Onlar siyasi mahkum değiller, Ceza Kanunu’nu ihlal ettiler. Eğer ilgilenen olursa, ceza davasını şimdi gösterebilir ve yasanın hangi maddelerinin ihlal edildiğini gösterebiliriz. Yasamızın kötü olduğunu söyleyebilirsiniz ama yasa budur. Ben öyle diyorum,” dedi.
/euronews/