Siz bambu ağacının nasıl büyüdüğünü biliyor musunuz? Tohumunun yıllarca toprağın altında kaldığını, yetiştirenler dışında o tohumun filiz vereceğine kimsenin inanmadığı o ağacın inanılmaz hikayesini biliyor musunuz?
Bambu ağacı tohum olarak ekilir, gübrelenir ve sulanır. İlk yıl filiz vermez. Ikinci yıl tekrar gübrelenir ve sulanır, yine filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda da gübrelenip sulanmasına rağmen yine filiz vermez. Nihayet beşinci yıl tekrar gübrelenir ve sulanır ardından filiz verir ve altı hafta gibi bir sürede inanılmaz ölçüde metrelerce büyür. Emek, ısrar ve çaba karşısında sonuca ulaşılır. Tıpkı hayat gibi, mücadele gibi…
Kurulduğundan beri hangi biçimde telaffuz edilirse edilsin temel olarak diktatörlükle yönetilen, farklılıklara karşı hayatı bir cehenneme çeviren faşizan bir yönetim anlayışı ve ona karşı haklı ve meşru bir mücadele üreten ‘ötekilerin’ varlığı bambu ağacının büyümesine benziyor. Özgürlük, eşitlik, demokrasi ve adalet kavgasını yürütenler öyle ağır zulümlerle karşılaşıp, öyle ağır bedeller ödedilerki, uzaktan bakanlar ‘yıllardır ödemediğiniz bedel kalmadı, bu devlet bir adım bile geri gitmiyor, hatta daha da zalimleşiyor, istediğiniz sonuca ulaşamayacaksınız, kendinizi heder etmeyin’ dediler. Ancak insanlık tarihi yorulup geri adım atanların, korkuyu bir taş gibi yüreklerinde taşıyanların değil: işkencelere korkusuzca girenlerin, fırtınalara karşı güneşi alınlarında taşıyanların, ölümleri gülerek kucaklayıp bayraklaşanların tarihidir.
Bizden öncekiler, ardından bizler ve belki de bizden sonra gelenler o bambu ağacını ekenleriz. Kanımızla, canımızla, hayatımızla o tohuma su oluyoruz, toprak oluyoruz, güneş oluyoruz. O ağacın zamanı geldiğinde birdenbire büyüyeceğini biliyoruz. Ama emek harcamayıp kavganın zorundan kaçanlar bunu bilmiyorlar, bilmeyecekler de.
Gerek Kurdistan Özgürlük Hareketi, gerekse Türkiye devrimci hareketi on yıllardır dünyada benzeri görülmemiş bir faşizme karşı yılmadan en ağır bedelleri ödeyerek bugüne geldiler. Biliyoruz bugünler karanlığın renginin koyulaştığı günler ama bambu ağacı filizlenmeye başladı. İşte Rojava… Gözümüzün önünde soyut teoriden somut gerçekliğe dönüşen bir hayat ağacı boy veriyor. Dünyanın bir çok ülkesinden bir çok devrimcinin katıldığı bir emek usul usul büyüyor, yakındır çiçek vermesi bu filizin.
Can damarından vurulan faşizm çılgınlar gibi savruluyor, yere düşmemek için nereye dayanırsa dayansın kendisiyle beraber dayandığını da mezara sürüklüyor. Bundandır zulmün yoğunluğu, bundandır koskoca bir hayatın cehenneme çevrilmesi. Boşuna bu çırpınışlar, boşuna bu zindanlar, işkenceler….
Bedel ödeyenleriz biz, o ağacı emekle büyütenleriz…