Ali Engin Yurtsever: Roboskî Katliamı ve HDP’ye Eleştirinin Zorunluluğu

Yazarlar

Bir partinin programı, o partinin ideolojik duruşu eğer devrimci bir tavır içeriyorsa ona göre şekillenir ve i̇nsanların her türden sömürüden kurtulması, i̇nsanın diğer insanlar, doğa ve hayatla insana yakışır bir şekilde ilişki kurup yaşaması için yapılır.  

Entelektüellerin bir araya gelip soyut kavramlar üzerinde konuşmaları için yapılmaz. Partinin sorumluluk almış yöneticileri, taraftarları ve sempatizanları tarafından programın hayata geçirilmesi sağlanır. Bu programa bakıp hayatlarının daha iyi yaşanması umudu ve inancını taşıyan kitlelerin desteğinin alınmasıyla da iktidara yürünür. 

Kendi cenahımızda tartışmalı temel konulardan biri “eleştiri-özeleştiri” konusudur. Eleştiri ve hakaret arasındaki çizginin inceliği, kavramların dikkatli ve doğru seçilmesi ve tekrar edegelen “süreç şimdi uygun değil, düşmanın saldırısı altındayken kendimizi boşa çıkarmayalım” uyarısı çoğu zaman bizleri söz söyleme noktasında bağlamaktadır.

Ancak devrimci mücadelede eleştiri doğru zaman ve doğru yerde yapılırsa yapıcı bir özellik kazanır. Eğer eleştiri yapılmayacaksa sapmalar nasıl belirlenecek, doğru hat nasıl tutturulacak? Bu nedenle bu yazının genel bir eleştiri niteliğinde olmayıp “Roboskî katliamı” bağlamında kalacağı unutulmamalıdır. 

Çünkü Roboskî katliamının hukuki takibi ve izlenen politik yöntemine baktığımızda bu katliamın üzerinden geçen onca yılın ardından (şimdilik) elde edilen sonuç, sorumlularının cezalandırıldığı bir sonuç değildir. Ailelerin, hukuki sorumluların ve HDP’nin açıklamaları da birbiriyle çelişki içermektedir.

HDP, Kurdîstan ve Türkiye’deki legal siyasi tıkanıklığın aşılması, milyonlarca i̇nsanın daha eşit, daha özgür ve daha adil yaşaması için A. Öcalan tarafından sunulan bir proje olarak sahiplenildi ve doğru bir tahlile dayandığı için de siyasi tıkanıklığı açarak kitlelerce benimsendi. Denilebilir ki HDP varolan her güncel sorunun çözümü için politika üreterek bir anlamda ezilenlerin, ötekileştirilenlerin kalbine ve beynine dokunarak, halklarla beraber halklar için mücadele ederek ağırlığını legal siyasetin gündemine koydu. 

Bunun temel nedeni ise HDP’nin yüzünü geçmişe değil, varoluş sebebini unutmadan geleceğe çevirmesi ve buna bağlı olarak mücadele etmesiydi. Bu mücadele yöntemi ise tekrara dayalı söylemlerden ve gündemden kopmuş politikalardan uzak bir çizgi izlemekteydi. Faşist diktatörlük baskıyı arttırarak yanına diğer düzen partilerini ve adına “Türk milleti” dedikleri güruhu da alarak HDP’ye tarihte örneği az görülen bir biçimde saldırmaya başladı. 

On binlerce yöneticisi, üyesi ve taraftar ile sempatizanı tutuklandı, sürgüne gönderildi ancak yine de HDP ayakta durmayı başarabildi. Fakat bu direniş çizgisi bir noktadan sonra faşist diktatörlüğün artan baskısına paralel olarak yükselmek yerine gerileyen bir çizgiye düşmeye başladı. 

Gündemi belirleyip politika üretmek yerine belirlenen gündemin politikasına bağlı kalındı. Zeminini oluşturan direnişçi geleneğin yaratıcı ve umut verici çizgisi yerine meclis odalarına hapsolmuş basın ve sosyal medya açıklamaları öne çıkmaya başladı. Tam anlamıyla atıl bir politika izlendi demek doğru olmaz, elbette direniş yine sürdürüldü, yüzlerce polisin etrafını sardığı ve şiddet uyguladığı vekillerin seslerinin dünyaya ulaştığı eylemler, mecliste geri çevrilen önergeler, sansür uygulanarak kapıları kapatılan medya programları ve CHP’nin de katkısıyla zindanlara ve sürgünlere gönderilen vekiller, HDP kitlesinin yoğun faşizan baskıya rağmen ayakta kalması, direniş çizgisinin devam ettiğini göstermektedir. Temel sorun yeterlilik ve sonuç alma düzeyinin hangi noktaya geldiğidir.

Roboskî katliamı, Dersîm, Zîlan, Qoçgirî ve benzerleri gibi bir katliamdır ancak bu katliamlardan farklı olarak daha modern silahlarla ve dünyanın gözü önünde rahatlıkla işlenmiş olan bir katliamdır. Kurdîstan Özgürlük Hareketi’ne ve direnişi sürdüren çizgiye, Kürt halkına kendi kimliğini sahiplendiği için TC’nin verdiği bir cevaptır. 

Katliamın ardından HDP yapması gerekeni yaparak katliamın kınanması ve sorumluların cezalandırılması konusunda gereken ilk adımları attı ve yıllar geçti. Dokuz yılın ardından geriye kalan ailelerin haklı eleştirisinin karşısında neyin ne olduğunu henüz anlayamadığımız olaylar silsilesinde birbirlerini, birbirlerinin anlayacakları bir dille eleştiren, HDP’li bazı vekiller ile avukatlar oldu. Basında öne çıkan isimler: HDP’li vekil Meral Danış Beştaş ve Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi oldular. 

Roboskî Katliamının yıldönümü olan 28 Aralık 2020 tarihinde HDP’li vekillerin twitter hesaplarına baktım, neler yazıldı, katliam davasının takibi hakkında neler yapıldı diye, sonuç şaşırtıcı gelebilir. Roboskî katliamını kınamaya bile tenezzül etmeyen 6 vekil var, tweet yazmak yerine rt yapan 3 vekil var, geri kalanlar da kınama tweetleri yazmışlar. 

Ayrı bir hatırlatma olarak yazmak isterim: Ayhan Bilgen, konu kendi politik görüşleri olduğu zaman twitteri aktif kullanmasına rağmen Roboskî katliamı konusunda yazmaya gerek duymamış. HDP’li vekiller belki başka bir sosyal medya hesaplarından kınamış olabilirler, yazarlarsa öğrenmiş oluruz. 

Böyle bir katliamda bile bu kadar savsaklanabilmiş bir tavrın, sert bir mücadele gerektiren gündem konusunda neler yapılacağının bir anlamda aynası olacağını düşünüyorum. Kınama yazılarını bizler yani milyonlar yazdık, yazmaya da devam edeceğiz fakat vekillerin bundan daha fazla birşey yapmaları gerekmez miydi?

Örneğin aileler, hukuksal sorumluluk üstlenenler ve vekiller de dahil olmak üzere AİHM’e gidilmesi, kararlılık ve davanın takipçiliği açısından güçlü bir mesaj verebilirdi. Bu katliamın bir insanlık suçu olduğu ve başvuru zamanının geçtiği gerekçesiyle kulak üstüne yatılmasına izin verilmeyeceği gösterilebilirdi.

Bu konuda HDP’nin ciddi ve doyurucu bir açıklama yapması gerekir. Şırnak baro başkanı Nuşirevan Elçi ile Meral Danış Beştaş’ın basın üzerinden konuşmaları yerine bu katliam davasının neresindeyiz diye kamuoyunu bilgilendirmeleri doğru bir tavır olacaktır. Kim sorumluluğunu yerine getirmediyse önce istifa etmeli, ardından da özeleştiri verip, eksikliğinin bedelini ödemelidir. 

 Bir an önce doğru bir tarzda bilgilendirilmek hem hakkımızdır, hem de yapılması gerekendir.

      *        

* ‘Roboski karanlık dehlizlere itilmekle kalmadı, üstüne beton döküldü’ (gazeteduvar.com.tr)

* Roboskili ailelerin suçladığı HDP’li Beştaş: Hesabını veremeyeceğim fiilim yok (t24.com.tr)

İlginizi Çekebilir

Hakan Tahmaz: ABD’deki Faşizan Kalkışma
Fırat Yavuz: Kimsesizler Ülkesi

Öne Çıkanlar