🔴 Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), 7 Ekim’in yıl dönümü yaklaşırken yaşanan gelişmelerin ülkenin güvenliğine olan etkisi hakkında bir rapor yayınladı.
🔴 Ortadoğu’daki çatışmaların Almanya’nın güvenliğine etkileri konusunda uyarılarda bulunan İçişleri Bakanı Faeser, “İslamcı ve İsrail düşmanı şiddet tehdidi yüksek” ifadesini kullandı.
Raporda “Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e yönelik terör saldırıları ve akabinde Ortadoğu’da tırmanan gerilim şimdiye kadar olduğu gibi Almanya’daki güvenliğe etki etmektedir” ifadeleri yer aldı. Farklı aşırı grupların, Ortadoğu’daki gelişmeleri gerekçe göstererek Yahudilere ve İsrail devletine karşı nefret ve şiddet çağrıları yapmakta olduğu belirtilen raporda, bu grupların İsrail’in var olma hakkını reddettikleri kaydedildi.
Antisemitizm ile İsrail düşmanlığının farklı aşırı grupları birbirine kenetlediğini belirten BfV, “İslamcı, aşırıcı Filistinli gruplar ile Türk aşırı sağcı ve solcuları arasındaki eski ortak İsrail düşmanlığı bağı gün yüzüne çıkarken yeni bağlantıların da oluştuğu” ve “IŞİD ile El Kaide’nin İsrail’e, Avrupa’ya ve Batı’ya karşı saldırılar düzenlenmesi yönünde çağrılar yaptığı” saptamasına raporunda yer verdi.
Kurumunun raporunu değerlendiren BfV Başkanı Thomas Haldenwang, “Ortadoğu’daki endişe verici yeni gelişmeler Almanya’da doğrudan tepkilere yol açıyor. Bölgede artan her gerilim Almanya’da da durumun olumsuz yönde değişimine yol açıyor” ifadelerini kullandı.
Ülkücülerin rolü
İstihbaratın söz konusu analizinin yabancı aşırı gruplar bölümünde Türkiye kökenli aşırı sağcı ve aşırı solcu gruplara da yer verildi. Söz konusu grupların Ortadoğu krizini, İsrail nefreti ve antisemitizm propagandasına malzeme yaptıkları belirtildi. Raporda, “Türk aşırı sağcılarda Filistinlilerin “özgürlük savaşı” büyük destek görürken Hamas’ın terör saldırıları kısmen memnuniyet yaratıyor” tespiti yapıldı.
“Yahudilere yönelik nefret ve onları ırkçı şekilde aşağılama yönündeki tezler Türk aşırı sağcı, Ülkücü ideolojinin temel parçalarından biri” denilen çalışmada, büyük çatı dernekler altında örgütlenen Ülkücülerin kamuya açık yerlerde söylemlerini dile getirmekten kaçındığı ancak bir dernek veya yapıda örgütlü olmayan Türk aşırı sağcıların internette nefret yaydığı, kışkırtıcılık yaptığı ve bazen de düzenlenen protesto ve gösterilere katıldığı belirtildi.
Söz konusu gösterilere katılanların ağırlıklı olarak”örgütlü olmayan” Ülkücüler olduğu ve sosyal medyada da ajitasyon yaptığı belirtiliyor.
Türk solunun rolü
İslamcı ve aşırı sağcı Alman ve yabancı gruplar dışında Alman ve Türk solcuların da Filistin yanlısı bir pozisyon aldığı, bunun temelinde de çoğunlukla antiemperyalist dünya görüşü, İsrail devletinin reddi temelli ideolojinin yattığı bildiriliyor.
Türk solcuları arasında bu alanda öne çıkan grupların Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) ile Marksist-Leninist Komünist Parti’nin (MLKP) gençlik örgütü Young Sruggle(YS) olduğu kaydedildi.
7 Ekim’in yıl dönümünün pek çok protesto gösterisi için tetikleyici olabileceğini dile getiren Haldenwang’a göre mevcut durum, şimdiye kadar ılımlı olarak nitelenen aktörlerde bile toplumsal bölünme, taşkınlık ve radikalleşme potansiyelini beraberinde getiriyor. Haldenwang bununla ilgili olarak “Cihatçı İslamcılığın yaygınlaşan uzun soluklu faaliyetleri karşısında bir süredir uyarılarda bulunuyorum. İslamcılar, Ortadoğu krizini propagandalarını yeniden canlandırmak ve taraftarlarını harekete geçirmek için kullanmayı biliyor” ifadelerini kullandı.
IŞİD’in de Gazze’deki durumu propaganda amaçlı istismar ettiğini vurgulayan Haldenwang, örgütün Batı’daki genç Müslümanları saldırılar düzenlemeye çağırdığını belirtti. “Bu çağrıları karşılık buldu ve saldırı planları yapma veya Solingen‘deki gibi tek bir cihatçı radikalin saldırı düzenlemesine yol açtı” diyen Haldenwang, sözlerini şöyle tamamladı: “Ağılıklı olarak reşit olmayan gençlerin IŞİD için Almanya’da saldırı düzenlemek istemesi veya internette saldırılara kafa yorması, IŞİD propagandasını izlemesi beni çok endişelendiriyor.”
Sene başından bu yana 3 bin 200 saldırı
Emniyet birimleri, bu yıl kayda geçen antisemitik saldırıların geçen yılın aynı dönemine göre ikiye katlandığını belirterek, sene başından bu yana 3 bin 200 antisemitik saldırının kayıt altına alındığını açıkladı.
Almanya İçişleri Bakanı Nanny Faeser, Cuma günü yaptığı açıklamada 7 Ekim 2023’ten bu yana Ortadoğu kriziyle bağlantılı toplam 8 bin 500 suç ve siyasi suçun kayda geçtiğini, bunlardan 3 bin 464’ünün antisemitik saldırı olarak derecelendirildiğini, çoğunun mala zarar ve halkı kışkırtma gibi suçlardan oluştuğunu aktardı.
Ortadoğu’daki çatışmaların Almanya’nın güvenliğine etkileri konusunda uyarılarda bulunan Faeser, “İslamcı ve İsrail düşmanı şiddet tehdidi yüksek” ifadesini kullandı.