Almanya’nın NATO, AB ve Euro Bölgesi’nden çıkmasını savunan aşırı sağcı AfD’nin oy oranı yüzde 20’lerde seyrediyor. Parti, Avrupa’daki aşırı sağcıları da arkasına almak istiyor.
DW Türkçe‘den Elmas Topçu‘nun haberi:
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, giderek daha fazla taraftar topluyor. Almanya’da son haftalarda yapılan kamuoyu araştırmalarında Başbakan Olaf Scholz‘un lideri olduğu Sosyal Demokrat Parti’yi (SPD) geride bırakan AfD, ana muhalefetteki Hristiyan Birlik blokunun arkasından ikinci güç oldu. Anketlerde oy oranı bir süredir yüzde 20’lerde seyreden parti, küçük kentlerde de olsa, önce bir kaymakamlık, daha sonra da bir belediye başkanlığı seçimini kazandı. Elde ettiği bu başarılarla özgüveni artan parti, bir sonraki seçimlerde başbakan adayı çıkarmak istediğini de duyurdu.
İslam ve göç karşıtı bir parti olan AfD, kamuoyunun dikkatinin kendisine yöneldiği bir dönemde, bugün Magdeburg kentinde kongre düzenliyor. Önceki kongrelerden farklı olarak partide bu kez kanat çekişmeleri ve personel anlaşmazlıkları olmayacak. Partinin “ılımlı” kadroları ile radikal çekirdek yönetim arasında süren mücadeleyi radikaller kazanınca muhaliflerin tamamı partiden dışlanmıştı. Parti şimdi radikal yapısını daha da güçlendiriyor.
Yaklaşık 600 delegenin katıldığı kongrede önümüzdeki sene yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine hazırlık öne çıkıyor. AfD, kongrede AP seçimlerinin adaylarını ve seçim programını netleştirecek.
İtalya’nın “post-faşist” olarak diye nitelenen Başbakanı Giorgia Meloni’nin NATO, AB ve ABD ile uyumlu ilişkilerine devam etmesi ve Ukrayna savaşında Kiev’in yanında yer almasını sert şekilde eleştiren AfD, Avrupa’daki aşırı sağcıları kendi arkasında toplamayı hedefliyor. “Şu dönem Avrupa’nın en ilginç sağcı partisiyiz” diyen partinin AP milletvekili Maximilian Krah, başarılarını kendilerine has radikalliklerinden aldıklarını savunuyor. Krah’a göre oy artırmanın yolu “uyumlu olmak ve kitlelerin suyuna gitmek” gibi görünse de bu bir yanılgı. Krah, şu anda sahip oldukları başarının, çizgilerini netleştirmeye borçlu olduklarını ifade ediyor.
AfD yeni bir Avrupa Birliği istiyor
Kongrede son şekli verilecek seçim programının çerçeve belgesi de partinin radikal planları hakkında ipuçları veriyor. Belgede AfD’nin dış politikadaki başlıca hedefleri başlangıçta “Almanya’nın NATO’dan, Avrupa Birliği’nden ve Euro Bölgesi’nden çıkması” şeklinde sıralanıyordu. Ancak AP seçimlerinden zaferle çıkacağını savunan bir parti olarak “AB’den çıkma” söylemi yoğun tepkiye yol açınca, parti bu bölümü “AB’nin kontrollü şekilde dağıtılması” olarak değiştirdi. AfD kendi ideolojisine göre yeni bir AB kurulması gerektiği savunuyor. Belgede “Bizler yeni bir Avrupa ekonomisi ve çıkar birliği, Avrupalı uluslardan oluşan yeni bir birlik kurmayı hedefliyoruz” ifadelerine yer veriliyor.
Çerçeve belgede dikkat çeken anahtar sözcükler ulus, egemenlik ve kimlik. Sadece “ulus” ve “ulusal” kelimeleri belgede 145 kez geçiyor. Ulus vurgusuyla uyumlu olarak parti, AB’nin aldığı kararların ulusal hükümetler ile devletlere devredilmesini savunuyor. AfD, seçim programında AP’nin dağıltılmasını da talep ediyor. Seçimlerini kazanmayı hedeflediği yapının dağıtılması talebi “milletvekillerinin meşru olmadığı” iddiasına dayanıyor.
Belgenin hemen giriş bölümünde AB’yi “küreselliğe inanan elitlerin görevlendirdiği” ifadesine yer veriliyor. Böylece komplo teorilerini yayan marjinal aşırı sağcı grupların kullandığı “küresel elitler” kavramını da programına dahil etmiş oluyor.
Rusya ile yeniden yakınlaşmayı talep eden AfD, programında Moskova’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın “taraflarda büyük acılara neden olduğu” tespitini yapmakla birlikte Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmasını talep ediyor. ABD ile ilişkilerde mesafeli bir tutumu savunan AfD, “ABD’nin çıkarları Almanya’nın çıkarlarından büyük ölçüde ayrılıyor” ifadesini kullanıyor.
İklim koruma ve alternatif enerjiye karşı
Aşırı sağcı AfD, iklim koruma programlarına ve yenilenebilir enerjiye de son vermeyi vaat ediyor.
Göç ve İslam konularında sert bir çizgi izleyen partiye göre Avrupa kendisini göçmenlere ve İslam’a karşı koruyan bir kaleye dönüştürmeli. İslam dininin Avrupa için bir tehlike olduğu iddiasını sürdüren parti, İslam’ın Avrupa’nın temel prensipleri olan hak, özgürlük ve demokrasi değerleriyle uyumlu olmadığını düşünüyor. Bu nedenle de Müslüman olarak tanımlanan ülkelerden göçün sert biçimde sınırlandırılması gerektiğini savunuyor. Bunun için gerekirse AB sınırlarının duvarlarla, engellerle savunulacağı sözünü veriyor.
“Birinin Alman pasaportuna sahip olmasının onun Alman olduğu anlamına gelmediğini” düşünen parti, suç istatistikleriyle ilgili önergelerinde önce şüphelilerin vatandaşlıklarını sorarken daha sonra zanlıların isimlerini talep etmeye başlamıştı. Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenli de zaman zaman AfD’nin hedefi oluyor.
Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleyi de reddeden AfD, Almanya’nın geçmişi ile hesaplaşmasına da karşı. 2024 seçim programı çerçeve belgesine göre Avrupa’da sömürgecilik sonrası oluşan ideolojide yer alan “günah ve utanma kültürü” tarihi gerçeklere uygun değil.
AfD içinde Almanya’da Hitler, nasyonal sosyalizm dönemi ve Neonazilerle ilgili olumlu tutum takınan isimler de bulunuyor. Bu kişilere yönelik şimdiye kadar hiçbir yaptırım uygulanmamış olması da sık sık tartışma konusu oluyor.
AfD’nin savunduğu aile modeli geleneksel kadın-erkek ilişkisine dayanıyor. LGBTİ+ evliliklerini reddediyor. Kendisini “ailenin koruyucusu” olarak gören AfD, kürtajı da sağlık gerekçesi ve cinsel istismar durumları hariç sınırlandıracağı sözünü veriyor.
AfD ile demokratik partilerin işbirliği tartışmaya açıldı
AfD, Almanya’da hem Federal Meclis’te hem de 16 eyalet parlamentosunda temsil ediliyor. Ancak şimdiye kadar mevcut demokratik partiler İslam ve göç karşıtı AfD ile işbirliğine yanaşmadığından hep muhalefette yer aldı. AfD, ilk kez Haziran ayında Thüringen Eyaleti’ndeki Sonneberg’de kaymakamlık seçimini, Temmuz ayı başında da Saksonya-Anhalt’ta yine küçük bir kent olan Raguhn-Jeßnitz kasabasında belediye başkanlığı seçimini kazanarak yerel düzeyde sorumluluk elde etti.
Bu başarısı Almanya’daki demokratik partilerin AfD ile işbirliği yapıp yapmayacağı konusunu yeniden gündeme taşıdı. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz’in geçen Pazar günü ZDF televizyonundaki bir söyleşisinde AfD ile yerel bazda iş birliği yollarının aranabileceğini söylemesi yoğun tepkiye yol açtı. Merz’e daha sonra partisinin kongresinde aldığı “AfD ile hiçbir şekilde işbirliği yapılamaz” kararı hatırlatıldı. Bunun üzerine CDU lideri geri adım attı ve Twitter’den yaptığı paylaşımda “Tekrar netliğe kavuşturalım, CDU’nun kararı geçerlidir. Yerel yönetimler bazında da partimiz CDU, AfD ile birlikte çalışmaz” diye yazdı.