🔴 Almanya’da önümüzdeki iki yıl boyunca “ikincil koruma” statüsünde bulunan mülteciler, aile üyelerini yanlarına getiremeyecek. Yeni koalisyon hükümetinin bu planı özellikle Suriyelileri etkileyecek.
Deutsche Welle’den Helen Whittle’nın haberi:
“Almanya’ya gelmeden önce bu kadar zor olacağını bilmiyordum. Gerçekten bilmiyordum. Biz erkekler, çocuk bakmaya alışkın değiliz!”
Dokuz yaşındaki ağır engelli oğluyla birlikte iki yıldır Almanya’da yaşayan Suriyeli Muhammed, çaresizliğini bu sözlerle ifade etmeye çalışıyor. Muhammed’in oğlu beyin atrofisi (beyin küçülmesi) hastası. Halen Suriye’de bulunan eşi ve iki kızını Almanya’ya getirme umudu ise yeni hükümetin planlarıyla büyük ihtimalle gerçekleşmeyecek.
Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokratların (SPD) oluşturduğu yeni koalisyon hükümetinin vardığı mutabakata göre, “ikincil koruma” statüsündeki kişilerin aile birleşimi hakkı, iki yıl süreyle askıya alınacak. Muhammed, Almanya’da bu statüye sahip 351 bin 400 mülteciden biri. Bunların çoğunu Suriyeliler oluşturuyor.
İkincil koruma statüsü, Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ndeki “mülteci” tanımına uymayan ancak kendi ülkelerinde ölüm cezası, işkence, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya silahlı çatışmalara bağlı keyfi şiddet riski bulunan kişilere veriliyor.
Bu statüdekiler, Almanya’da 2024 itibarıyla üç yıllık oturum izni alabiliyor, çalışabiliyor ve sosyal yardımlardan faydalanabiliyor. Ancak iltica başvurusu kabul edilen ya da “resmî mülteci” statüsüne sahip kişiler, eş ve 18 yaş altındaki çocuklarını Almanya’ya getirebilirken, ikincil koruma statüsündekiler için bu hak geçerli değil.
Yeni hükümet göçü sınırlandırmak istiyor
Almanya Federal İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt’e göre, kendilerine oy veren seçmenler, göç konusunda “politika değişikliği” talep ediyor. Bu değişiklik, bazı durumlarda aile birleşiminin sona erdirilmesini de içeriyor. Bakan, ülkenin entegrasyon kapasitesinin belirli bir sınırı olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Bu nedenle harekete geçmeliyiz. Zira Almanya’daki şehirler ve belediyeler, kapasitelerinin sınırına fazlasıyla ulaşmış durumda.”
İkincil koruma statüsündekilerin aile birleşimi hakkı, Almanya’da yıllardır tartışmalı bir konu. 2015 yılında Angela Merkel liderliğindeki hükümet, bu kişilerin eş ve çocuklarını, aile birleşimi yoluyla ülkeye getirmesine izin vermişti. Lakin bu hak, sadece bir yıl yürürlükte kaldı ve 2016’da tekrar askıya alındı.
2018’den itibaren, bu statüdeki kişilerin aile birleşimine yeniden izin verildi. Ancak hükümet, verilen vize sayısını ayda en fazla bin ile sınırladı. Halihazırda yürürlükte olan bu sınıra bir de uzun bekleme süreleri ve karmaşık bürokratik süreçler de eklenince, süreç daha da zorlu hale geliyor. 2024 yılı boyunca, ikincil koruma statüsündeki mültecilere yaklaşık 12 bin aile birleşimi vizesi verildi.
Aile birleşimi düzenlemesinde hukukî belirsizlikler
Almanya’da mülteci haklarını savunan Pro Asyl gibi insan hakları örgütleri, aileden ayrı yaşamanın çok büyük bir psikolojik yük olduğunu ve bunun hem entegrasyonu hem de düzensiz göçü olumsuz etkilediğini savunuyor. Zira yasal bir yol olmadığında, kimi mülteciler çocuklarına, eşlerine ya da ebeveynlerini Almanya’ya getirebilmek için tehlikeli ve gayrimeşru yollara başvurabiliyor.
Bazı hukukçular, aile birleşimine ilişkin AB Direktifi’nin, ikincil koruma statüsündekiler için geçerli olmadığını çünkü direktifin, bu statü tanımlanmadan önce çıkarıldığını belirtiyor. Yine de Federal Alman Anayasası’nın altıncı maddesinde yer alan “Evlilik ve aile, devlet düzeninin özel koruması altındadır” hükmü ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin aile hayatına ilişkin hükümleri, Alman hükümeti için bağlayıcı.
Bu konuda önemli bir istisnayı Federal Anayasa Mahkemesi karara bağlamış ve söz konusu karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da onanmış durumda. Osnabrück Üniversitesi’nden Alman ve AB hukuku uzmanı Thomas Gross, DW’ye yaptığı açıklamada şöyle diyor:
“Aile hayatını sürdürebilecekleri başka bir ülke alternatifi varsa ve özellikle de kendi ülkeleri söz konusuysa Almanya’da otomatik olarak aile birleşimi hakkı doğmaz.”
Vize süreci iki yıl sürebiliyor
Federal Anayasa Mahkemesi’nin, ikincil koruma statüsündeki kişilere yönelik aile birleşiminin durdurulmasının yasal olup olmadığını değerlendirmesi gerekecek. Ancak Thomas Gross, bu sürecin yıllar alabileceğini tahmin ediyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, aile birleşimi kapsamında Almanya dış temsilciliklerinden vize alınması süreci şu an bile altı aydan iki yıla kadar sürebiliyor.
Gross bu süreci şöyle açıklıyor:
“Birinin konsolosluğa gidip, ertesi gün uçağa binip Almanya’ya gelmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bu, karmaşık ve çoğu zaman uzun süren zorlu bir süreç. Bazen DNA testleri gerekiyor, hatta konsolosluk başka bir ülkede bulunabiliyor. Bu tür zorluklar, birçok kişi için vize almayı neredeyse imkânsız hale geliyor.”
“İnsani ve istisnai bir durum”
Muhammed’in, ikincil koruma statüsüyle aldığı oturum izni bir yıl sonra sona erecek. Düzenli olarak hastanede tedavi gören engelli oğluna tam zamanlı bakmak zorunda olduğu için Almanya’ya uyum süreci de sekteye uğruyor.
Muhammed, çaresizce serzenişte bulunuyor:
“Alman devlet, ailemin buraya gelmesine yardım etmeli. Bu insanî ve istisnaî bir durum. Bunu tek başıma daha ne kadar sürdürebilirim ki?”