🔴 Almanya’da popülist partilere verilen desteğin artması, genel seçimlere bir yıl kala ülkenin siyasi istikrarı konusunda şüphe uyandırıyor.
Politico’nun son anketine göre, geçtiğimiz haftalarda yapılan bölgesel seçimlerde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi iki doğu eyaletinde yüzde 30’un üzerinde oy alarak tarihi bir zafer elde etti. AfD, Thüringen’de birinci, Saksonya’da ikinci olurken, yeni kurulan aşırı sol parti Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) her iki bölgede de üçüncü oldu.
Şansölye Olaf Scholz’un üç partili iktidar koalisyonu Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti ise toplamda yüzde 15’in altında oy aldı.
Bu eğilimin devam etmesi halinde Şansölye Scholz, bu yıl Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde sıkça görülen bir siyasi hamle olan erken seçim çağrısı yapmak zorunda kalabilir.
Siyasi belirsizlik iş dünyasının güvenini sarsıyor
Almanya’da aşırı sağ ve aşırı sol siyasi grupların artan etkisi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından hayat pahalılığının giderek artması ve geçtiğimiz yıllardan bu yana artmaya devam eden göç dalgası nedeniyle kamuoyunda oluşan memnuniyetsizliği vurguluyor.
Siyasi yelpazenin zıt uçlarında yer almalarına rağmen, hem AfD hem de BSW temel konularda ortak bir zemini paylaşıyor: Göçmen ve mülteci karşıtı ve Rusya yanlısı olan AfD, Almanya’nın Ukrayna’ya verdiği desteğin sona ermesi ve Rusya’dan doğalgaz ithalatının yeniden başlaması gerektiğini savunuyor.
AfD ayrıca, euro ve iklim değişikliğine de şüpheyle yaklaşıyor ve Almanya’nın eski para birimine dönmesini ve ülkenin yeşil enerji dönüşümüne son verilmesini istiyor.
Öte yandan, şu anki tabloya göre ne aşırı sağ ne de aşırı sol partilerin tek başlarına iktidar çoğunluğunu oluşturmaları mümkün değil. Bu nedenle de BSW’nin partiler arasındaki siyasi gücü dengelemede önemli bir rol oynaması muhtemel.
Almanya’da da Fransa’daki gibi, aşırı sağcı Marine Le Pen’in Ulusal Birlik’inin (RN) diğer partilerin muhalefeti nedeniyle kesin bir galibiyet elde edemediği erken seçimlere benzer bir senaryo ortaya çıkabilir.
Şimdilik Almanya borsaları, Volkswagen’deki çalkantının ardından otomobil üreticisi hisselerindeki keskin düşüşe rağmen tüm zamanların en yüksek seviyelerinde seyretmeye devam ediyor.
Bununla birlikte, ülkenin ekonomik görünümü kasvetli ve siyasi belirsizlik muhtemelen Almanya’nın istikrarı ve hükümetin politika yönü hakkında daha fazla endişe yaratıyor.
Almanya için Ifo İş İklimi Göstergesi, ağustos ayında üst üste dördüncü kez gerileyerek, şubat ayından bu yana en düşük noktasına ulaştı.
Ifo Başkanı Clemens Fuest, “Alman ekonomisi giderek bir krize giriyor,” dedi.
Şimdi gözler, özellikle doğudaki Brandenburg eyaletinde 22 Eylül’de yapılacak bölgesel seçimlere çevrildi.
Bu aya ilişkin ekonomik veriler, iş dünyası ve yatırım güveni üzerindeki siyasi etkinin değerlendirilmesinde kilit rol oynayacak.
Almanya’da yabancı yatırımlar azalıyor
IW Enstitüsü tarafından hazırlanan bir rapora göre, Almanya’daki doğrudan yabancı yatırım (DYY) 2023 yılında son 10 yılın en düşük seviyesine geriledi.
UNCTAD tarafından hazırlanan ayrı bir rapor da Almanya’ya doğrudan yabancı yatırım girişlerinin 2022 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 76,2 oranında düştüğünü ortaya koydu.
Bu keskin düşüş, sanayisizleşme, yüksek işgücü maliyetleri ve giderek belirsizleşen iş ortamına ilişkin artan endişeleri vurgulamakta ve şirketleri operasyonlarını yurtdışına taşımaya teşvik ediyor.
S&P Global’in verileri ayrıca, iş koşullarının önemli bir göstergesi olan Almanya İmalat Satın Alma Yöneticisi Endeksi’nin (PMI), yeni siparişler, satın alma faaliyetleri ve istihdamdaki keskin ve hızlanan düşüşler nedeniyle art arda 25 ay boyunca daraldığını ortaya koydu.
Almanya’nın otomobil üretimindeki gücünün sembolü olan Volkswagen AG’de devam eden huzursuzluk ve artan siyasi istikrarsızlık, dünyanın üçüncü büyük ekonomisinin yabancı yatırımcılar için cazibesini daha da zayıflatmakla tehdit ediyor.
Sermaye çıkışlarının hızlanması ve girişlerin azalması Almanya’nın iş ortamını daha da kötüleştirebilir.
IW çalışması ayrıca, Alman şirketlerinin yaklaşık 90 milyar euroluk yabancı yatırımının başta Fransa olmak üzere diğer Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere yönlendirildiğini vurguluyor.
Bu zorluklar ışığında, Almanya’nın durgun ekonomisi, hükümetin iş dünyası ve yatırımcı güvenini yeniden tesis etmesine duyulan acil ihtiyacın altını çiziyor.
/euronews/