🔴 AP Türkiye Raportörü Amor, İmamoğlu’nun tutuklanmasını “Türkiye’deki demokrasiye vurulan en büyük darbelerden biri” olarak tanımladı, protestolara yönelik tutuma da tepki gösterdi…
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptal edilmesi, 19 Mart’ta birçok kişiyle birlikte iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alınması ve ardından ”yolsuzluk” iddiasıyla tutuklanmasına ilişkin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Bu süreçte yaşananları, “Bu, kesinlikle Türkiye’deki demokrasiye vurulan en büyük darbelerden biri olmakla birlikte, birçok sivil toplum kuruluşunun da isteği olan Türkiye’nin Avrupa’da bir geleceği olmasına karşı en büyük tehditlerden biridir” sözleriyle değerlendiren Amor, “Aynı gün, öğleden sonra hem yolsuzluk hem de terörizm suçlamalarının paralel ve örtüşen şekilde yapılması gerçekten inanılmaz. Bir tanesi belki iki ay önce yapılabilir, diğeri belki daha sonra, ancak aynı gün tamamen farklı suç türlerinden suçlamalar yapılması, suçlamaların yapay doğasını açıkça ortaya koyuyor. Bu arada, İstanbul Başsavcısı’nın son dönemdeki muhalefet üyelerine, baroya ve diğer birçok kişiye karşı açılan davalardaki özel rolünün çok daha derin bir şekilde değerlendirilmesi ve dikkatle incelenmesi gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
“Her halükarda, Türkiye’deki protestolar barışçıldır”
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden gösterilerde ”polisin orantısız güç kullanımına” ilişkin de Amor, “Burada bir çifte standart olduğunu” vurgulayarak, bazı Avrupa medya kuruluşlarının, ”Türkiye’deki protestolara yönelik polis baskısını, geçtiğimiz aylarda Gürcistan’ın Tiflis şehrinde yaşanan protestolardaki baskıyla aynı şiddette değerlendirmemelerinin oldukça dikkat çekici bir durum” olduğunu belirtti. “Her halükarda, Türkiye’deki protestolar barışçıldır” diyen Amor, şunları kaydetti:
“Hükümete yakın medya organlarının sadece birkaç izole olayı haber yapması ve barışçıl bir şekilde olayları protesto eden insanları göstermemesi, gerçeği saklama paniklerini ve Türkiye’deki birçok medya kuruluşunun hükümetin yalnızca propaganda aygıtları haline geldiğini ortaya koymaktadır. Türkiye dışındaki insanlar, ülke içinde olup bitenleri ana akım yerel medya tüketicilerinden çok daha hızlı öğrenebiliyorsa, bu gerçekten büyük bir utançtır.”
”Şimdi sokağa çıkanlar şeytanlaştırılamaz”
Nacho Sanchez Amor, geçtiğimiz günlerde, sosyal medya hesabı üzerinden İstanbul halkının ”demokrasiyi ve vatandaşlık haklarını savunmak” için gerçekleştirdiği protestoları desteklediğine ilişkin bir gönderi paylaşmıştı. Bunun üzerine protestoların sadece İstanbul ile sınırlı kalmayıp Türkiye geneline yayılması konusuna ilişkin görüşleri sorulan Amor, ”İstanbul halkı ile ilgili tweetlerimle ilgili olarak, düşüncenin net olduğunu düşünüyorum, sadece İstanbul halkı değil, çok daha fazla insan sokağa çıkıyor” dedi.
Amor, ”15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine karşı demokrasiye sahip çıkmak adına sokağa çıkan insanların kahramanlaştırılıp, şimdi aynı amaçla sokağa çıkanları şeytanlaştırılmaması gerektiğini” vurguladı. Amor, “İstanbul’un ve diğer birçok şehrin vatandaşları, haklarını ve demokrasilerini savunmak için sokağa çıkıyorlar. Onlar oy kullandılar ve kendilerini yönetecek kişilerin, oy verdikleri insanlar olmasını istiyorlar ve bu, 2016’da yaşananlarla çok güçlü bir paralellik taşıyor” ifadelerini kullandı.
“AB üyeliği, ancak demokrasiyle olur”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “AB’nin stratejik olarak Türkiye’ye ihtiyacı olduğu” şeklindeki sözlerinin hatırlatılıp, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecine ilişkin soruya Amor, ”Bu, hükümetin her gün tekrarladığı bir propaganda parçasıdır ve Türkiye’nin askeri gücünün AB üyeliğine kapıları açacağı mantığına dayanır” yanıtını verdi.
Brüksel’den Türkiye’ye sürekli ”AB üyeliğinin ancak demokrasiyle mümkün olduğunun” söylendiğini ifade eden Amor, Türk hükümetinin de bunu çok iyi bildiğini kaydedetti.
”Umarım tüm vatandaşlar bir gün tekrar demokrasiden faydalanabilirler”
AB üyeliğinin ”askeri güçle, jeopolitikayla, ittifaklarla, göçle veya vizelerle ilgili değil; demokratik standartlarla ilgili olduğunu” vurgulayan Amor, şu görüşlere yer verdi:
“Brüksel’deki birçok kişi ve üye ülkeler, Türkiye’nin sadece üye olduğu NATO’da değil, AB’nin savunma yapısında da önemli bir rol oynayabileceğini düşünseler bile bu değişmeyecektir. AB’nin Türkiye’ye ihtiyaç duyduğunu vurgulamak, Türk yetkililerinin Kavala, Demirtaş ve şimdi de İmamoğlu hakkında konuşmaktan kaçınmasının bir yoludur. Avrupa Birliği bu yoldan gitmeyecek. Bu nedenle, halkın önünde net olunmalıdır ki, AB üyeliği demokrasiyledir. Diğer tüm ilişkilerimizde, gayriresmi bir ilişki kurabiliriz ve bu tamamen meşrudur, ancak bu kulübe üye olmak, demokrasiyle mümkündür.”
AP raportörü, İmamoğlu’nu savunmak için sokağa çıkan vatandaşların bir gün tekrar demokrasiden faydalanabilmelerini umduğunu belirterek, “Çünkü Türkiye yakın geçmişte çok daha açık, kapsayıcı ve modern bir ülkeydi, Avrupa’ya çok daha benzerdi. İşte görmek istediğimiz Türkiye bu. Bence protestocuların da savunduğu Türkiye budur” diye konuştu.
/Deutsche Welle/