Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Köyü’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de aynı köydeki Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedeni bulunan Narin Güran’ın, cinayet davasının ikinci duruşmasında karar çıktı.
7 Kasım’da başlayan ve üç gün süren ilk duruşmanın ardından savcılık mütalaasını açıklamış, dört sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti. Aynı zamanda aile bireylerinin bir kısmı için suç delillerini gizlemekten yeni bir soruşturma açılacağı da mütalaada belirtilmişti.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26-27-28 Aralık günlerinde görülen duruşma sonucunda mahkeme heyeti; sanıklardan amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabey Enes Güran’ın, iştirak halinde çocuğu kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarına karar verirken, itirafçı Nevzat Bahtiyar’ın suç delillerini gizlemekten 4 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasını uygun gördü.
Üç gün süren ikinci duruşmada; amca Erhan Güran, video kayıtlarında Güran ailesi tarafından tehdit edilip dövüldüğü görülen çoban Ahmet Akgün ve çocuk işçi Ramazan Atasoy dinlendi. Üç tanığın ifadesinde de cinayetin nedenini aydınlatacak ve cinayette kimlerin ne rol üstlendiğine ışık tutacak bir bilgi yer almadı.
Sanıkların son savunmalarda ise şimdiye kadar yaptıkları gibi omerta yasasını uyguladıkları görüldü. Yüksel Güren, Salim Güran ve Enes Güran özetle, “Biz yapmadık, bilmiyoruz, hatırlamıyoruz.” dediler, mahkeme başkanı Ramazan Dündar, savcı Özge Nida Polat ve Diyarbakır Barosu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarının sorularına net yanıtlar vermediler. Üç günün sonunda ortaya çıkan tablo; sanıklarla birlikte, diğer Güran ailesi fertlerinin de yine mahkemeden bilgi sakladığı ve odağı farklı konulara çekmek istedikleri şeklindeydi.
Sanık avukatları, delilleri mantık çerçevesinde çürütemediklerinden duygu sömürüsü yapma yolunu seçtiler ve annelik duygusundan, ailenin rencide edilmesinden, Nevzat Bahtiyar’ın suçluluğundan dem vurdular. Salim Güran, savunmasında çıtayı biraz daha yükselterek vatan hainliğinden bahsetti ve ne kadar vatansever bir aile olduklarını, mahkeme heyetine hatırlatmak istedi.
Lakin ortada bir cinayet, net deliler, kanıtlar ve bulgular mevcuttu. Haliyle taktiksel savunmalar mahkeme heyetini etkilemedi ve duruşma sonunda cinayetin neden işlendiği halen belirsizliğini korusa da sanıklar cezalandırıldı.
Nevzat Bahtiyar’a verilen ceza, hafif olması nedeniyle tartışma yaratırken, Güran ailesinin aldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları kamuoyunu tatmin etti.
Genel olarak her sanıkla sanık avukatlarının ayrıntılı savunma yapmasına izin verilen, tüm delillerin incelendiği ve tanıkların dinlendiği bir çerçevede geçen duruşmalarda; Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadır Güleç ve baro avukatlarından oluşan bir komisyonun yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından avukatlar da katılımcı olarak yer aldılar.
Son duruşmayı ve mahkeme heyetinin verdiği kararı, Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç’le konuştuk
Yine bilmiyorum, yine hatırlamıyorum
> İkinci duruşmada alınan tanık ifadelerinde yine “bilmiyorum, hatırlamıyorum” tablosu ortaya çıktı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aynen öyle oldu. Üç tanık; Erhan Güran, yaşı küçük işçi Ramazan Atasoy ve çoban Ahmet Akgün dinlendi. Onlar da diğer tanıklar gibi cinayetin neden işlendiğini aydınlatacak herhangi bir bilgiyi mahkemeyle paylaşmadı.
Bizler; dosyaya sunulan görüntülerde aile tarafından sorgulanıp tartaklandığı ve şiddete maruz kaldığı için Ahmet Akgün’ün, konuşabileceğini düşünüyorduk. En azından sorgu sırasında aile meclisinin kendi aralarındaki sohbetine ve ona sorulan sorulara dair açıklama yapmasını bekliyorduk. Bu gerçekleşmedi. Sanıklardan Nevzat Bahtiyar ise cinayetin nasıl işlediğini değil, Narin’in cansız bedenini nereye sakladığını anlattı. Bu açıdan kısmen bir itiraf vardı ama diğer sanıklardan herhangi bir itiraf gelmeyince ölüm saiki aydınlatılamadı. Tabii henüz gerekçeli karar yazılmadı. Gerekçeli karar yazıldıktan sonra, belki ölüm nedenini görmek mümkün olur.
> Çoban Ahmet’in sorgulandığı videonun Türkçe çevirisi yapılmıştı. Enes’in adının sürekli geçtiği konuşmalarda, sanki çoban, Enes’i gördüğünü söylememesi için dövülüyordu -ki bir saat dahi hediye edilmiş. Siz nasıl değerlendirdiniz videodaki sorgu ve dayağın nedenini?
Tanığın bilinçli olduğunu düşünüyorum. Cinayeti görüp görmediği hakkında bilgi almak amacıyla mahkemeye çağrıldığını anladı. Halbuki mahkeme; Güran ailesi gecenin bir vakti sizi neden sorguladı ve sorgu sırasında size ne sordular, diye sordu. Biz de Diyarbakır Barosu avukatları olarak tanığa bu yönde sorular yönelttik. Buna rağmen bir bilgi paylaşımı olmadı. Görüntülerde Enes’in ismi sık geçiyordu fakat tanık bu konuda da bir fikir beyan etmedi. Bu nedenle mahkeme; Narin’in cansız bedenini saklayan Nevzat’ın, Narin’i bizzat öldüren kişi olmadığını düşünüp, kısmî itirafını da gözeterek, ona sadece delilleri yok etmek ve karartmak suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
Mahkeme son ana kadar, aileden birinin cinayeti işlediğini itiraf etmesini bekledi. Aslında Diyarbakır Barosu avukatları olarak bizler de bekledik, Herhangi bir itiraf gerçekleşmeyince mahkeme; Yüksel Güran, Enes Güran ve Salim Güran hakkında iştirak halinde çocuğu kasten öldürmekten ayrı ayrı ağırlaştırmış müebbet hapis cezasına karar verdi.
> Karar, yüzlerine okunduğunda sanıklar nasıl tepki gösterdiler, gözlemlediniz mi?
Mahkeme başkanı, öncesinde tepki gösterilmemesi ve taşkınlık yapılmaması yönünde uyarıda bulunmuştu. Yoğun bir güvenlik önlemi de almıştı. Dolayısıyla ne alkış ne üzüntü ne de ağlama gibi tepkilere tanıklık ettim. Ortam kalabalık olduğundan sanıklardan da herhangi bir ses duymadım.
> Peki, zan altında bırakmak istemem ama kamuoyunda tartışılan iddialardan biri de Salim Güran’ın oğlu ve Enes Güran’la ilgiliydi. Bu konunun gündeme geldiği her mecra, sanık avukatları tarafından uyarıldı. Yine duruşma sırasında sanık avukatları ısrarla; “Patikadan yukarı çıkınca Narin’in ilk gittiği yerin ahır olması, hayatın olağan akışına ters, evine gitmesi gerekir.” dediler. Oysa ahırdan ses duyup gitmiş de olamaz mı?
Evlerin mimarisini, ailenin ev ve ahır düzenlerini bilmek gerekir. Yaz aylarında ahırların önüne, sundurma gibi basit gölgelikler de yapılabiliyor. Fakat Narin bir ses duyup mu ahıra gitti, bir şey söyleyemem. Ölüm saikiyle ilgili de fikir yürütemem. Sonuçta biz hukukçuyuz, bir belge, açıklama, itiraf ve ikrar varsa anlatabiliriz.
Nevzat’ın ahırı neden aranmadı?
> Duruşmada; Narin henüz kayıpken Nevzat Bahtiyar’ın ahırının jandarma tarafından aranmadığını öğrendik. Bu bir ihmal değil midir?
Nevzat’ın ahırı arandı ve orada Narin’in cansız bedeninin konulduğu çuvalın seri numarasını takip eden çuvallar bulundu.
> Narin’in cansız bedeni bulunduktan ve Nevzat suçunu itiraf ettikten sonra oldu onlar ama…
Kuşkusuz soruşturmada eksiklikler var ve mükemmel bir soruşturma yürütüldüğünü iddia etmiyoruz. Sanıklar, jandarmayı yanlış yönlendirdi, yanlış telkinlerde bulundu. “Köye Suriyeliler geldi.” diyerek, Suriyeliler Narin’i kaçırdı, algısı oluşturmak istediler, yola Narin’e ait olmayan bir terlik bırakıp soruşturmanın yönünü değiştirmeye de çalıştılar. Hatta rüzgâr olmadığı halde elektrik telleri üzerinden bir yangın çıkarıldı. Tüm bunlar, ailenin, cinayetin aydınlatılmaması için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu gösteriyor.
Benim vicdanımı en çok sızlatan şey ise Narin’in ailesindeki tüm yetişkinlerin bir araya gelip, cinayetin aydınlatılmaması için irade ve söz birliği yapmışçasına hareket etmeleri. En trajik olan bence bu. Mahkemenin de aynı kanaatten hareketle, yargılanan üç kişiye iştirak halinde kasten çocuğu öldürmekten hüküm koyduğunu düşünüyorum.
Nevzat’a verilen ceza az
> Nevzat Bahtiyar için pek çok TV kanalı “itirafçı sayılmaz” şeklinde yayınlar yaptı. Fakat yakalandıktan sonra, hatta tutukluyken de itirafçı olan pek çok suçlu var. Yasalarda yeri olduğu gibi, bu kişiler itirafçı olarak değerlendirilip ceza indirimi almıyorlar mı?
İtirafa yüklediğiniz anlamla ilgili. Yakalandıktan sonra bir olayla ilgili bilgi vermekse itiraf, evet Nevzat Bahtiyar itirafçıdır. Ama Nevzat diyor ki; ben cinayeti görmedim, sadece Salim Güran’ın çağırması üzerine gittiğimde, Narin’in cansız bedenini odanın ortasında uzanır vaziyette gördüm. Ayrıca; cesedi saklamaya giderken dönüp arkasına baktığında, Nariin’in annesi Yüksel Güran’ı gördüğünü de söylüyor. Bunlar bir itiraf. Kendiyle ilgili de itirafı var: “Cinayetin işlenmesinde rolüm yok. Kimin öldürdüğünü görmedim. Duyduğum, tanıklık yaptığım şeyleri anlattım. Ben sadece cesedi saklamakla ilgili suç işledim.” diyor. Mahkeme sanırım bu beyanları samimi buldu ve delil karartmaktan cezalandırılmasına karar verdi. Ama biz Diyarbakır Barosu olarak diyoruz ki; Nevzat Bahtiyar velev ki doğru söylüyor ve cinayetin işlenmesinde rolü yok, yine de onlarla ortak hareket etti ve Narin cinayetinde ortak bir fiili hakimiyet söz konusu Ceset bulununcaya kadar, 19 gün boyunca asla itirafta bulunmadı. Bunlar, Nevzat’ın da kasten öldürme suçuna iştirak ettiğini gösteriyor. Bu nedenle Diyarbakır Barosu olarak dosyayı, Nevzat Bahtiyar bakımından istinaf edeceğiz.
> Nevzat Bahtiyar’a verilen 4 yıl 6 ay ceza çok az değil mi?
Mahkeme, cesedi saklamasına rağmen 19 gün boyunca herhangi bir itirafta bulunmaması gibi nedenlerden dolayı alt sınırdan ayrıldı ve cezayı üst sınırdan verdi.
> Tıpta “geri döndürme” diye bir terim var ve kalbi duran, nefes almayan, “öldü” zannedilen kişi, çeşitli yöntemlerle geri hayata döndürülebiliyor. Nevzat Bahtiyar’ın cinayetteki rolünü bu açıdan mı değerlendiriyorsunuz?
Diyarbakır Barosu olarak bizim altını çizdiğimiz noktalardan biri; acaba Nevzat cesedi aldığında Narin gerçekten ölmüş müydü? Bu durum şüpheli. O an Narin’in yaşayıp yaşamadığını ne Nevzat biliyor ne de biz biliyoruz. Eğer Narin tıbben yaşıyorsa ve cansız diye düşündüğü bedeni saklamışsa Nevzat tarafından da öldürme fiili gerçekleştirilmiştir. Bu açıdan savcı mütalaası bizi tatmin etmişti lakin Nevzat’a verilen ceza, beklentimizi karşılamadı.
İştirak halinde öldürdüler
> Sanık avukatları savunmalarında; “iştirak halinde öldürme” fiilinin oluşmadığını iddia ettiler. Hukuki olarak tutarlılığı var mı dediklerinin?
İştirak çok farklı şekillerde olabilir. Burada, işlenen suçla ilgili fiili bir ortaklık var. Evet, cinayet aniden gelişmiş ama failler ortak hareket ediyor. Fiilin gerçekleşmesi sırasında her dört sanık bakımından da bir ortaklık var, bir hakimiyet söz konusu. Bu fiili hakimiyet, iştirakin olduğunu gösteriyor zaten. Ağız birliği etmişçesine konuşmamak, cinayetin kim tarafından işlendiğini söylememek de birlikteliği ve ortaklığı gösterir. Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesinde bu izah edilmiş. Ayrıca Yargıtay içtihatları da mevcut.
Sanıklardan itiraf gelir mi?
> Kamuoyu tarafından merak ediliyor; Diyarbakır Barosu, baba Arif Güran ve ağabey Baran Güran’ı mı temsil ediyor?
Dosyada iddia makamının yanı sıra katılan olarak Diyarbakır Barosu’yla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yer aldı. Arif Güran da Narin’in babası olduğu için katılan konumundaydı. Arif Güran’ın mahkemedeki beyanları, bizim beyanlarımızla örtüşmedi. Hukuki açıdan bakıldığında aynı tarafta yer aldık ama biz, beyanlarımız, açıklamalarımız ve olayı aydınlatmaya yönelik çapraz sorgularımızla iddia makamının elini güçlendirdik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatları da benzer bir pozisyondaydı. Ancak Arif Güran, sanıkların biri kardeşi, biri oğlu, biri de eşi olduğundan bizden daha farklı baktı. Durduğumuz yer aynı değildi.
Diyarbakır Barosu, ilk defa bir dosyada katılan sıfatını kazandı. Tüm dezavantajlı grupların yaşadığı hak ihlalleriyle ilgili dosyalara baroların katılımına; yasa ve avukatlık kanunu imkan veriyor. Eğer barolar ve STK’lar, bu kapsamdaki dosyaların katılanı olarak kabul edilirse eminim ki ilgili dosyalarda çok etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapılır. Bunun örneğini Narin dosyasında gördük. Üst mahkemelerin, istinaf ve özellikle Yargıtay’ın da bu durumu onaylayarak bir içtihat geliştirmesini istiyoruz.
> Sanıklara verilen cezalardan sonra cezaevinden bir itiraf gelir diye düşünüyor musunuz ve suç delillerini gizlemekten dolayı açılan soruşturmada yeni gözaltılar olabilir mi sizce?
Suç delillerini gizlemekten açılan dosya, soruşturma aşamasında olduğu için henüz katılan değiliz. Bu soruşturmada, gözaltı ve tutuklamalar olabilir.
Sanıkları esastan yargılama yetkisi, istinafındır ve yeniden hüküm kurabilir. Bu nedenle ceza alan sanıklar açısından bazı itiraflar, istinaf ve Yargıtay aşamasında da gelebilir.