Aslıhan Gençay: Tahliyenin yolu pişmanlıktan geçiyor

2021 yılından beri özellikle siyasi hükümlüler pişman olmadıkları takdirde kurul kararlarıyla denetimli serbestlik haklarından faydalanamıyor.

 

Aslıhan Gençay Kısa Dalga için yazdı:

Fouccault’un dediği gibi; iktidar her yerde ve bedenlerle zihinlerin kontrol edildiği kurumların başında hapishaneler geliyor. Kapatma ile varılmak istenen sonuçlar ise her daim; bireyleri disipline etme, itaat ettirme ve iktidarın normlarına uymaları suretiyle onarı normalleştirme olarak şekilleniyor.

Modern çağın cezaevleri, ne disiplinden ne de gözetlemekten taviz verir. Kapatılanlar sürekli izlenir, zamanları programlanır, haklarında raporlar yazılır ve itaat edip etmedikleri incelenir. Ülkemiz cezaevlerinde de geçerli olan ve titizlikle uygulanan bu model, iktidarların politikalarından bağımsız olarak, sistemin doğasıyla ilgilidir.

Denetlenemediği ve tehlikeli bulunduğu için seçilip kapatılan bireyleri itaatkâr hale getirme hedefine giden yolda; disiplin cezaları ve gözlem raporları büyük rol oynamaktadır.

2000’lerin başında cezaevlerinde oluşturulan idare ve gözlem kurulları, kurumdaki mahpusların hangi koğuşta kalacağından hangi etkinliklere katılabileceğine, aileleriyle görüşüp görüşemeyeceğinden hangi cezaevine sevk edileceğine kadar pek çok konuda karar yetkisine sahip. Bu yetkiler, 2021’de yürürlüğü giren infaz yönetmeliğiyle, farklı bir aşamaya geçti.

Yönetmelik öncesinde de disiplin ve gözetleme, bu doğrultuda karar verme yetkisine sahip olan bu kurullar, cezaevi müdürü başkanlığında toplanıyor ve İnfaz Yasası gereği cezasını bitirmiş mahpuslara, eğer disiplin cezaları yoksa, denetimli serbestlik hükümlerini uyguluyordu.

İnfaz yönetmeliği ne diyor?
2021’de kurulların yapısı ve işlevi değiştirildi. Yönetmeliğin ilgili maddesi;
“Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi halin belirlenmesi
*Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulunduğu tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi halin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulacak.

*Yapılacak değerlendirmede, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin katıldığı iyileştirme ve eğitim öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınacak. *Gerektiğinde hükümlünün ceza infaz kurumuna girmeden önceki yaşamına ilişkin bilgi ve belgeler de istenebilecek.

*Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkum olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir cumhuriyet savcısı başkanlık edecek.

*Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi katılacak.

*Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri, bir yılı geçemeyecek.

*İdare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri yönetmelikle düzenlenecek.” şeklindeydi.

Yeni düzenlemeyle siyasi suç grupları için savcılar başkanlığında toplanan kurullar, o güne kadar standart olarak uygulanan denetimli serbestlik ve koşulla salıverilme haklarını, mahpusların pişmanlık duyma beyanlarına göre düzenlemeye başladı ve bu koşul, mahpusların üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandırıldı.

2021’den bu yana, siyasi suçlardan hüküm giymiş mahpusların bir senelik denetimli serbestlik ve yanı sıra dörtte üç infazdan kaynaklanan koşullu salıverilme hakları, kurulların kararına bağlandı. Denetimli serbestlik veya koşullu salıverilme tarihleri yaklaşan mahpuslar, bulundukları cezaevlerinin kurulları tarafından çağrılıyor ve suçlarından dolayı pişman olduklarını ifade etmez ya da aynı kapsamda bir kâğıda imza atmazlarsa iki haktan da mahrum bırakılıyorlar.

Disiplin cezaları ve ‘gölgeleri’

Bu tabloda disiplin cezalarının, ayrı bir yeri var. Cezaevlerinde uygulanan disiplin yönetmeliği, okullar, yurtlar ve kışlalardaki yönetmelikle oldukça benzer. Kınamayla başlayan cezalar, etkinlik yasağı, mektup yasağı, telefon yasağı, görüş yasağı, hücre cezası ile devam ediyor.

İdare ve gözlem kurullarına bağlı olarak çalışan disiplin kurullarının, yönetmeliğe göre yaptığı değerlendirmelerle belirlenen cezalar uygulandıktan sonra, yine yönetmeliği göre belirlenen ve “cezanın gölgesi” diye tabir edilen bir “kötü halli olma” süreci başlıyor. Örneğin; etkinliğe katılmama cezasının gölgesi olan kötü hal süresi bir ayken, hücre cezasının kötü hal süresi, ceza bitiminden sonraki altı ayı kapsıyor. Kötü hal süresi bitmeden mahpus, denetimli serbestlik veya koşullu salıverilme hakkından, zamanı gelmiş olsa dahi faydalanamıyor. Üç kez hücre cezası alan mahpusun ise denetim ve koşullu salıverilme hakkı direkt olarak iptal edilerek bu haklardan faydalandırılmıyor.

Disiplin cezaları, tüm cezaevlerinde aynı yönetmelik kapsamında uygulansa da kurumlar arasında değerlendirme farkları da yaşanabiliyor. Bazı kurumlardaki kurullar, daha insani ve hoşgörülü tutum alırken, bazıları ise mahpusların infaz koruma memurlarıyla girdikleri küçük bir tartışmayı dahi disiplin cezası almaları için yeterli görebiliyor.

İşin bir diğer yanı da “iflah olmaz” diye nitelenen ve hedef seçilen mahpuslara karşı, kötü niyetle ya da ruhsal olarak çökertme, direncini kırma amacıyla disiplin cezası uygulanabilmesi.

Mahpus aileleri anlatıyor

Hatice Kaymak /Alanya L Tipi Cezaevi

28 yaşındaki Hatice Kaymak, 8 yıldır cezaevinde. Aldığı 9 yıl hapis cezasının, koşullu salıverilme tarihi 21 Kasım 2023’tü. Alanya L Tipi Cezaevi idare ve gözlem kurulu, Hatice Kaymak için yaptığı 15 Ocak 2024 tarihli değerlendirmede, Kaymak’ın yaptıklarından dolayı pişmanlık duymadığını ve örgütle ilişkisi bulunduğunu değerlendirerek, iyi halli olmadığına ve koşullu salıverilmeden yararlanmamasına karar verdi. O günden bu yana altı ayda bir toplanan kurul, aynı değerlendirmeyi tekrarladı ve Kaymak, tahliye edilmedi.

whatsapp-image-2024-05-18-at-18-36-07.jpeg

Hatice Kaymak’ın babası Mehmet Sabri Kaymak, konuya dair şunları söyledi:

“Kızıma itirafçılık ve pişmanlık dayatılıyor. Ne yapmış ki pişman olsun? Hatice, Diyarbakır Cezaevi’nden Tarsus’a, oradan da Alanya’ya sevk edildi. Ben emekliyim, annesi rahmetli. Hem baba hem anneyim. Üniversitede okuyan bir kızım, lisede okuyan iki oğlum daha var. Diyarbakır’da oturuyoruz ve Hatice’yi ziyarete gitmekte zorlanıyoruz. Kızımın bir an önce cezaevinden çıkmasını istiyorum.”

Ahmet Bayna/Karabük T Tipi Cezaevi

32 yaşındaki Ahmet Bayna, 2011 yılından bu yana cezaevinde. Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nden Karabük Cezaevi’ne sevk edilen Bayna’nın ailesi ise Adana’da yaşıyor. Koşullu salıverilme tarihi Aralık 2023 olan Bayna, halen tahliye edilmedi.

whatsapp-image-2024-05-18-at-20-40-56.jpeg
Ahmet Bayna ve yeğeni Murat Cengiz

Ahmet Bayna’nın yeğeni Murat Cengiz; “Anayasa Mahkemesi’nin ‘örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına faaliyet gösterme’ yasasını iptal etmesiyle dayım, 2023 yılının Aralık ayında tahliyesi için başvurdu. Mahkeme tahliye kararı verdi ama cezaevi kurulu, pişman olmadığı ve örgütle ilişkisi olduğu gerekçesiyle onu serbest bırakmadı. Dayım dört sene fazladan yattı zaten. 2024’ün Şubat ayında kurul tekrar toplanmış ve yine aynı kararı vermiş. Üçüncü değerlendirmeyi, atı ay sonraya bırakmışlar. Kurul bu kararları alırken dayımla hiç görüşmedi. Tüm itiraz başvurularımız da reddedildi. Şimdi Ağustos ayını bekliyoruz ama pek umudumuz kalmadı. Dayımın koğuşundaki on beş kişi daha aynı durumda.” şeklinde anlattı yaşananları.

Malik Demir/Elmalı T Tipi Cezaevi

52 yaşındaki dört çocuk sahibi Malik Demir, 9 sene ceza aldıktan sonra Burdur Cezaevi’nden Elmalı Cezaevi’ne nakledildi. Demir’in denetimli serbestlik süresi, Kasım 2023’te başlayacaktı lakin aldığı bir disiplin cezası nedeniyle halen içeride.

ortada-malik-demir-sasda-euofmanlc-oslu-akif-demir.jpeg
Malik Demir (ortada)

Malik Demir’in oğlu Akif Demir gelişmelere dair şunları anlattı:

“Dikiş kutusunda küçük bir jilet parçası bulundurduğu için 11 gün hücre cezası verdiler babama. Denetimli serbestlikten yararlanmasın diye yaptılar bunu. Babam bu cezayı çekerken üzerine bir de aynı suçtan dava açtılar. Babam mahkemeye SEGBİS’le katıldı ama onu hiç konuşturmadılar. Küçücük jilet parçası ‘kesici, delici alet, adam öldürmeye teşebbüs’ olarak değerlendirildi ve babama beş ay hapis cezası verildi. Avukatı itiraz etti, dosya şu anda İstinaf’ta. Çok saçma bir ceza. Avukat, bozulabilir, diyor ama eğer bozulmazsa babam, asıl dosyasından cezası bitse de bu ceza için adli koğuşta yatacak. Babam bir sene fazladan yatmayı kabullenmişti ama şu son beş aylık ceza, onu kötü etkiledi, morali bozuk.”

Nedime Yaklav/Sincan Kadın Kapalı Cezaevi

Diyarbakır, Siirt ve Mardin cezaevlerinden sonra 17 yıldır Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Nedime Yaklav 50 yaşında ve 30 yıldır cezaevinde. 9 ay önce koşullu salıverilme tarihi gelse de cezaevi idare ve gözlem kurulu, onunla hiç görüşmeden iyi halli olmadığına karar verdi ve Yaklav tahliye olamadı.

whatsapp-image-2024-05-19-at-18-00-03.jpeg

Yaklav’ın avukatı Sinem Coşkun, “Nedime’nin ailesi Mardin’de yaşıyor ve ekonomik imkanları olmadığından ancak yılda üç-dört kez ziyaretine gidebiliyorlar. Nedime, denetimli serbestliğin verilmeyeceğini bildiği için zaten başvurmamıştı ama şartlı tahliyesi de yakıldı. Sincan Kadın Cezaevi’nde, pandemiden bu yana sosyal etkinlikler askıya alınmış ve Nedime, talebi olmasına rağmen etkinlik haklarından faydalanamamıştı. 17 yıl boyunca kurslara gitti ve ne idareyle ne de personelle bir sorun yaşadı. Kurul ise Nedime’yi mülakata çağırmadan ve herhangi bir somut bilgiye dayanmadan ‘mülakata gelmeyi kabul etmedi, örgütsel bağları devam ediyor.’ değerlendirmesi yaptı. Soyut gerekçelerden biri de Nedime’nin; ‘İKM’lerin işleri ve uygulamalarına yardımcı olmadığı, pasif kaldığı’ şeklindeydi. İkinci kurul zamanı Nedime, dilekçeyle görüşmek istediğini söylese de çağrılmadı ve ikinci kararda da ‘kurula çıkmayı reddettiği’ yazıyor. Tahliye talebi, Mart 2024’te üçüncü kez reddedildi ve değerlendirme, altı ay sonraya ertelendi. 2021’deki yasa değişikliğinden önce kurullar, disiplin cezası olmadığı takdirde mahpusların tahliyelerini engellemiyordu. Sincan Kadın Cezaevi, şu anda istinasız hiç kimseye şartlı tahliye imkânı tanımıyor. Nedime için itiraz süreçlerini tamamladık ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk, süreç devam ediyor. Ayrıca Adalet Bakanlığına kararı kanun yararına bozma talebiyle başvurduk.” değerlendirmelerinde bulundu.

Hakkı Aygün/Karabük T Tipi Cezaevi

60 yaşındaki Hakkı Aygün 41 yıldır cezaevinde. Van, Muş, Diyarbakır ve Antep cezaevlerinden sonra Karabük Cezaevi’ne nakledilen Aygün’ün ailesi ise Balıkesir’de yaşıyor. 16 Eylül 2023’te koşullu salıverilmesi gereken Aygün, idare ve gözlem kurulu tarafından çağrılarak, pişman olup olmadığı soruldu. “Pişmanım” demediği için kötü halli bulunup tahliye edilmeyen Aygün hakkında, üç ay sonra yine aynı değerlendirme yapıldı ve yeni karar üç ay sonraya bırakıldı.

whatsapp-image-2024-05-18-at-19-17-34-1.jpeg

Hakkı Aygün’ün ablası Zekiye Aygün; “Hakkı’ya önce ‘pişmanım de’ diyorlardı, şimdi yumuşatarak ‘hiçbir örgütle ilişkim yok’ demesini istemişler. Karabük’te bir yıldan fazla süredir tahliyesi engellenen insanlar var. Biz ekonomik ve fiziksel olarak dibe vurduk. Cezaevi ziyaretinden döndükten sonra hep hasta oluyorum. Az önce acilden geldim. Bir kardeşim daha cezaevinde ve o da kanser hastası. Bu gidişle Hakkı çıkınca bizi görebilecek mi, bilmiyorum. Anne babamızı kaybettik zaten. Hakkı bana da bir şey olmasından korkuyor. Sıkıntı, stres bizde sağlık bırakmadı. Kardeşim serbest bırakılsın.” diye anlatıyor yaşadıklarını.

hakkc-aygan-ve-ablasc-zekiye-aygan.jpeg
Hakkı Aygün ve ablası Zekiye Aygün

Cevat Yerdegül/Bolvadin T Tipi Cezaevi

1992’den bu yana cezaevinde olan 54 yaşındaki Cevat Yerdegül; Diyarbakır, Yozgat, Çankırı, Antep ve Karabük cezaevlerinden sonra Bolvadin Cezaevi’ne sevk edildi. Yerdegül, koşullu salıverilme gereği Aralık 2023’te tahliye edilecekti. İdare ve gözlem kuruluna çağrılan Yerdegül’den, “pişmanım” yazılı bir kâğıt imzalaması istendi. Yerdegül; “Ben cezamı bitirdim, neden böyle bir kâğıdı imzalayayım?” cevabını verince tahliye edilmedi ve üç ayda bir ertelenen değerlendirmelerin sonucu, bugüne kadar değişmedi.

whatsapp-image-2024-05-18-at-20-42-20.jpeg

Yerdegül’ün Hatay Dörtyol’da yaşayan eşi Aysel Yerdegül konuya dair şunları söyledi:

“Cevat’ın ilk eşinden iki oğlu, benim de bir kızım var. Cezaevine gidip gelmek çok zor oluyor, genellikle de gidemiyoruz. Yol uzak, imkânımız yok. Tarlada çalışarak kendimize bakıyoruz. Eşimi özledim, çocuklar babalarını özledi. 32 yıldır cezaevinde yatan insanı, pişmanlık dayatarak tahliye etmiyorlar.”

Sinan Sütpak/Yozgat T Tipi Cezaevi

59 yaşındaki Sinan Sütpak, 1993 yılından bu yana cezaevinde. Adıyaman, Bursa ve Elbistan cezaevlerinden sonra Yozgat T tipi Cezaevi’ne nakledilen Sütpak, halen orada. 15 Nisan 2023 tarihinde koşullu salıverilmesi gerekiyordu fakat cezaevi idare ve gözlem kurulu Sütpak hakkında “iyi halli değil, yaşam enerjisi düşük, örgütle ilişkisi devam ediyor” değerlendirmesi yaparak onu tahliye etmedi. Sütpak’ın ailesi ise Şanlıurfa’da yaşıyor ve ziyaretine gitmekte ekonomik olarak zorlanıyorlar.

whatsapp-image-2024-05-18-at-19-09-19.jpeg

Sütpak’ın oğlu Özgür Sütpak şunları aktardı:

“Ülke konjonktürü şu anda siyasi tutsaklara denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme şansını tanımıyor. Bu haklardan sadece adli mahpuslar yararlanabiliyor. Babam 30 yıldır cezaevindeyken örgütle ilişkisi nasıl devam eder? Kurul 30 yıl sonra babama ‘pişman mısın?’ diye sormuş. Bu soruyu sormak için biraz geç kalmadılar mı? Babamın tahliyesi, ‘pişmanım’ demediği için üç ayda bir yapılan değerlendirmelerle engelleniyor. Umut insanı kemiren bir şey. Her defasında bu son üç ay olacak diye umutlanıyoruz ama süre bir daha uzatılıyor. Bu şekilde bir buçuk yıl geçti.”

Yusuf Erdoğan: Mahpuslar ikinci kez cezalandırılıyor

Sadece yedi örnek verdiğimiz tahliye engelleme ihlalleriyle ilgili, her geçen gün yeni haberler ve şikayetler geliyor cezaevlerinden. Denetimli serbestlik haklarının verilmeyeceğine emin olduklarından başvuru dahi yapmayan mahpuslar, pişman olmadıkları takdirde aldıkları cezaların dörtte birini daha cezaevlerinde geçirmek zorunda bırakılıyorlar.

whatsapp-image-2024-05-20-at-12-51-00.jpeg

İnsan Hakları Derneği Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Yusuf Erdoğan, cezaevlerinde yaşanan bu kapsamdaki ihlallere dair şunları söyledi:

“5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 89. maddesinde yapılan değişiklikle ‘Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik’ 29 Aralık 2020 tarihinde 31349 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti.”

“Bu yönetmelikle idare ve gözlem kurulları, belirli periyotlarda mahpusun iyi halli olup olmadığını değerlendiriyor. Bu kurulların, mahpusların tahliyesini engelleyen hukuksuz kararlar verdiğine dair, gerek mahpuslar gerek aileleri gerekse de avukatlar tarafından derneğimize birçok şikayet başvurusu yapıldı.”

“2021 yılı başında uygulanmaya başlanan yönetmelikle yapısı değiştirilen kurulların, hem Anayasa’ya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu defalarca dile getirdik ve bu kurulların iptali için pek çok girişimde bulunduk. İptal davası da açtık ancak şu ana kadar herhangi bir sonuç alamadık.”

Erdoğan şöyle devam etti:

“Yönetmelik doğrultusunda kurulan kurullar, kendini mahkeme yerine koyarak mahpusların ‘İyi halli’ olup olmadığına dair değerlendirmede bulunuyor, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar veriyor. Oysa kurul içinde savcı dışında bir hukukçunun olmadığı gözetildiğinde, verilen kararların da objektif ve vicdani olmadığı açıktır. Söz konusu kurullar, subjektif kararlarla mahpusların infazlarını 3 ay, 6 ay ve 1 yıl gibi sürelerle uzatmakta, siyasi mahpuslardan da pişman olduklarına dair beyan istemektedir. Hatta çoğu mahpus hakkında tahliye tarihine kadar ‘iyi halli’ değerlendirmesi yapan kurullar, tahliye tarihinden hemen önce yaptıkları değerlendirmede ‘iyi halli değildir’ şeklinde karar veriyor. Derneğimizin tespit edebildiği kadarıyla şimdiye dek 384 mahpusun infazı, idare ve gözlem kurulları kararlarıyla uzatıldı. Kişi özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen ‘iyi halli’ kavramı, bu haliyle hapishane yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmış durumda.”

“Ayrıca kurullar, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce mahpusların aldığı disiplin cezalarını da gerekçe göstererek, iyi halli olmadıklarına karar verebiliyor. Ancak bu durum, ‘geçmişe yürüme yasağı’ ilkesine aykırıdır. TCK’nın 7/1-2. maddesi ‘suçun işlendiği tarihin’ esas alınması gerektiğini belirtir. Anayasa’nın 38. maddesi gereğince, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren aleyhe hükümler, sanık hakkında uygulanamaz. Anayasa’nın 38. ve TCK’nın 7. maddesi, emredici bir hükümdür ve tartışmaya açık değildir. Mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarını engellemek, ikinci bir cezalandırma yoluna gitmektir. Ayrıca mahpusların tahliyelerinin engellenmesi, umut hakkını ortadan kaldırmakta ve hem mahpusları hem de ailelerini olumsuz etkilemekte.”

/Kısa Dalga/

İlginizi Çekebilir

ABD: 4 eyalet ve Washington DC bölgesinde ön seçimler yapıldı
ABD’nin Beyrut Büyükelçiliğine silahlı saldırı düzenlendi

Öne Çıkanlar