Bir zamanlar bir bahçem vardı benim, rengarenk çiçekler açan…Sanayi kollarına yakındı, yanı başından uzun soluklu trenler geçerdi, bir kentten başka bir kente tanımadığım yolcuları taşırdı. İşte o zamanlar ben, hiçbir…
Üç yaşında bir oğlan çocuğu, öyle güzel ki, ay doğmaya utanır, annesi elinden sıkıca tutmuş daracık bir patikada yürüyorlar…Yol ne bitmez , nasıl da engebeli, üstelik gece de çökmek üzere…İkisi…
Güzel Dağ Sokağı: Yola bakan penceresi ince ve uzun; hani rengi kahverengi olsa neredeyse bir tabutu andıracak. Sedat,o tabutta bir ceset gibi yolun karşısındaki otobüs durağına bakıyor. Her on dakikada…
(Bir Yalnızlık Yazısı) Geçen yıl Sedat Pınar, ile ilgili bir yalnızlık yazısı yazmıştım. İsmin E hallerinden biri; bir kadın, yaşlı ve kimsesiz, sömürülmüş bu gurbetçiye para ile baktığını söylemişti. Ayrıca…
Bugün çok yalnız bir gün, çok yalnız ve bu yalnızlık yasaklanmalı. Bugün çok yalnız bir gün, bugün, yalnızlığın en uzun günü… Franz, apartmanımıza yapışık yan binada oturuyor. Sonradan yerel bir…
Bir zamanlar Elazığ’da soğuk kış gecelerinde teneke bir sobanın etrafına toplanır babamdan peygamber masalları dinlerdik. Bazan balığın içindeki Yunus olurduk, bazen de kuyudaki Yusuf…Denizi hiç görmediğimizden miydi, neydi? Bilmezdik ama…
Bu sisli, bu gökyüzü karanlık ve kuralları katı ülkeye üç haftadır yağmur yağıyor. Böylesi zamanlarda büyük kalabalıklardan sıyrılmalı, usulca o parka gitmeli ve Agnon’un şarkısını dinlemeliyim. Böylece kendime bir ödül…
Cahit Sıtkı Tarancı, Diyarbakırlı bir Kürt, ünlü Pirinçzade ailesinden. Galatasaray Lisesi’nden mezun olmuş, iyi bir eğitim almış ve Paris’te kalmış. Dönemin yoksulları Kürt kardeşlerinden tek farkı zengin sınıfından olmasıdır. İyi…
Atilla Özdemiroğlu’nun hüzünlü bir piyano resitali ile başlayan kısa bir videosunu ,sevdiğim bir arkadaşım geçen hafta whatsapp üzerinden bana yolladı,belki de gülebileceğimi hesapladı.Yavuz Tuğrul’un yazıp yönettiği Muhsin Bey, sinema filminden…
Her zaman, acımın bahçesi benim Gövden her zaman, her zaman şaşırtıcı Damarlarının kanıyla dolu ağzım, Ağzın ölümüm için söndürdü ışığını… Bir iç savaşın içinde, bir duvar dibinde Lorca gibi…