Koridorun sonunda büyük bir oda , sağlı sollu iki gömme elbise dolabı , iki ayarlanabilir en iyisinden yatak , yatakların hemen baş ucunda iki masa, masaların üzerinde su dolu iki…
‘’Eyy aydın; bunca zulüm yaşanırken ibren kimden yanaydı senin…” Çırılçıplak , genç , sağlıklı bir adam sağ elini havaya kaldırmış ‘yıldızlara doğru’ uzatıyor. Elinin içi boş ; kesici, delici herhangi…
Kanatlı kapının ardındaki gerçek Osman’ın perişan hali, acıyan yüreğidir. Rengi morarmış yerde paramparça yatan ölü bebeğidir. Kanatlı kapının ardındaki gerçek Osman’ın vicdan azabından ve pişmanlıktan ne yapacağını, ne edeceğini bilememesidir…. …
Bir kardeş sofrası kadar büyük, bir kardeş sofası kadar sıcak ve bir orduyu doyuracak kadar bereketliydi Hazorik. Köyün orta yerinden bir yılan gibi kıvrılarak uzanan yolu; Elaziz’den başlayıp Çemişgezek dağlarına…
Hafif bir yağmur yağıyor, berekettir deniliyor…Kavak yelleri, kuğunun belindeki kırmızı kuşak ve halaylarla dövülen kapı önündeki çamurlu toprak yeni bir geleceği haber veriyor. Kuğu birazdan bir çanta gibi elde taşınacak…
Yaşlı kuğunun yüzündeki her çizgi bir acılar kanalını andırıyordu…Eski zamanlardan kalma her kanaldan sadece kan akıyordu. ” Ağaçların yosun tutan yönlerini izle, suyun akışını izle, suyu bendini aşamadığı, gölet oluşturduğu …
At, koşmaktan su kesmiş ve oldukça yorulmuştu. Ciğerleri yanmış bir şekilde Emine’yi sürüklediği pınara doğru ilerliyordu. İşte ölümün başladığı pınar ve arkada sırt üstü mecalsiz uzanmış Emine. Akşam üstü serinliğinde…
Karaçor dedikleri koca bir derya. En çok da Pepuk kuşları uçar orada…Kervanlar geçmez, dağlar yol olup bir avuç medeniyet için geçit vermez…Munzur, baharda öfkelidir, hırçın akar; can da alır, mal…
Havada kar sesi var…hava puslu bir sabaha evrilmiş… küçük bir topluluk iki sarayın tam ortasına yerleştirilmiş bir aslan heykelinin önünde duruyor. Kırmızı kum taşından kare şeklinin üzerine bronz olarak yerleştirilmiş…