Avrupa Birliği Çin menşeli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini oylayacak

EkonomiGündem

🔴 Avrupa Birliği’nin (AB) 27 ülkesi, Çin yapımı elektrikli araçların (EV) ithalatına ek gümrük vergileri getirilmesini öngören bir teklifi oylamaya çağırıldı.

Cuma sabahı yapılması planlanan ve dünyanın yakından takip ettiği oylamada, Avrupa’nın başkentleri karşı karşıya gelecek: Budapeşte, ek gümrük kararının güçlü bir retçisiyken, Paris ve Roma güvenilir destekçiler olarak öne çıkıyor, Madrid hala karar aşamasında ve Berlin başarısız bir muhalefet kampanyasından ötürü “sersemlemiş” halde.

Oylama, von der Leyen tarafından ilk kez Eylül 2023’te duyurulan ve aylarca süren bir soruşturmanın doruk noktasını temsil ediyor.

Leyen, o dönem Strazburg’da yaptığı bir açıklamada, “Küresel piyasalar artık daha ucuz Çin malı elektrikli otomobillerle dolup taşıyor. Ve bu araçların fiyatları devlet sübvansiyonlarıyla yapay olarak düşük tutuluyor, bu durum pazarımızı etkiliyor,” demişti.

“Sübvansiyonu içeriden kabul etmediğimiz gibi dışarıdan da kabul etmiyoruz.”

Soruşturma bu konuşmadan kısa bir süre sonra başlamış ve AB yetkilileri, Çin genelinde 100’den fazla otomobil üretim tesisini ziyaret etmişti.

Önde gelen üç şirket – BYD, Geely ve SAIC – Çinli elektrikli araç endüstrisinin temsilcileri olarak seçilmiş ve Çin hükümeti ile ilişkileri hakkında ayrıntılı bir anket doldurmaları istenmişti.

Sonunda elde edilen bulgular oldukça çarpıcıydı: Pekin, yerli elektrikli araç sektörüne yıllarca muazzam miktarlarda kamu parası aktarmış ve yetkililerin deyimiyle “tüm tedarik zincirine” nüfuz etmişti.

Sübvansiyonlar, hammaddeden araç sevkiyatına kadar geniş ölçekteydi ve krediler, vergi indirimleri, doğrudan hibeler, “yeşil tahviller” ve tüketici avantajları (iddia edildiği gibi tüketicilere asla ulaşmayan), otomobil üreticilerinin yararına olacak şekilde düzenlenmişti.

Sübvansiyonların bir sonucu olarak Komisyon, Avrupalı firmaların kârlı elektrikli araç pazarının dışına itilme ve sürdürülemez kayıplara uğrama riskiyle karşı karşıya olduğu ve bunun da bloktaki 2.5 milyon doğrudan ve 10.3 milyon dolaylı istihdam için acı verici sonuçlar doğuracağı kanısına vardı.

Bu tablodan ötürü Brüksel, sübvansiyonların etkisini minimize etmek ve Çin ile AB arasındaki fiyat farkını kapatmak amacıyla ek gümrük vergileri önerdi.

Mevcut yüzde 10’luk oranlara ek olarak önerilen vergiler, markaya ve Komisyon’un soruşturmasıyla işbirliği düzeyine göre değişiyor: Tesla (yüzde 7.8), BYD (yüzde 17), Geely (yüzde 18.8) ve SAIC (yüzde 35.3) şeklinde.

Cuma günü yapılacak oylamada üye devletler, bu ekstra vergilerin önümüzdeki beş yıl için geçerli olmasını sağlayacak yasal metni oylayacak.

Oylamada nitelikli çoğunluk kuralları uygulanacak, yani teklifin onaylanması için bloğun en az yüzde 65’ini temsil eden 15 ülkenin oyu gerekecek. Ret için de aynı eşik gerekecek ve bu da itiraz sürecini ve daha sonraki bir aşamada ikinci bir oylamayı tetikleyecek.

Ancak üçüncü ve giderek artan bir olasılık daha var: bazı başkentler çekimser kalarak bloğun olumlu ya da olumsuz bir karar alınması için gerekli sayıya ulaşmasını engelleyebilir.

Bu durumda Komisyon, münhasır ticaret yetkilerini kullanarak bu çıkmazı aşacak ve gümrük tarifelerine devam edip etmeyeceğine karar verecek. Her halükarda nihai kararın, sübvansiyon karşıtı soruşturmanın yasal son tarihi olan 30 Ekim’e kadar alınması gerekiyor.

Komisyon ve özellikle de AB’nin Çin’e yönelik politikalarında büyük bir değişime öncülük etmekle tanınan başkanı Ursula von der Leyen için oylamanın taşıdığı riskler daha yüksek olamazdı.

Von der Leyen Çin’i, merkezinde Pekin’in bulunduğu “uluslararası düzende sistematik bir değişim” gerçekleştirmeye kararlı, “içeride daha baskıcı, dışarıda ise daha iddialı” bir ülke olarak tasvir ediyor.

Ona göre, pazar payını ele geçirmek ve yeni gelişen teknolojiyi kontrol etmek için büyük endüstriyel sübvansiyon aktarımları gibi haksız ticaret uygulamaları, iktidardaki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) uzun vadeli misyonunda başarılı olmasını sağlamak için bir başka araç.

Mart 2023’te bir konuşmada özetlediği bu sert vizyon, Çin ürünlerine yönelik bir dizi soruşturmanın başlamasıyla sonuçlandı.

Bunlar arasında, elektrikli araçlar soruşturması, siyasi ve ekonomik etkileri nedeniyle en önemli olanı olarak öne çıktı – ayrıca bir ticaret savaşını tetikleme potansiyelini de unutmamak gerekiyor.

Von der Leyen’in Çin politikası test edilecek

Gümrük tarifelerine ilişkin oylama, von der Leyen’in Çin politikasına ilişkin bir nevi referandum niteliği taşıyor.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) kıdemli politika araştırmacısı Janka Oertel, “Planlanan oylama AB-Çin ilişkilerinin geleceği için kritik bir anı işaret ediyor,” dedi.

“Brüksel’in Avrupa’nın Çin ile müzakere pozisyonunu güçlendirmek için önerdiği kurallara dayalı çözümlerin son dakikada üye ülke politikaları tarafından baltalanıp baltalanmayacağına dair bir turnusol görevi görüyor.”

Oertel, vergilerin onaylanması halinde, von der Leyen’in ikinci döneminde Pekin’e karşı daha sert bir şekilde baskı yapmaya devam etmesi için cesaretlendirileceğini belirtti.

Buna karşılık vergiler reddedilirse, “Çin hükümeti bunu önemli bir zafer olarak görecektir. Bu durum Avrupa zincirinde Pekin’e üstünlük sağlayacaktır,” diye konuştu.

Soruşturmanın başlangıcından itibaren Çin hükümetinin yetkilileri, en azından kamuoyu önünde düşmanca bir tutum benimsedi. Soruşturmayı “korumacı bir eylem” olarak kınadılar, sübvansiyonların varlığını sürekli olarak reddettiler.

Soruşturma bulgularını “yapay olarak kurgulanmış ve abartılmış” olarak nitelendirip, AB’den ithal edilen süt ürünlerine, konyak ve domuz eti endüstrilerine karşı misilleme yaptılar. Ancak Pekin, ek vergileri önleyebilecek siyasi bir çözüm bulmak için Brüksel ile yoğun görüşmeler yürütüyor.

Masadaki seçeneklerden biri, Çin’in elektrikli otomobilleri için asgari fiyat belirlemeyi taahhüt etmesi, ancak bu çözümün uygulanması pratikte zor ve çok sayıda boşluğa açık olabilir.

Buna paralel olarak Çinli yetkililer, aralarında Berlin, Paris ve Roma’nın da bulunduğu Avrupa başkentlerini dolaşarak gümrük vergilerinin reddedilmesini ikna etmede yoğun çaba sarf ettiler.

Sanchez’den Çin ziyareti sonrası U dönüşü

Bu lobi çalışmaları, geçtiğimiz ay İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in dört günlük Çin gezisinin ardından bir U dönüşü yaparak, Komisyon’u öneriyi “yeniden gözden geçirmeye” çağırmasıyla gündeme gelmişti.

Ancak cuma sabahı yapılacak oylamada gözler İspanya üzerinde değil, dünya standartlarında bir otomotiv sektörüne ve Çin pazarıyla derin ticari bağlara sahip endüstriyel bir güç merkezi olan Almanya’da olacak.

Berlin geleneksel olarak Pekin’e karşı uzlaşmacı bir politikayı savunuyor; ekonomi birinci, siyaset ikinci planda.

Çin’in totaliter rejimine karşı açık sözlü görüşleriyle Yeşiller’in hükümetteki koalisyona katılması, yeni bir dönemin umut verici bir başlangıcı olarak görülüyordu. Ancak ticari misilleme korkularının artması, otomobil üreticilerinin bitmek bilmeyen baskısı, sürekli yüksek seyreden enerji fiyatları ve durgun GSYİH büyümesi, Almanya’nın Çin’e karşı koyma kararlılığını azalttı ve gümrük vergilerinin iptali için kulis yapmaya yönlendirdi.

Şansölye Olaf Scholz bu hafta AB-Çin müzakerelerinin devam etmesi çağrısında bulundu: “Elbette ekonomimizi haksız ticaret uygulamalarından korumak zorundayız. Ancak AB olarak verdiğimiz tepki kendimize zarar vermemize yol açmamalı.”

Berlin yönetiminin bu hamlesi dikkat çekici bir şekilde sonuçsuz kaldı.

Nüfusu göz önünde bulundurulduğunda vergileri durdurmak için çok ihtiyaç duyulacak iki ülke olan Fransa ve İtalya, von der Leyen’in yanında yer alıyor.

İki kilit aktör olan Polonya ve Hollanda ise Çin’e karşı daha sert bir politika gütme önerisinde bulunuyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden çıkarılan dersler, blok içinde benzer duyguları uyandırdı.

German Marshall Fund’da kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Noah Barkin, cuma günkü oylama öncesinde yayınladığı bir makalede, Berlin’in girişimlerinin “başarısızlığa mahkum” görünmesinin “Almanya’nın Çin politikası üzerindeki etkisinin büyük ölçüde azaldığını” gösterdiğini yazdı.

“En son bir Alman şansölyesi, Alman endüstrisine körü körüne bağlılıktan dolayı ülkenin en yakın Avrupalı müttefiklerinin, Avrupa Komisyonu’nun ve ABD’nin endişelerini görmezden geldiğinde, bu stratejik bir felaketle sonuçlanmıştı: Kuzey Akım.”

/euronews/

İlginizi Çekebilir

Mesut Yeğen: Kürtlük: Serbest Ama İhtiyaçlar Dairesinde
İsrail, Lübnan-Suriye sınırındaki El-Masna Sınır Kapısı’na hava saldırısı düzenledi

Öne Çıkanlar