🔴 İspanya, Katalan, Galiçya ve Bask dillerini Avrupa Birliği’nin resmi dilleri haline getirmek için gerekli oy birliğini sağlayamadı.
Zira bazı üye devletler böylesi eşi benzeri görülmemiş bir hamlenin idari ve hukuki sonuçları konusunda endişelerini dile getirdi.
Sonuç, konunun resmi bir oylamaya sunulmasının planlandığı salı günkü AB işleri bakanları toplantısında ortaya çıktı. Tartışma ilerledikçe, odadaki çekincelerin uzlaşmayı engellemeye yetti.
Madrid’deki merkezi hükümetin baş sözcüsü Pilar Alegria, “(Talebi) desteklemek isteyen çok sayıda ülke vardı, ancak daha fazla zaman isteyen bir azınlık vardı. Biz de bunu kabul etmeye karar verdik,” dedi.
“Çalışmaya ve tartışmaya devam edeceğiz.”
Söz konusu talep, Başbakan Pedro Sanchez’in İspanya parlamentosunda küçük ama önemli sayıda sandalyeye sahip olan Katalan ayrılıkçı milletvekillerinin desteğini alarak azınlık hükümeti kurduğu 2023 yılına dayanıyor. Yatırım anlaşmasının bir parçası olarak Sanchez, Brüksel’e 1/1958 sayılı Tüzüğün değiştirilmesi ve Katalan, Galiçya ve Bask dillerinin resmi AB dilleri haline getirilmesi için bir teklif sunma sözü verdi.
Sanchez’in parlamentonun onayına ihtiyaç duyan savunma harcamalarında ciddi bir artış içeren yeni bütçesini açıklamasının ardından bölgesel partilerin desteği daha da önem kazandı.
Salı günü itibarıyla 1/1958 sayılı Yönetmelik 24 dili tanımaktadır. Bu tanımlama, resmi gazetenin günlük yayını da dahil olmak üzere her türlü yasal işlemin tercümesini ve AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’ndaki tartışmalar sırasında gerçek zamanlı tercümeyi ifade etmektedir.
Yönetmeliğin değiştirilmesine yönelik ilk girişim, Madrid’in ek masrafların tamamını ödemeyi teklif etmesine rağmen, Eylül 2023’te hızlı bir şekilde reddedildi.
Bu fiyasko, isteksiz ülkeleri ikna etmek ve gerekli oy birliğini sağlamak için aylarca süren perde arkası müzakerelere yol açtı.
İspanya, bakanlar toplantısı öncesinde aritmetik çok belirsiz görünse de salı sabahı konunun gündeme alınmasını istedi.
Brüksel’e varışında Finlandiya’nın Avrupa işlerinden sorumlu bakanı Joakim Strand, konunun “henüz olgunlaşmadığını” savunarak bu talebe şüpheyle yaklaştı.
Strand gazetecilere yaptığı açıklamada, “Konsey hukuk servisi tarafından da (dile getirilen) bazı endişeler var. Bence bu çok ciddiye almamız gereken bir konu,” dedi.
“Dil çeşitliliğinin önemli olduğunu düşünüyorum ve biz her zaman yapıcıyız ve tartışmayı sürdürmek istiyoruz.”
İsveçli Jessica Rosencrantz ve Avusturyalı Claudia Plakolm da AB’nin çeşitliliğine saygı gösterilmesinin önemini vurguladılar, ancak üçlü tanımlamanın getireceği mali ve hukuki sonuçlara ilişkin endişeleri yinelediler.
Avrupa Komisyonu daha önce Katalan, Galiçya ve Bask dillerinin her birinin maliyetinin 44 milyon euro olmak üzere yıllık 132 milyon euro olacağını tahmin etmişti. Bu değerlendirme, İrlanda’da Galce ile ilgili geçmiş deneyimlere dayanan bir ön değerlendirmeydi.
İspanya’nın dil konusundaki iç düzenlemesi Avrupa’da benzersizdir.
Askeri diktatörlüğün sona ermesinin ardından 1978 yılında yürürlüğe giren ülke anayasası uyarınca, bu üç dil konuşuldukları bölgelerde ortak resmi statü kazanmış ve Kastilyaca ile aynı yasal statüye sahip olmuştur.
Katalanca Katalonya, Valensiya, Balear Adaları ve Andorra’da 9 milyondan fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. Galiçyaca, İspanya’nın kuzeybatı köşesi olan Galiçya’da yaklaşık 2,5 milyon kişi tarafından konuşulan ikinci dildir. Latince kökenli olmayan Bask dili ya da Euskara, Bask Bölgesi ve Navarra’da ve ayrıca Güney Fransa’nın sınır bölgelerinde 750 bin’den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır.
Katalonya Başkanı Salvador Illa Şubat ayında Brüksel’e yaptığı resmi bir ziyaret sırasında Euronews’e verdiği demeçte, “Bu az ya da çok belge tercüme etme meselesi değil, Avrupa vatandaşlarının kimliğine saygı duyma meselesi,” dedi.
“Bu, diyelim ki, siyasi bir mesele ya da siyasi bir talep değil. Ben bunu başka bir açıdan ele alırdım. Bu dilbilimsel açıdan adil bir ölçü. Bu resmi dilleri konuşan 20 milyon vatandaşımız var.”
/euronews/