Aşırı sağcı Özgürlük Partisi (Freiheitliche Partei Österreich) göç, enflasyon ve Ukrayna’daki savaştan endişe duyan seçmenler arasında en popüler parti olarak görünüyor.
Uzun süredir kampanya stratejisti olan ve 2021’den bu yana partiyi yöneten Herbert Kickl, Avusturya’nın yeni şansölyesi olmak istiyor.
Cuma günü bir kampanya mitinginde konuşan Kickl, yasadışı göçmenlerin “yeniden göç etmesini” talep etmişti.
Kickl ayrıca kampanya sırasında 1930’larda Naziler tarafından Adolf Hitler’i tanımlamak için kullanılan ve halkın şansölyesi anlamına gelen “Volkskanzler” terimini kullanarak tartışmalara yol açmıştı.
Anketler Özgürlük Partisi’nin oyların yaklaşık yüzde 28’ini alacağını tahmin ediyor ki bu da tek başına iktidar olmak için gereken barajın oldukça altında. Koalisyon ortağı bulmak da zor olabilir.
Avusturya Halk Partisi’nin (Österreichische Volkspartei) yüzde 24 ile ikinci sırada yer alması beklenirken, parti lideri Şansölye Karl Nehammer, Kickl ile işbirliği yapmayı şimdiden reddetti ve seçmenleri aşırı sağın iktidara gelmesini önlemek için kendisine oy vermeye çağırdı.
Cuma günü Viyana’da konuşan Nehammer, “Kiminle sorumluluk sahibi ve işler bir hükümet kurmanın mümkün olmadığını açıkça belirttim. FPÖ’nün (Avusturya Özgürlük Partisi) mevcut lideri bu kriterleri karşılamıyor. Bu yüzden onu dışladım,” ifadelerini kullanmıştı.
Özgürlük Partisi’nin desteği, 2019 seçimlerinde, küçük koalisyon ortağı olduğu hükümetin bir skandalla düşmesinin ardından yüzde 16,2’ye gerilemişti.
Dönemin başbakan yardımcısı ve Özgürlük Partisi lideri Heinz-Christian Strache, bir Rus yatırımcıya iltimas geçtiği iddia edilen gizlice kaydedilmiş bir videonun yayınlanmasının ardından istifa etmişti.
Özgürlük Partisi ayrıca, Rusya’ya yönelik yaptırımların sona erdirilmesini talep ediyor, Batı’nın Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımları eleştiriyor ve Almanya tarafından başlatılan bir füze savunma projesi olan Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’nden çekilmek istiyor.
Avusturya’nın II. Dünya Savaşı sonrası hükümetlerinin çoğuna liderlik etmiş bir parti olan Sosyal Demokrat Parti’nin lideri ise kendisini Kickl’in zıt kutbu olarak konumlandırıyor.
Aynı zamanda ülkenin en büyük mülteci kabul merkezine ev sahipliği yapan Traiskirchen kasabasının belediye başkanı olan Andreas Babler, aşırı sağcılarla birlikte ülke yönetmeyi reddediyor ve Kickl’i “demokrasi için bir tehdit” olarak nitelendiriyor.
Babler, “Siyasetin tek bir yükümlülüğü vardır: insanların gerçeklerine odaklanmak ve insana saygıyı ön planda tutmak. Siyasetin tek görevi bu ülkedeki çoğu insanın yaşamak zorunda olduğu koşulları iyileştirmektir,” demişti.
İlk beş sırayı NEOS, Yeşiller ve BİER Partisi paylaşıyor.
NEOS on yıl önce Liberal Forum ile birleşerek kurulmuş ve 20.000 yeni öğretmen istihdam etme, vatandaşlar üzerindeki vergi yükünü azaltma ve siyasi şeffaflığı artırma vaatleriyle kampanya yürütmüştü.
Parti lideri Beate Meinl-Resinger, her yaştan insanın partisinin sundukları konusunda hevesli olduğunu savunuyor.
“İleriye bakmamızı, geleceğe bakmamızı ve Avusturya’da yeniden iyimserlik ve güven yaratmamızı, işlerin daha iyi gideceğini ve bugünden daha iyi bir geleceğin bizi beklediğini söylemek istiyorum.”
Anketlerde NEOS ile neredeyse başa baş durumda olan Yeşiller (Die Grünen), aynı zamanda Avusturya Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Werner Kogler tarafından yönetiliyor.
Cuma günü partisinin kampanya mitinginde, iktidar koalisyonunun küçük partisi olarak Yeşiller ekibinin başarılarını öven Kogler, “Bu cumhuriyette ne zaman bir parlamento grubundan bu kadar güçlü bir hükümet ekibi çıktı? Ama şimdi elbette gelecek söz konusu,” diyerek Viyana’daki destekçilerine seslenmişti.
Yaklaşık 6.5 milyon Avusturyalının oy kullanma hakkı var ve oy verme işlemi yerel saatle 17:00’de sona erecek. İlk sonuçları sandık çıkış anketleri gösterecek.
/Kaynak: euronews Türkçe/