Aygül Doku: Gülistan’ın mezar taşına hasret kaldık

GenelGündem

“Gülistan Doku 4 yıldır kayıp. Yerinde sayan soruşturmanın, insan öldürme olarak yürütülmesini ve tutuklamalar yapılmasını istiyoruz.”

Aslıhan Gençay’ın P24 blogtaki yazısı:

Hayat devam ediyor ama Gülistan Doku 4 yıldır kayıp.

Herkesin derdi kendine yetiyor ve kimsenin başkasının derdini sırtlayacak mecali kalmadı ama Gülistan Doku 4 yıldır kayıp.

Belki toplum “Gülistan Doku Nerede?” diye sormaktan yoruldu, hatta adını dahi unutur oldu ama Gülistan Doku 4 yıldır kayıp.

Bugün Gülistan’ın akıbeti, ne sadece ailesinin ne de avukatlarının sorunu. Tersine “Gülistan Doku nerede?” sorusunun cevabı, ülkenin tüm kadınları ve onların güvenliğiyle gayet yakından ilgili.

4-5 Ocak 2020 tarihlerinde neler olduğu, Gülistan’ın en son nerede görüldüğü, baş şüpheli Zeinal A. ile aralarındaki ilişki ve kavga, bu kavganın Zeinal A.nın üvey babası eski polis Engin Y. ve annesiyle ilgisi, Zeinal A. ile Gülistan arasındaki yazışmalar, medyada o kadar çok yer aldı ki sanırız herkes, hikâyenin tümüne hâkim olmasa da en azından, bir kısmını mutlaka biliyor. Aslında anahtar tam da burada; hikâyenin tümüne hâkim olmakta ya da Gülistan Doku’nun hayatı söz konusuyken, meseleyi sadece “trajik bir aşk öyküsü” olarak algılamaktan vazgeçmekte saklı.

Dramalardan sıyrılıp, 4 yıldır yerinde sayan bu soruşturmadaki ihmallere, karanlıkta kalan noktalara, birbiriyle uyuşmayan şüpheli ifadelere, bir anda bozuluveren kameralara, yani kısaca tüm tutarsızlıklara tekrar tekrar dikkat çekmek, ne yazık ki kamuoyu baskısıyla yürüyen bu soruşturma açısından büyük önem taşıyor.

Neler olmuştu?

Özetlersek: Hayat dolu, ailesine bağlı üniversite öğrencisi Gülistan Doku, öğrenimine devam ettiği Tunceli’de Zeinal A. ile tanışarak flört etmiş, ilişkileri belirsiz sebeplerle yürümeyince tartışmalar başlamış ve bu tartışmalar gerek çiftin yakın arkadaşlarına gerek Gülistan’ın üniversite hocalarına gerekse de Zeinal A.nın ailesine yansımıştı. 4 Ocak 2020 gecesi, Zeinal A.nın ailesinin evinden çıkan Gülistan, Zeinal A. tarafından araçla takip edilerek zorla alıkonulmuş, olay emniyete yansısa da kayıtlar doğru düzgün tutulmamış, Zeinal A.nın üvey babası Engin Y.nin etkisiyle örtbas edilmişti. 5 Ocak 2020’de Zeinal A. ile tekrar tartışan Gülistan, birden ortadan kaybolmuştu. Bu kayıp vakasındaki baş şüpheli Zeinal A. alınan ifadesinde bilgi saklamış, anlattıkları, tanıkların ifadesiyle uyuşmamış, 5 Ocak’ta Zeinal A.nın birkaç saat nerede olduğu ise belirsiz hâle gelmişti. Üvey baba Engin Y. her gün aktif olarak kullandığı telefonunu, nedense 5 Ocak günü hiç açmamış, dolayısıyla HTS kaydı da oluşturulamamıştı. Aynı zamanda baş şüpheli ve ailesi detaylı sorgulanmamış, evleri delil karartmaya zemin hazırlayacak kadar geç aranmış, Gülistan’ın bir gün önce zorla alıkonduğu araç ise 5 Ocak günü Engin Y. tarafından dağlık yollar katedilerek Elazığ’a götürülmüş, kısaca hiçbir açıdan kapsamlı bir soruşturma yürütülmemişti.

Henüz soruşturma sürerken dönemin Tunceli valisi Tuncay Sonel vakayı “intihar” olarak açıklamış, Gülistan’ın ailesine başsağlığı dahi dilemiş fakat bu açıklama, hem görgü tanıklarının ifadeleri hem de Gülistan’ın intihar ettiği söylenen Munzur Çayı veya Uzunçayır Baraj Gölü’nde, tüm aramalara rağmen cesedinin bulunamamasıyla anlamsızlaşmıştı.

O günden bugüne, Gülistan’ın ailesi ve avukatlarının ısrarı, kamuoyunun da sahiplenmesiyle yürüyen soruşturmadan hiçbir sonuç alınamadı.

Bir süre önce ise Gülistan’ın ablası Aygül Doku, sosyal medya platformu X aracılığıyla; Tunceli’ye yeni atanan vali Bülent Tekbıyıkoğlu ve yeni emniyet müdürü Hakan Duman’la görüştüğünü, Tekbıyıkoğlu ile Duman’ın “Gülistan Doku bizim de kızımız, bulunmasını biz de çok istiyoruz. Dosyayı tüm ayrıntılarıyla tekrar araştıracağız.” dediğini duyurdu. Doku’nun iletisinin ardından ailenin avukatı Ali Çimen, çeşitli basın organlarına konuyla ilgili demeç vererek; dosyada 4 yıldır etkin bir soruşturma yürütülmediğini ve Gülistan’ın akıbetinin hâlen belirsizliğini koruduğunu, açıkladı.

Aygül Doku, içişleri bakanı ve adalet bakanından da randevu istemiş lakin bakanlıklar aileye herhangi bir yanıt vermemişti. Hem Aygül Doku hem de Doku ailesinin avukatı Ali Çimen’le yeni gelişmeler üzerine tekrar konuştuk.

“Gülistan’ın eşyalarına sarılarak uyuyoruz”

Aygül Doku, vali ve emniyet müdürüyle yaptığı görüşmeye dair şu ayrıntıları verdi:

“Vali ve emniyet müdürüyle görüşmeyi ben talep ettim çünkü yeni atanmışlardı ve her şeyden önce içişleri bakanı değişmişti. İçişleri ve adalet bakanlarından, soruşturmayı yürüten başsavcıdan da randevu talep ettim ama henüz geri dönüş olmadı, hâlen bekliyoruz. Görüşmede bana; tüm kadroların değiştiğini, dosyada ve olayda ismi geçen kim varsa teker teker ele alıp araştıracaklarını, tüm ayrıntıları baştan sona kadar inceleyeceklerini ve acımızı anladıklarını, söylediler.”

Bu görüşmenin üzerinden haftalar geçti fakat Gülistan Doku dosyasında maalesef herhangi bir gelişme yaşanmadı ve yetkililer tarafından da bir adım atılmadı.

Sözler verilmesine rağmen yine ilerlemeyen soruşturmaya dair Aygül Doku; “4 yıldır aynı şeyleri söylüyoruz aslında. Sıkıntı bizim bunları söylememize rağmen somut bir adımın atılmaması. Biz hukukçu değiliz ama başsavcılar, hâkimler bu dosyayı biliyor. Baş şüpheli Zeinal A. bir gün önce kızımızı zorla bir araca bindirmeye çalışıyorsa, Gülistan gece 00.30’da Zeinal A.ya ‘Korkuyorum.’ diye mesaj atıyorsa, savcı ‘Gülistan neden korkuyordu?’ diye sorduğunda Zeinal A. ‘Bilmiyorum.’ diyerek geçiştiriyorsa, Gülistan’ın kaybolduğu gün aralarında geçen tartışma için ‘Sınavlardan, okuldan konuştuk.’ demesine rağmen, kamera kayıtları hararetli bir şekilde tartıştıklarını gösteriyorsa ve Zeinal A. bu tartışma sonrasında Gülistan’ı defalarca arıyorsa, bunların hepsi açığa çıkarılmalı. Zeinal A. her ne olduysa sır gibi saklıyor ve devletin tüm kurumlarını da, adaleti de yanlış yönlendiriyor.” diyor.

Ekliyor Doku: “Bizim kızımız, durup dururken kayıplara karışacak bir kız değil. Önceki gece aramış, sınavlarım bitecek eve geleceğim, demişti. Hatta bize hediyeler almış, Diyarbakır’a geldikten sonra gideceği Mersin tatilini bile ayarlamış. 4 Ocak günü Gülistan İnstagram’dan paylaşım da yapmış. Zeinal A.nın evine gidene kadar Gülistan’ın hayatında olağanüstü hiçbir şey yok. Ne olduysa 4 Ocak gecesi olmuş. Zaten Zeinal A. ifade verirken o geceki tartışmadan hiç bahsetmiyor. Kavga çıktığını biz, Gülistan’ın o gece evinde kaldığı üniversite hocasından öğrendik. O anlatmasa karanlıkta kalacaktı. Neden bunlar aydınlatılmıyor?”

 

Dönemin valisi Tuncay Sonel’in, aile Tunceli’ye gider gitmez onlara “Kızınız intihar etti” demesini de unutamıyor Aygül Doku. Şöyle anlatıyor hissettiklerini:

“Bizim kızımızın intihar ettiğini gören duyan kimse yokken, bize bir belge sunamazken vali nasıl ‘Kızınız intihar etti.’ der? Zaten valinin Gülistan’ın intihar ettiğini söylediği saatten sonra, onu gören iki görgü tanığı var. Vali bize o kadar emin bir şekilde söylemişti ki bu yüzden çok korkutucu. Anlatırken ben titriyorum.”

Baş şüpheli Zeinal A.nın olaydan hemen sonra Rusya’ya kaçtığını, Doku ailesinin zorlaması ve İçişleri Bakanlığının talimatıyla Rusya’dan geldiğini, Zeinal A.nın annesinin ise CİMER’e “Vali Tuncay Sonel bizi Rusya’ya gönderecekti, neden göndermedi?” yazarak, validen şikâyetçi olduğunu da aktarıyor Aygül Doku ve ekliyor:

“O süreçte soruşturmayı yürüten özel ekip, Zeinal A.nın iki telefon kullandığını ve birini imha ettiğini öğrenmişti. Gülistan’a ulaşabileceğimiz hiçbir kayıt bırakmamışlar ortada.”

Hâlen dünmüş gibi tüm ayrıntıları hatırlayan Aygül Doku:

“Ben ilk günden beri kardeşimin intihar ettiğine inanmıyorum. Saçlarını boyamaya kıyamayan kız nasıl intihar etti? Ortadan kaybolacak bir kız da değildi. O zaman geriye ne kalıyor? Eğer Zeinal A. hakkında o sırada soruşturma açılsaydı, sadece 24 saat gözaltına alınsaydı ve Rusya’ya kaçmasaydı, emin olun olaylar bu noktaya gelmez, sorular böyle cevapsız kalmazdı. Engin Y.nin kriminal inceleme yapılmadan, dağlık yolları kullanarak Elazığ’a götürdüğü aracın içindeydi belki de Gülistan…” diyor ve altını çizerek belirtiyor:

“Biz şu anda katil aramıyoruz. Biz kızımızı arıyoruz. Bu olayın çözülmesini istiyoruz. Gülistan 4 yıldır karanlıkta. O karanlıkta kaldıkça hiçbirimizin çocuğu güvende değil. Bu karanlığı hiç kimse hak etmiyor. Gülistan ortaya çıksın ve Gülistan’a bu karanlığı yaşatanlar, adalet önünde hesap versin. Biz, Gülistan’ın kıyafetlerine, eşyalarına sarılıp uyuyoruz hâlâ. O kadar utanarak ve üzülerek söylüyorum ki; koca ülkenin gözü önünde bir mezar taşına hasret kaldık.”

Avukat Ali Çimen: Cinayet soruşturması başlatılmalı

Doku ailesinin avukatı Ali Çimen’e bir buçuk sene önce Gülistan Doku dosyasını sorduğumda; soruşturmayı yürüten başsavcıya ilettikleri taleplerden, bekledikleri kamera ve telefon kayıtlarından bahsetmişti bana. Evet, aradan bir bucuk sene geçti ama yine hiçbir gelişme yoktu.

“Beklediğimizi söylediğim kamera kayıtları ne netleştirildi ne de yakınlaştırılabildi. Hiçbir gelişme olmadı. Telefon kayıtları da bize verilmedi. Genel olarak; 4 yıldan bu yana dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı gibi, soruşturmayı yürüten başsavcılık, taleplerimizin hiçbirini kabul etmiyor.” diyen Ali Çimen, vali ve emniyet müdürünün söylemlerine dair ise;

“Vali ve emniyet müdürünün Aygül Hanım’a söyledikleri, aslında bize 4 yıldır söyleniyor ama somut bir gelişme sağlanmıyor. Bir gelişme olacağından da hiç ümitli değilim.” yorumunu yapıyor.

Soruşturmadaki ihmalleri şöyle sıralıyor Çimen:

“Dosyamızda zaten bir baş şüphelimiz var ve aradaki husumet de belli. İstatistikler gösteriyor ki, yüzde doksan oranla kadınlar, şiddete ve cinayete yakınları tarafından uğruyor. Gülistan’ın karışık bir ilişki ağı yok ve tek husumeti baş şüpheliyle. Zaten Gülistan kaybolmadan bir gün önce yaşanmış adli bir vaka var ortada. Fakat etkin bir soruşturma yapılmadığı için sonuç elde edemedik. Örneğin; baş şüphelinin yanı sıra anne ve babasının ifadelerinde de çelişki olmasına rağmen ne tekrar soruşturuldular ne de yeni bir ifade verdiler.”

Ve ekliyor: “Dosyanın kapatılması söz konusu olmasa da sürüncemede bırakılıyor. Benim hukuki boyutta yapabileceklerim; savcılığa talepte bulunmak ve basın bize sorunca dosyanın durumunu anlatmak. Sadece etkin bir soruşturma yapılır ve taleplerimiz yerine getirilirse dosya nihayete erdirilebilir.”

Gülistan Doku, dile kolay 4 yıldır kayıp. Aklımızda pek çok şüphe ve senaryo da var hâliyle. En önemlisi, maalesef artık Gülistan’ın sağ olarak bulanabileceğine dair bilimsel bir veri mevcut değil. Bu kapsamdaki düşüncelerini sorduğumda Çimen şunları söylüyor:

“Hukuki olarak 48 saatten sonra birine ulaşılamazsa, vaka insan öldürme olarak ele alınabilir. Mağdura 4 yıldır ulaşılamıyorsa ölmüş veya öldürülmüş olma ihtimali yüksektir. İstatistikî olarak kayıp soruşturmaları böyle değerlendirilir. Tabii dosya böyle ele alındığında, tutuklamaların da gerçekleşmesi gerekir. Gülistan Doku’nun kaybolmasının üzerinden 4 yıl geçti ve biz soruşturmanın insan öldürme olarak ele alınmasını istiyoruz. Ama şu anda sadece hürriyeti tahdit soruşturması yürütülüyor. Yürütülmesi gereken soruşturma, insan öldürme veya en iyi ihtimalle devam eden bir alıkoyma soruşturmasıdır.”

Peki, soruşturma neden çıkmaza girdi ya da dönemin valisi ve emniyet müdürü hakkında hiç inceleme yapıldı mı? Sanmıyorum.

Gelinen noktada artık tek talep var: Gülistan Doku vakası, bir cinayet dosyası olarak ele alınmalı ve bu kapsamda bir soruşturma yürütülmeli.

Hatırlatma: 4 yıl geçti, hayat belki devam ediyor ama Gülistan Doku hâlen kayıp.

 

 

 

İlginizi Çekebilir

Pirtûka Mem Ararat yê yekem derket  
Zaman aşımı kararına tepki: Hakkımı devlete helal etmiyorum

Öne Çıkanlar