MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Öcalan ile yaptığı çağrılarına ilişkin açıklama yapan Bahçeli, bugünkü grup konuşmasında DEM Parti için savcılara soruşturma çağrısı yaptı.
Bahçeli şu ifadeleri kullandı:
”DEM‘in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, tacizlerini yaygınlaştırması elbette TCK gereğince ele alınmalıdır. Silah varsa siyaset yoktur. Şiddet varsa sevgi ve barış dili kupkurudur. Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız. Biz gelecek seçimlerin hesabını değil, gelecek nesillerin hesabı içindeyiz. Torunlarımızın aynı felakete maruz kalmasını istemiyoruz. Terörün bitmesi milli ülküdür. Vatan tehdit altındayken oy düşünmeyiz. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşıyoruz. Kara kampanya sahipleri ise sorunlardan besleniyor. Terör bitecek bölücülük tasfiye edilecektir.”
Bahçeli’nin konuşmasından önce çıkanlar şöyle:
Türkiye Yüzyılı’nın hiç sönmeyecek meşalesi altında el ele birleşmeliyiz.
“Ortak alfabe, 2021 yılında başlayan çalışmalar 2024 eylülünde tamamlanmış 34 harften oluşan alfabe çerçevesinde anlaşma sağlanmıştır. Türk kültür hayatının diriliş beyannamesidir. Türkiye KKTC ve Azerbaycan’ın ortak alfabeye hazır olması tür birliğinin müjdesidir.
“Düşen tutunacağı dalı seçemez anca dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan. Dönenlere devşirilenlere demlenenlere devrilenlere satanlara saklananlara kaçanlara kaypaklara korkaklara aldırmadan bizim yolumuz Türk devridir.
“Fırat’ın kenarında bir kuzuyu canavar kapsa dert bizim derdimiz mesele bizim meselemizdir. Dünyanın neresinde bir Türk ve Müslüman ıstırap çekse gece başımızı koyduğumuz yastığın taş kesilmesi vicdanımızın zelzele gibi titremesi vallahi mukadderdir.
“Yıllarca bir hayal peşinde koştuğumuzu söyleyip aldandığımızı ve aldattığımızı ileri sürenler şimdi mahcubiyet kazanının dibinde kalın bir tortu halindedir.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın da sonlandırılması, yalnızca savaşan tarafların değil bütün ülkelerin ortak çıkarınadır. Zalim ile masum aynı kategoride duramaz. Afganistan’dan Pakistan’a Irak’tan Suriye’ye Nijer’den Sudan’a dünya adeta bir ateş hattında namlu ucundadır. Küresel statüko sarsılmaktadır. Uluslararası sistem sancılı insan hak ve özgürlükleri zifiri karanlıktadır. ABD başkanlık seçim sonuçları münasebetiyle gün yüzüne çıkan kaygılı bekleyişler fazlasıyla dikkat çekicidir. Almanya’da koalisyon hükümetinin dağılması erken seçim şartlarını doğurmuştur. ABD’de yapılan seçimde seçilen Trump’ın ne yapacağı nasıl bir politika takip edeceği günlerdir tartışmaların ağırlık merkezidir.
Biden’ın içimizdeki sömürgeleşmiş işbirlikçileriyle dayanışma halinde cumhurbaşkanımızı seçimle değiştirip devirme planları şimdi tuzla buz olmuştur. Şu Allah’ın işine bakınız ki değişen akli melekelerinin dahi kendisini terk ettiği Biden’dan başkası değildir. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır düşüp de kalkamayan Biden ve Harris’tir. Biz ABD’deki seçime Türkiye merkezli bakıyoruz. ABD Türkiye ,ilişkilerinin asıl boyut alacağıyla ilgili analiz yapıyoruz. Trump’ın ilk döneminden farklı bir profil sergilemesi iki ülkenin de müşterek hayrınadır.
Türkiye dönem dönem sorgulasak da bir NATO ülkesidir. Türkiye cumhuriyeti bağımsız bir ülkedir her türlü iç ve dış vesayet yok hükmündedir her ülkenin bağımsızlığına egemenlikle örtüşen kapsamlı çıkarlarına saygımız tamdır ancak aynı saygıyı başkalarından görmek de en tabi hakkımızdır.
Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır terör örgütünü kaynağında imha etmek bölücüğün yuvalandığı siyasi ve sivil toplum kolonlarını kesmek milli beka meselesidir. Hem siyaset alanında boy gösterip hem de silahlı teröristlere sırt dayamak başı ezilmesi gereken gayrimeşru bir çelişkidir. Hıyaneti gerçekleştirmeye hatta demokrasi ve milli irade kavramlarını silah gibi kullanmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur şiddet varsa barış dili kupkurudur.
Şeyh Sait ve Seyit Rıza’ya hakaret; DEM Parti’ye tehdit
Şeyh Sayit ve Seyit Rıza yaşadıkları dönemin hainleridir, bölücü teröristleridir. Cumhur, cumhuriyet ve devlet düşmanlarının hak ettikleri şekilde de cezalandırılmışlardır. DEM‘in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, tacizlerini yaygınlaştırması elbette TCK gereğince ele alınmalıdır. Konunun ise Kürt kardeşlerimle hiçbir illiyet yakınlığı yoktur.
CHP’li belediyelerin müzikli eğlence ve konser şölenlerine hazine kaynaklarını astronomik şekilde peşkeş çekmeleri israfa gömülmeleri, sıra vatandaşlarımıza gelince bir tas çorbayı reva görmeleri maskeleri düşüren kepazeliktir. Özürleri kabahatlerinden büyüktür, hadi halkımızdan utanmadınız Allah’tan da mı korkmadınız.
Belediye başkanlarının işi gücü bırakıp bugünden cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmaları anketlerin palavralarıyla caka satmaları en başta İstanbul ve Ankara’ya nankörlük kendi adlarına da namertliktir.”
/T24/