Baki Karadeniz: Hollanda’da Azot Krizi ve Konut Kıskacı

Yazarlar
”Asıl mesele şu: Hükümet, sistemi dönüştürmek yerine krizi yönettiği izlenimi vererek zaman kazanmaya çalışıyor. Bu esnada ekosistem çöküyor, AB ile ilişkiler geriliyor, gençler konut bulamıyor ve toplumsal kutuplaşma derinleşiyor. Popülizmin doğaya ve topluma maliyeti sandığınızdan daha büyük olabilir…”
*
Hollanda’da Azot Krizi ve Konut Kıskacı: Schoof Hükümeti geçici çözümlerle derinleşen çıkmazı örtmeye mi çalışıyor?

Baki Karadeniz – Amsterdam

2025 baharında Hollanda siyaseti, popülizmin çevre politikalarını nasıl yeniden şekillendirdiğine tanıklık ediyor. Ülkeyi yöneten sağcı koalisyon (PVV, VVD, BBB ve NSC) hükümeti, “Umut, Cesaret ve Gurur” başlıklı hükümet programında Göç ve İltica, Sosyal Güvenlik ve Vergi, Konut ve Altyapı, Enerji ve İklim, Güvenlik ve Savunma, Eğitim ve Entegrasyon, Yönetişim ve Anayasa Reformu başlıklarında köklü değişiklikler vadetti. Fakat bu vaatlerin çoğu uygulanamadı; hükümet, popülist hamlelerle toplumsal tepkileri yumuşatma yolunu seçiyor.

Koalisyon Hükümeti’nin Başbakanı Schoof, göreve gelir gelmez önceki hükümetin azot (stikstof) emisyonlarını azaltmaya yönelik uzun vadeli çevre planlarını — ki bu planların temeli 46 yıllık bilimsel ve siyasal çalışmalara dayanıyor — kısmen beş yıl erteledi. Bu da 2030’a kadar bu alanda anlamlı bir ilerleme sağlanamayacağı anlamına geliyor.

Fakat bu sadece bir erteleme değil; aynı zamanda önceki hükümetin çevresel restorasyon ve azotla mücadele için ayırdığı fonlar da boşaltılıyor. Artık bu paralar dargelirlilere için yol masrafı, kira yardımı ve enerji faturası desteği gibi sosyal transferlere yönlendiriliyor. İlk bakışta halk dostu görünen bu uygulamalar, kalıcı çözüm değil; seçmen memnuniyetine dönük geçici rahatlamalar yaratıyor. Bu da aşırı sağcı popülizmin toplumsal tabanını genişletmeye dönük bir strateji olarak okunabilir.

Azot krizi nedir, neden önemlidir?

Hollanda, Avrupa’nın en yoğun tarım ülkelerinden biri. Yoğun hayvancılık ve sanayi faaliyetleri atmosferde büyük miktarda azot bileşiği birikmesine neden oluyor. Bu emisyonlar, özellikle Avrupa Birliği’nin koruma altına aldığı Natura 2000 bölgelerinde toprak kalitesini bozuyor, biyolojik çeşitliliği azaltıyor ve ekosistemleri tehdit ediyor.

Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar bu emisyonların düşürülmesini zorunlu kılıyor ve Hollanda da bu hedefi kabul etmiş durumda. Ancak Schoof Hükümeti, bu hedeflerin gerekliliklerini büyük oranda askıya aldı. Siyasi maliyetten kaçmak için seçmenlere başka alanlardan şirinlik yapmayı tercih ediyor.

Konut Krizi derinleşiyor ama gerçek neden saklanıyor

Bugün Hollanda’da yaşanan konut krizinin kamuoyuna sunulan en büyük gerekçesi yabancı nüfus. Aşırı sağcı söylemler ve Geert Wilders gibi popülist figürler, özellikle göçmenleri hedef göstererek, sanki konutlar onların yüzünden tükenmiş gibi bir algı yaratıyor. “Evler mültecilere veriliyor, Hollandalılar ev bulamıyor” söylemi, ciddi bir yabancı düşmanlığına ve toplumsal kutuplaşmaya yol açıyor.

Oysa bu iddia, verilerle çelişiyor. Konut krizinin arkasında yatan en büyük neden, azot emisyon planlarının uygulanamaması ve devletin konut ve inşaat politikası. Her yeni inşaat projesi azot salımı yarattığı için mahkemeler bu projeleri durduruyor ya da yavaşlatıyor. İnşaat şirketleri için maliyetli olan azot önleme tedbirleri çoğu zaman uygulanmıyor. Bu durum yeni konut arzını kısıtlıyor; talep sabit kalınca da fiyatlar artıyor ve kriz büyüyor.

Yani sorun göç değil; çevre politikalarının uygulanamaması, konut ve inşaat alanlarında uygulanan yanlış politikalar, artan eflasyondan dolayı inşaat arazilerinin ve inşaat malzemelerinin yüksek maliyeti. Ancak hükümet bu gerçeği açıkça dile getirmek yerine, dikkatleri başka yöne çekmeyi seçiyor.

Azot planı olmadan yeni konutlar yapılamaz

Her yeni konut projesi — altyapı ve taşımayı da kapsayan biçimde — azot emisyonu yaratıyor. Hollanda’nın genelinde ve özellikle Natura 2000 gibi çevre koruma bölgeleri yakınında yapılaşmalar ciddi kısıtlamalara takılıyor.

Azot planı olmadan yeni ev yapılamaz. Yeni ev yapılamazsa konut krizi çözülemez.

Bu açık gerçeğe rağmen Başbakan Schoof ve Hükümet bu bağlantıyı kamuoyuna anlatmıyor. Tam tersine koalisyonun büyük ortağı aşırı sağcı Geert Wilders göçmenleri, özellikle mültecileri suçlayan söylemleri öne çıkarıyor. Bu hem çevresel çözümleri engelliyor hem de toplumu kutuplaştırıyor.

Popülist Fon Kaydırması: Kira, Yol ve Enerji üzerinden seçmene şirinlik mesaj

Önceki hükümetin iklim fonlarından ayrılan milyarlarca euro şu amaçlarla kullanılması hedefleniyor. Enflasyon yükseliyor, alış-veriş pahalılaşıyor, bunu çözeceklerine kira yardımı sözü veriliyor.
Toplu taşıma pahalılaşması çözülmüyor; bazı grupların yol parasının sübvanse edilmesi sözü veriliyor.

Pahallı enerji fiyatlarına çözüm olarak dargelirliler için kıyafet yardımı ve doğrudan nakit destekler planlanıyor.
Bütün bunlar için çevre fonları boşaltılıyor.

Bu adımlar, Wilders etkisindeki hükümetin popülist karakterini açıkça gösteriyor: Çözüm değil, kısa vadeli memnuniyet.

“Bakın, sizin için kira yardımı yapıyoruz.”

“Bakın, yol paranızı karşılıyoruz.”

“Bakın, doğalgaz faturanıza destek olduk.”

Çevre fonları seçmen memnuniyetine dönük araçlara dönüştürülüyor. Doğa değil, oy hedefleniyor.

Muhalefet ne diyor?

Muhalefet partileri Schoof Hükümeti’nin azot emisyonu politikasını sert bir dil ile eleştirirken, çevre örgütleri hukukî girişimlerde bulunmaktan çekinmiyor. Önümüzdeki dönem Hollanda meclisi bu konuda yeni tartışmalara gebe.

Geçici kazanç, kalıcı kaybın maskesi

Schoof Hükümeti’nin politikaları, kalıcı sorunları geçici yardımlarla gizlemeye çalışan bir yaklaşımı temsil ediyor. Bu, kısa vadede bazı seçmenleri memnun edebilir; ancak uzun vadede ne doğayı koruyabilir ne de konut sorununu çözebilir.

Asıl mesele şu: Hükümet, sistemi dönüştürmek yerine krizi yönettiği izlenimi vererek zaman kazanmaya çalışıyor. Bu esnada ekosistem çöküyor, AB ile ilişkiler geriliyor, gençler konut bulamıyor ve toplumsal kutuplaşma derinleşiyor.

Popülizmin doğaya ve topluma maliyeti sandığınızdan daha büyük olabilir.

İlginizi Çekebilir

İmamoğlu Aleyhine İkinci İfade Verdi, Serbest Bırakıldı
Reuters: Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi Barrack Suriye Özel Temsilcisi de olacak

Öne Çıkanlar