DEM Parti Eş genel Başkanı Tuncer bakırhan Hakkari’de yaptığı konuşmada “Bu dağlar İskender’e geçit vermedi, kayyımlara da geçit vermez” dedi. Bakırhan seçimleri yenileme çağrısı yaptı.
3 Haziran’da kayyım atanmasına karşı, DEM Parti’nin yaptığı çağrı üzerine, binlerce kişi birçok ilden Hakkari’ye aktı.
HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, Halkevleri MYK üyesi Sevinç Hocaoğulları, TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Juliana Gözen, ESP Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, SYKP Eş Genel Başkanı Feray Mertoğlu, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, EMEP MYK Üyesi Orhan Kurul, Devrimci Parti MYK Üyesi Enes Uğur Tekin, SMF MYK Üyesi Hıdır Yıldız, İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Menice Rumeysa Gülmez, Kürdistan Komünist Partisi Başkanı Sinan Çiftyürek, YSP PM Üyesi Aydın Şimşek, TİP MYK Üyesi Fırat Çoban, TJA Aktivisti Adalet Fidan ve KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak’ın aralarında bulunduğu çok sayıda kurum temsilcisi mitinge katıldı.
Mitingte DEM Parti Eş genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan birer konuşma yaptı.
Tülay Hatimoğulları: “Hukuksuzluğa karşı direniyoruz
DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları konuşmasına Kürtçe “Merheba hevalino hûn bi xêr hatin li ser seran li ser çavan hatin” diyerek başladı.
Hatimoğulları konuşmasında şunları söyledi:
“Kayyıma karşı direniyoruz. İrademizi çalanlara karşı direniyoruz. “Kürt kendi kendini yönetemez, Kürtler bu ülkenin asli yurttaşı değildir” diyen Ankara’daki hukuksuz hukuka karşı direniyoruz. Direnişimize binlerce kez selam olsun. Selam olsun direnen değerli halklarımıza!
“Halk bu siyasi darbeyi kabul etmiyor”
Kayyımı atayanlar da itiraf etmiştir, bizzat Erdoğan itiraf etmiştir. “Kanuni değil ama biz kendi hukukumuzu uyguladık” demiştir. Hakkari halkının bu alanda ve meydandaki iradesini ey Ankara duyuyor musun? Ey Ankara, ey AKP, ey küçük ortağı MHP, ey bizleri hedef haline getirmek isteyenler; duyun halkın sesini, duyun halkın alkışını, duyun halkın zılgıtını, duyun halkın direnişini! Bunlar kayyım atayarak, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden almış oluyorlar. Dünyanın neresine giderseniz gidin, seçim demek demokrasinin asgari koşulu demektir. Seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran, kayyım rejimi ile Kürt’e “Sen seçilemezsin, seçilsen de yönetemezsin” diyen, her türlü yalanı dolanı ve kumpası Kürt’e reva gören anlayış şunu görecek: Halk direniyor. Halk kayyıma hayır diyor, iradesine sahip çıkıyor. Halk bu siyasi darbeyi kabul etmiyor.”
Ardından toplanan kitleye bir konuşma da Eşbaşkan Tuncer Bakırhan yaptı.
Halkı Kürtçe selamlayan Bakırhan “Van’da olduğu gibi bugün burada da dayanışma içerisinde olan ve Kürt halkını, Hakkarilileri yalnız bırakmayan değerli dostlarımıza söz veriyoruz. Önümüzdeki günlerde daha büyük, daha güçlü bir mücadeleyle başta Kürdistan olmak üzere iktidarın zulmüne ve faşizan politikalarına karşı daha güçlü bir duruş ortaya koyacağız” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kayyım’ değerlendirmesine ilişkin de Bakırhan şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne demiş biliyor musunuz? Demiş ki biz hukuku uyguluyoruz. Bakın, evet haklılar. Kürdistan’da Kürtlere karşı bir hukuk uyguluyorlar. Ama o hukuk düşmanlık hukukudur. Dağını yasaklayacaksın, yaylasını yasaklayacaksın, dilini yasaklayacaksın. Sandık kuracaksın, iradesini seçecek bu kez iradesini yasaklayacaksın. İradesini gasp edip eş başkanını içeri atacaksın. Bir de diyeceksin biz hukuku uyguluyoruz. Sen düşmanlık hukukunu uyguluyorsun.”
“Yeni yüzyılda Kürt olmasın diyorlar”
Bakırhan Sözlerini şöyle sürdürdü:
”Yeni yüzyılda Kürt olmasın. Bütün akılları fikirleri, düşünceleri Kürt’ü yok saymakta, Kürt’ü yok etmekte, iradesini gasp etmekte. Bu düzen karşısında hep birlikte duracak mıyız? İçişleri Bakanına da buradan söylüyorum. Durduk yere kayyım atamamışlarmış ya! Önceden katilleri arka kapılardan salıveriyorlardı, şimdi ön kapılardan ellerinde tespihle salıveriyorlar. İçişleri Bakanını hukuka davet ediyorum. Hrant Dink’in katilinin serbest bırakılması konusunda bir irade ortaya koymaya davet ediyorum. Tahir Elçi cinayetini kameralar önünde kimin yaptığı açık bir şekilde ortadayken; kayyımla uğraşan, Kürt halkının iradesiyle uğraşan İçişleri Bakanını kendi göreviyle, hukukla, kendi bakanlığının sorumluluk alanına giren işlerle uğraşmaya davet ediyorum.
“Buyrun gelin seçimleri yenileyelim”
Demokratik bir Türkiye’yi göreceğiz. Kürtlerin hakkına, hukukuna, statüsüne kavuştuğu günleri hep beraber yaşayacağız.
Kadınların özgür olduğu, gençlerin iş ve aş bulduğu, bu yaylalarımızı özgürce kullanacağımız, tarım ve hayvancılık yapacağımız, buradaki artı değerin hırsızlara gitmediği bir düzen için birlikte daha çok mücadele edeceğiz. Türkiye halklarının 31 Mart’taki başarısı önümüzdeki günlerde katlanarak devam edecek. Hakkari’den söylüyorum: cesaretleri varsa, hodri meydan, hadi buyurun tekrar Hakkari’de seçim yapılmasına da varız. Kendinize, hırsızlık yapan kayyımınıza güveniyorsanız buyurun gelin. Hadi yenileyelim seçimi, hadi yarışalım. Hakkari halkı, gençler, kadınlar kimi destekliyor, kimden yana oy kullanıyor görelim.
“Bu dağlar İskender’e geçit vermedi, kayyımlara da geçit vermez”
Gaspçılar ve kayyımcılar iyi dinleyin. Değil iki defa, üç defa, bin defa bile bu halkın önüne kayyımı koysanız, bir gün muhakkak mücadelesiyle, dayanışmasıyla, inancıyla onları bu topraklardan söküp gönderecektir. Bu dağları görüyor musunuz? Bu dağlar Büyük İskender’e, Timurlenk’e geçit vermedi. Bu dağlar hırsızlara, kayyımlara, gaspçılara asla geçit vermez. Kayyımcı anlayışa bir kez daha buradan seslenmek istiyorum. Bizler, bizim olanı tekrar alıncaya kadar, o belediyeyi halkın evi yapıncaya kadar, o belediyenin kapılarını emekçi, yoksul Colemêrg halkına, kadınlara, gençlere 24 saat açıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
/rûdaw/