Antakya’da halk buluşmasında İmralı görüşmelerine değinen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Türkiye’de barış sağlarsak Suriye’de de sağlayabiliriz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, DEM Parti Hatay İl binası önünde düzenlenen halk buluşmasa katıldı. Buluşmaya sivil toplum örgütü temsilcileri de dahil oldu.
HALKLARIN KİMLİK MÜCADELESİ
Buluşmada ilk olarak söz alan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Zeynel Kete, Ortadoğu’da yaşanan sorunların tekçi anlayışlardan kaynaklandığını belirterek, ikinci Kerbela’nın Suriye’de yaşandığını belirtti. Kete, “Tekçi zihniyetin dışında kalan kimlikler kendi kimlikleri ile yaşama mücadelesi veriyor. Uluslararası güçler tarafından Suriye halkına uluslararası kayyımlar atanıyor. Tekçi zihniyet, hangi kimliğimize vuruyorsa o kimliği büyüterek mücadele etmek zorundayız. Eğer bugün Suriye’de Alevi kimliğimize vuruluyorsa bu kimliği savunmak zorundayız. Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Eğer bugün bu süreç Suriye’de katliama, soykırıma uğratılırsa bölgedeki selefi anlayışlar buraya da gelecek. Bu ülkeye gelip nasıl katliam yaptıklarını biz gördük. Bu çerçevede Suriye yıllardır, binlerce yılıdır rıza ülkesi olarak yaşıyor. Tüm halklar ve etnik kimlikler beraber komünal, demokratik bir modelle bugüne kadar yaşadılar. Yaşadığımız bu sorun bir sonuçtur. Kendisinden önce yaşanan iki dünya savaşının sonucudur bu üçüncü dünya savaşı. DAD adına Dersim’den Seyid Rıza’nın Düzgün Baba’nın selamlarını getirdim size. Bu zulme karşı, bu kerbelalara, bu Emevi zihniyetine karşı direnmenin tek yolu bedensel olarak, toplumsal olarak ikrarlaşmaktır” dedi.
‘DEMOKRATİK MÜCADELENİN YANINDAYIZ’
Emek Partisi MYK üyesi Halil İmrek, 10 yıl önce DAİŞ’in saldırılarını hatırlatarak, bu saldırılara karşı Kuzey ve Doğu Suriye’de demokratik, komünal bir sistemin kurulduğunu belirtti. Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek” sözlerine atıfta bulunarak, “Kobanê’nin düşmemesinin öcünü siyasetçileri tutuklayarak, kayyımlar atayarak almaya çalıştı” dedi. İmrek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye’de yeni bir durum ortaya çıktı. Esad yıkıldı, yerine gelen Colani yönetiminin halklara umut olmadığını biliyoruz. Kürtlerin varlıklarına saldırıyorlar, aynı zamanda Arap Alevilerinin olduğu bölgeye saldırıyorlar, katliamlar yapılıyor. Bu bakımda biz EMEP olarak başından beri, Suriye’deki yapı ancak Suriye’deki halklar tarafından belirlenmeli. Herhangi bir ayrım yapmadan demokratik bir yönetimin inşa edilmesi lazım. Kürtler ve azınlıklar hesaba alınmadan demokratik yönetim oluşamaz. Suriye’de bütün halklar demokratik bir yönetimi kendilerine inşa edebilirler, bunu Rojava’da gördük. Suriye’deki halklara selam gönderiyoruz, demokratik mücadelelerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.”
‘ÖZERK YÖNETİM BİZE YOL GÖSTERİYOR’
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş ise emperyalist güçler ve bölge sömürgecileri eliyle Ortadoğu’da halkların zulme uğradığını vurguladı. Deniz Aktaş, “Oradaki katillerin hamileri AKP-MHP iktidarıdır. Biz bunları çok iyi tanıyoruz. Maraş, Çorum, Sivas’tan, Gazi katliamlarından tanıyoruz. Bugün aynı faşist politikaları devreye sokmaya devam ediyorlar. Aleviler, Hristiyanlar ve kadim halklar, bu saldırganlık karşısında çaresiz değildir. Bugün yanı başımızda tüm halkların birlikte özgür ve eşit yaşadığı Kuzey ve Doğu Suriye Özek Yönetim’i bize yol gösteriyor. Aleviler, Keldaniler, Hristiyanlar bu politikalar karşısında öz savunmalarını örgütlemek zorundadır. Aleviler bir olarak, birlikte olarak, mücadele ederek kurtulabilirler. Bu sesi yükseltmek bir gereklilik değil hayati önemdedir.
‘DÜŞEN ESAD’DIR SURİYE HALKI DEĞİLDİR’
Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) MYK üyesi Oya Nur, Suriye’de yaşanan çatışmaların hegemonik savaşların göstergesi olduğunu ifade etti. Oya Nur, “Bir yanda cihatçılar Alevileri katlederken diğer yandan emperyalistler Suriye’de hegemonya kurmaya devam ediyorlar. Bu savaştan nemalanmaya çalışan AKP bilsin ki, düşen Esad rejimidir, Suriye halkı değildir. Sanmasınlar ki bizim mücadelemiz buradan ibarettir. Bizim mücadelemiz Türkiye halklarının, Suriye halklarının, Ortadoğu halklarının mücadelesidir, bizim mücadelemiz dünya halklarının ortak mücadelesidir. Bütün Suriye halklarının mücadelesini haykırıyor ve sesleniyoruz, savaşları engelleyecek olan halkların devrimci iradesidir” diye belirtti.
‘İKTİDARI, YARALARI SARMAYA DAVET EDİYORUZ’
Sözlerine Gezi direnişinde yaşamlarını yitiren Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan’ı anarak başlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Hatay halkının iradesi olan Can Atalay şahında da cezaevindeki bütün tutsakları selamlıyorum. Hatay’ı hep beraber gördük, Hatay ciddi bir deprem felaketi yaşadı ama hala inşa edilmemiş. Büyük ekonomik rakamlar ortaya koyarak Türkiye’nin geliştiğini söyleyenler buradaki yaraları sarmakla meşgul olsalar daha iyi olacak. İnsanlar hala konteynır kentlerde yaşıyorlar. İktidarı, buradaki yaraları sarmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
HALKLARIN FARKLILIKLARI TANINMALI
“100 yıl önce halkları suni sınırlarla ayıran ulus devletler, halkları, inançları bir arada tutamadı” açıklamasında bulunarak, Ortadoğu’daki halklara ulus devletler tarafından tekçi anlayışın dayatıldığını vurgulayan Bakırhan, tüm bu dayatmalara karşı mücadele edeceklerini belirtti. Bakırhan, “100 yıl önce Suriye’de kurmuş olduğunuz rejim tutmadı, yerine gelen yönetimin de bir önceki yönetim gibi tekçi olmaması gerekiyor. Alevilerin canına, malına kastetmemesi gerekiyor. 100 yıl önce de Kürtler Rojava’da kimliksizdi, bugün de onlara kimliksizliği dayatırsanız buna ‘hayır’ deriz. Suriye’de rejim değişti ama o rejim Kürtleri kapsamadan demokratik bir rejim olmaz, Alevileri tehdit ederek, katlederek orada demokratik rejim oluşturamazsınız. Bütün kimliklerin ve inançların beraber, eşit ve demokratik ortamda yaşamaları Suriye’yi huzurlu bir zemine kavuşturabilir. Kürtler Rojava’da DAİŞ barbarlığına karşı direnerek o topraklarda özgürce yaşıyor. Şimdi eğer yeni bir rejim gelecekse Rojava’nın, Kürtlerin statüsünü tanımak zorundandır. Halkların farklılıklarını tanımak zorundandır. Aksi halde 100 yıllık çatışmalar devam edecektir” şeklinde konuştu.
GELİŞEN SÜREÇ ŞEFFAF OLACAK
Savaşlara ve çatışmalara ihtiyaç olmadığını ifade eden Bakırhan, barışın bir ihtiyaç olduğunu, savaş politikalarına ve tekçi zihniyete geçit vermeyerek mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti. İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleşen görüşmeye değinen Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Heyetimiz Sayın Öcalan’la görüştü. Hemen peşinden heyetimiz siyasi partilerle kurumlarla görüşme yaptılar. Sayın Öcalan’ın söylemiş olduklarını partilerle paylaşmaya başladılar. Türkiye’de barış sağlarsak Suriye’de de sağlayabiliriz. Barışı önemsiyoruz, kent kent dolaşıyoruz. Türkiye’nin ekonomisi Kürdün hakkını almaması için harcandı. Emekçinin yoksul kalmasının sebebi bu savaşa harcanan trilyonlarca dolarlardır. Eğer Türkiye barışı sağlayabilirse savaş giden dolarlar emekliye, emekçiye, öğrenciye, yıllardır inşa edilmeyen bu deprem bölgesine harcanabilir. Güçlü bir mücadele, irade ortaya koyarak bu iktidarı barışa çekebiliriz. Bu barış tartışmalarının yürütüldüğü süreçte sessiz kalırsak devlet, istemiş olduğu politikaları bize dayatacaktır. Bizlere büyük görevler düşüyor, bu süreçte kamuoyunu bilgilendirmeye çalışacağız, şeffaf olacağız. Sizin bildiğiniz, katıldığınız bir süreç işletilecek.”
‘KÜRTLER, ALEVİLER OLARAK HAMİ İSTEMİYORUZ’
Suriye’de Alevilere yönelik saldırılara karşı iktidara seslenen Bakırhan, “Madem yeni Suriye yönetimi ile ilişkiniz var o zaman Alevilerin katledilmesini durdurun, Kürtlerin eşit yurttaş olmasını destekleyin. Aksi halde KürT’ü, Alevi’yi yok sayan bir iktidara ‘samimi değilsiniz’ deriz. Eğer samimi iseniz o yönetimle bir an önce görüşün ve halkların bir arada yaşaması için yönetime çağrıda bulunun. Madem azınlık halkların hamisisiniz, Suriye’deki yönetime bu politikaları bir kenara bırakmasını söyleyin. Kürtler, Aleviler olarak artık hami istemiyoruz, özgür yaşamak istiyoruz. Aleviler, Kürtler kendilerini güvende hissederse biz o zaman size inanırız. Suriye, Antakya gibi çok kimlikli bir ülke. Herhangi bir halkı yok sayarsanız o güzelliği yok edersiniz. 100 yıl önce suni bir şekilde oluşturulan bu anlayışa yok diyorsak bu sorumluluk hepimizin boyunun borcudur. Beraber olursak Rojava da statüye kavuşur, Aleviler de özgür yaşar, İmralı’nın kilidi açılır ve Sayın Öcalan Türkiye halkları ile bir araya gelir. Sayın Öcalan’la yapılan görüşmelerin bir çözüm sürecine evrilmesini istiyorsanız, Kürt gençleri yaşamını yitirmesin, trilyonlarca doların halka harcanmasını istiyorsanız biraz daha güçlü bir şekilde sesimizi haykırmak zorundayız. Bu mücadeleyi buraya getiren onurlu Kürt halkına, Türkiye halkına güveniyorum. Sizler bu süreci barışa evrilterek Kürtlerin, Alevilerin eşit yurttaş olduğu bir ülkeyi yaratacaksınız” diye belirtti.
/Mezopotamya Ajansı/