Barışa Çağrı” deklarasyonu imzacılarından sanatçı Orhan Alkaya, deklarasyonu olumlu bulan tüm kesimlere “gizlenmek yerine destek olun” çağrısı yaptı.
Aralarında siyasetçi, gazeteci, aydın ve sanatçıların da olduğu 78 isim, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için 28 Ekim’de bir araya gelerek, imzacısı oldukları “Barışa Çağrı” başlıklı deklarasyonu kamuoyuna duyurdu. “Çabamız, barışı aramak üzerinedir ve barış yolcusu olabilme cesaretine dairdir” vurgusu yapılan açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için çağrı yapıldı.
Açıklanan deklarasyonda imzası bulunan isimlerden biri olan oyuncu Orhan Alkaya, deklarasyonun içeriği, önemi ve amacına dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
‘DEKLARASYON SUSMADIĞIMIZ ANLAMINI TAŞIYOR’
Bugün devam eden Filistin-İsrail savaşıyla beraber Ortadoğu’da soykırım denilecek düzeyde bir katliamlar sürecinin yaşandığını belirten Alkaya, yayınladıkları deklarasyonun da savaş ortamına karşı, barışta ısrarı içeren bir özellik taşıdığını vurguladı. Alkaya, “Biz bu savaş haline karşı bir barış çağrısının doğru olacağını düşünüyoruz. Bunun içinde yollar öneriliyor bu metinde. Bu tür metinler bir bakımdan da susmadığımız, teslim olmadığımız, boyun eğmediğimizin anlamını da taşıyor. Dolayısıyla bir paralel problemin bir arada çözülebilmesi için bazı ikna arayışlarını teklif eden bir metindi” dedi.
‘KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMELİ’
Ortadoğu’daki savaş halinin Türkiye’deki karşılığının ise Kürt sorunu olduğuna işaret eden Alkaya, Kürt sorununun bugün mutlak düzeyde çözülmesi gereken bir sorun haline geldiğini söyledi. Kürt sorununun çözümü noktasında atılacak her adımın ise büyük bir ciddiyetle atılması gerektiğine dikkat çeken Alkaya, 2013-2015 arası “çözüm sürecine” işaret ederek şöyle konuştu: “Ben diyalog arayışı sürecinde çok temel hatalar yapıldığı kanaatindeyim. Yeni bir süreç açılacaksa bu sürecin ciddi ve kamuoyunda beklenti yaratacak olasılıklardan arındırılmış bir şekilde yürütülmesi gerekir. Çünkü bunlar ciddi meselelerdir. Hatırlarsınız, 2013-2015 sürecinde bir kamuoyu araştırmasında süreci destekleyenler yüzde 78’i bulmuştu. Yani bu çoğunluk bu süreci desteklemiş ve bu sürecin başarılı sonuçlanmasını istemişti. Ancak bahsettiğim beklenti karşılanmadığı vakit ise bu toplumsal travmaya dönüşüyor. Süreç yeniden inşa edilebilir mi, ki edilmelidir de ama iktidarın şuan Kürt sorununa yaklaşımını ele alırsak şuan ki konjonktürde hiç kolay görünmüyor. Ama tabi ki de imkansız olan hiçbir şey yoktur. “
‘TECRİT BİR SUÇ, KARŞISINDA OLMAK İSE HAKTIR’
PKK Lideri Abdullah Öcalan ve cezaevlerindeki tutuklulara dönük yürütülen tecride de değinen Alkaya, tecridin bir insanlık suçu olduğunu ve buna karşı olmanın da her yurttaşın en doğal haklarından birisi olduğunu belirtti. Alkaya, “Tecrit, Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki rolünün yanı sıra bir hak gaspıdır da aynı zamanda. Kim için olursa olsun, tecridin uygulanmamasını talep etmekle bu hakkın gasp edilmesinin önüne geçilmiş olur. ‘Eğer toplumsal barışı arayacaksak tecridin kaldırılmasından başlayarak başlanmalı’ diyen arkadaşlarıma da yanılıyorsunuz diyemem, yanılmıyor olabilirler çünkü” şeklinde konuştu.
Alkaya, son olarak ülkede barış isteyen tüm herkesin deklarasyonu sahiplenmesi gerektiğinin altını çizerek, “Çağrımıza ikna olan, bunu olumlu ve doğru bulan bütün toplum kesimlerinde gizlenme yerine destek davranışı en iyi ve doğru davranıştır” dedi.
/ Mezopotamya Ajansı- İbrahim Irmak /