Başak Canda, Gazate Duvar’a yazdı:
“Daha küçük yaşlardaki çocuklarda şiddet, güç kullanımı olarak yansımayabilir. Ancak kötü muamele ve cinsel istismarın sonucu; tepkisel davranma, ruh hali bozuklukları, ifade güçlüğü, narsisistik patolojiler veya yaygın davranış bozukluğu gibi farklı klinik bağlamlarda gerçekleşir.”
Yediden yetmişe neredeyse toplumun her kesimine yayılan şiddet olayları okullarda da farklı değil. Okullarda şiddet son yıllarda daha da arttı. Tam da okullar açılıyorken zihinlerimizi meşgul eden sorular ve kaygılar yerini korkuya bıraktı. Yaşanan şiddet olaylarına ilişkin korku da giderek artış gösteren bir olgudur artık. Bunun altında aslında şiddet algısının değişmesi de yatıyor. Bir zamanlar geleneksel eğitim içerisinde olağan görülen şey günümüz toplumunda katlanılamaz hâle geldi. Bu değişim, toplumda şiddetin kabul edilemez bir davranış bozukluğu olduğu bilincinin yerleşmesi gibi olumlu bir sonuç yarattı. Bugünlerde etrafımızda olup biten her şeyin sonuçlarına bağlı olarak algımızın değişmesi bundandır. Ancak günümüzde yeni toplumsal sorunlar, bu sorunların yarattığı insan psikolojisi ve birçok neden şiddetin yeniden üretilmesinde rolünü oynamaya devam ediyor. Bu kapsamda özellikle okullarda vuku bulan şiddet ve nedenlerini aktarırken buna karşı farkındalık yaratmanın önemine değinmek istiyorum.
ŞİDDET ÇEŞİTLERİ
Okullarda şiddet türüne göre değişik biçimler alır. En yaygın olanı disiplinsizlik, devamsızlık, dedikodu, kararlara itiraz vb. biçimleridir. Kasıtlı olanlara taciz, alay etme, bezdirme, aşağılama, siber zorbalıkla ilgili her şeyi sayabiliriz. Bunlar aynı zamanda en çok tekrarlananlardır. Daha çok mağdurun savunmasızlığı üzerinden gelişir. Bu şiddet uygunsuz yorumlarla, sitemlerle, itip kakışlarla şekillenir çoğunlukla. Bu şekilde mağdura psikolojik olarak daha kolay ulaşılır. Bu tür şiddet, mağdur üzerinde çok daha fazla etkiye sahiptir ve durumun dışındaki birisinin tespit etmesi çok daha zordur. Yine hırsızlık, okul ekipmanına veya diğer öğrenci ekipmanlarına verilen hasar ve kuruluşa verilen zararları es geçmemek gerek. Son olarak düşük bir oranda da olsa silahla tehdit, şiddetli soygun, tecavüz, öğrenciler arasında ve yine öğrenci öğretmen ile veli arasındaki şiddet vb. ile ilgili her şeyi bu kategoriye katabiliriz.
SÖZLÜ VE FİZİKSEL ŞİDDET
Yukarıda da belirttiğim gibi en yaygın olanı sözlü tacizdir. Birine hakaret etmek, tehdit etmek, dalga geçmek, dırdır etmek, küçük düşürücü bir isim vermek gibi birçok örnek verebiliriz.
İkinci sıraya birine vurma, kasıtlı olarak itme, ısırma veya şaplak atma gibi örnekleriyle fiziksel şiddeti alabiliriz.
Üçüncü sıraya sosyal şiddeti koyabiliriz. Bir kişiyi bir gruptan dışlamak, etnik kökeni, dini veya engelliliği nedeniyle yok saymak, onların kimlikleri hakkında dedikodu yapmak gibi çok yaygın biçimleri vardır. Manevi/dini istismara örnek olarak, diğerini inançları, gelenekleri ve kültürleri nedeniyle eleştirmek, alay etmek dışında manipüle etmeye kadar varan tahakkümü haklı çıkarmak ve ayrıcalık elde etmek için bazı dini kavramların kullanılmasını sayabiliriz.
Bir sonraki sıraya başkalarının eşya ve parasını çalmak, kırmak, onların veya bir grup insanın malına zarar vermek olan maddi şiddeti koymalıyız.
CİNSEL ŞİDDET
Gelelim cinsel şiddete. Cinsel şiddet, diğerinin rızası olmadan gerçekleştirilen herhangi bir cinsel nitelikteki eylem olarak tanımlanır. Tecavüz, okşama, cinsel taciz, tehlikeli, aşağılayıcı veya incitici cinsel davranışlara zorlamayı içerir. Kişi alaya alındığını veya cinsel olarak aşağılandığını hisseder. Bu küçük yaşlardaki öğrenciler için daha vahimdir çünkü cinsellik açısından seçme özgürlüğü ve yetisine sahip değildir. Daha üst sınıflar için istenmeyen gebeliklerle sonuçlanabilir. Cinsel şiddet suçtur. Travmatik sonuçları diğerlerine göre çok daha yıkıcıdır.
Son olarak web sitelerinden veya cep telefonlarından birini tehdit etmek, onun hakkında dedikodu yaymak, onun küçük düşürücü görüntülerini paylaşmak gibi siber şiddeti sayabiliriz.
ŞİDDETİN KAYNAKLARI
Her şeyden önce bu, şiddeti çeşitli yönleriyle yeniden tanımlama meselesidir: Etimolojik olarak şiddet, kullanımına dayandığı güçten, kötüye kullanılmasından ve uygunsuz kullanımından kaynaklanır. Saldırganlık, evcilleştirildiğinde itici bir güç veya başkalarına aşılmaması gereken sınırı gösteren bir sinyal olabilen, kendini koruma dürtüsüyle bağlantılıdır. Şiddet, kötü kontrol edilen saldırganlığın sonucudur ve daha sonra yıkıcı olabilir. Eyleme geçirme sırasında fark edilir. Bireysel olmayabilir de. Birkaç kişinin aynı hedefe yönelmesi olarak da vuku bulabilir.
Daha küçük yaşlardaki çocuklarda şiddet, güç kullanımı olarak yansımayabilir. Ancak kötü muamele ve cinsel istismarın sonucu; tepkisel davranma, ruh hali bozuklukları, ifade güçlüğü, narsisistik patolojiler veya yaygın davranış bozukluğu gibi farklı klinik bağlamlarda gerçekleşir.
ŞİDDETİN SONUÇLARI
Okuldaki şiddet, mağdurları, tanıkları ve failleri aynı şekilde etkiler. Taraflar için gerçek bir tehlike demektir. Araştırmalar, okulda şiddetin içerisindeki tarafların hafıza sorunları olabileceğini, konsantrasyon ve muhakeme güçlüğü yaşayabileceğini göstermiştir. Kötü okul notları kısmen bu durumun sonucudur. Bir yılı tekrarlamak, okulu bırakmak gibi. Hatta şiddet mağdurları okuldan kaçmaya yeltenebilir, okula gitmemek için çeşitli bahaneler bulabilir. Yine araştırmalar; depresyon, kaygı ve psikiyatrik sorunlar yaşamalarına neden olabileceğini göstermiştir.
Şiddet onların geleceğine de baskı yapar. Unutmayalım, çocukken edinilen, yaşanan, çocuğa yaşatılan her türlü olumlu, olumsuz kazanımlar onun geleceğine, mücadele azmine, kararlılığına, yaşam biçimine, sürdürdüğü yola etki eder. Bu öğrencilerin başkalarıyla ilişkilerinde oldukça zorluk yaşamaları mümkündür. İlerleyen yaşlarda bu, özel yaşamında çocuğuna, eşine vurmaya kadar gidebilir.
ŞİDDETE KARŞI FARKINDALIK KAZANDIRMA
Önüne geçilemeyen bu saydığım en çok karşılaşılan farklı şiddet biçimlerine karşı çocuklara okulda şiddet konusunda farkındalık kazandırma konusu daha bir önemli hale geliyor. Bunun için en büyük görev ebeveynler kadar öğretmenlere de düşüyor. Sınıftaki herkesin sınırlarını, haklarını ve sorumluluklarını net bir şekilde tanımlamayı mümkün kılan, öğrencilerle ortaklaşa davranış kuralları hazırlamak iyi bir yoldur. Tartışmalar, seminerler, sınıf gezileri, oyunlar, tiyatro ve hikaye anlatımı gibi çeşitli yollarla okulda insan hakları bilinci, farklılıklara saygı ve takdiri teşvik eden geliştirici yöntemler uygulanabilir. Mesela sınıf, barış ve saygı lehine bir kampanyaya dahil edilir. Toplu yerlerde uyulması gereken kuralları asması; çizimlerle illüstrasyonunu yapması, metin yazması ya da tiyatro oyununa çevirmesi istenebilir. Böylece öğrencilerin yaptıkları yanlışlar daha iyi gösterilir. Buna ek olarak öğrencilerin şiddetli çatışmaları canlandırdıkları ve onlardan bu çatışmaların her biri ve bunları barışçıl bir şekilde çözmenin yolları hakkında bir tartışma sırasında düşünmelerini istedikleri rol oyunları yapmaları ve senaryo yazmaları istenebilir. Öğrencileri, sınıf arkadaşlarına çatışmaları barışçıl bir şekilde çözmeleri için yardım etmeye teşvik eden akran arabuluculuğu, karşılıklı destek, gerekirse bir yetişkini arama konularında ikna edici davranışlar sergilemek önemlidir.
Çocuğun davranışları, onun içsel istikrarının ve güvenliğinin bir göstergesidir ve şiddetin her türlüsü zararlıdır. Çok küçük yaşlardan itibaren her türlü şiddet, çocukların sıkıntı ve hayal kırıklığı kaynağı olmasına neden olur. Küçücük bir kızgınlık hâli bile aşırı öfkeye dönüşüp agresif bir şekilde ifade edilir. Belli bir yaştan sonra kendilerini sözlü olarak da ifade edebileceklerdir. Bazı çocuklar bu saldırganlığı dışsallaştırırsa, diğerleri sosyal olarak geri çekilse bile bunu içselleştirme eğiliminde olacaktır. Dolayısıyla şiddetin olduğu ortamlardaki çocuklar da aynı şekilde etkilenirler. Bu dinamikte, saldırıya uğrayan çocuğun ya da kişinin de saldırgan olduğunu görebiliriz.
Okullardaki ve toplumdaki şiddeti önlemenin en önemli yolu iyi bir eğitim sistemidir. İyi bir eğitim sistemi, hem toplumda uyum içinde birlikte yaşama becerisi eğitimi hem de bir birey ve iyi bir yurttaş olarak, hak ve kurallara tabi, özgür, sorumlu, destekleyici, bireyin yetişmesini hedefleyen yetenek ve beceri eğitimi olarak düşünülmelidir.
Son olarak yazımı, her türlü şiddet karşıtlığının simgesel bir figürü olan Gandhi’den bir alıntıyla bitirmek istiyorum: “Şiddete karşıyım çünkü şiddet iyilik getiriyormuş gibi göründüğünde ortaya çıkan iyilik geçici, üretilen kötülük ise kalıcıdır.”
KAYNAK: DUVAR