Batman: Rojvelat Kızmaz’ın ailesi; sorumlular hesap versin

GenelGündem

 Bir yıl önce kaybolduktan sonra şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş halde bulunan Rojwelat Kızmaz’ın ölümü hala aydınlatılmış değil. Ailesi yıldönümünde Rojwelat’ın ölümüne neden olan sebepler hakkında kapsamlı bir açıklama yaptı.

Batman’da 9 Şubat 2024’te evinden çıktıktan sonra kaybolan 26 yaşındaki Rojwelat Kızmaz’ın cansız bedeni 12 Şubat’ta Hasankeyf Ilısu Baraj Göleti’nde bulunmuştu.

Ailesi Rojwelat’ın sudan çıkarıldığı saatte 11.30’da Batman Adliyesi kapısında bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya aileyle birlikte yerine kayyım atanan Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük, DEM Parti ve İHD İl yönetimi, kadın aktivistleri ve Rojwelat’ın avukatı katıldı.

Aile adına açıklamayı Rojwelat’ın abisi Mehmet Kızmaz okudu.

Kızmaz, Rojwelat’ın yaşadığı duruma neden olan kimi sebepleri, aramanın yapılmadığı 3 günlük sürece adli tıp raporuna, ihmali olanların korunmasına, sonraki sürece dair kapsamlı bilgi paylaştı.

Mehmet Kızmaz, “Roj’dan 8 gün sonra bir şeyleri yazmaya başladıktan sonra Roj’u bu sona götüren sebeplerin ve arama sürecinde sorumluların nasıl 3 maymunu oynadığını belirttiğim ve sosyal medya hesabımdan paylaştığım yazı üzerinden taa İstanbul’dan ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrikten’ soruşturma başlatılıp Roj’u hiçbir şekilde aramayanların ise korunduğu için aynı yazıyı buradan da açıklıyor olmamızdandır” dedi.

Rojwelat’ın 9 Şubat günü arkadaşlarına gittiğini, geri döner düşüncesiyle evinden çıktıktan 6 saat sonra aile tarafından yetkili kurumlara can güvenliğinden endişe edildiğinin bildirildiğini, buna rağmen görevliler tarafından bulunması için üç gün boyunca tek bir arama yapılmadığını vurgulayan Kızmaz, ardından cansız bedeninin Hasankeyf Baraj Göletinden çıkarıldığını anlattı.

“Rojwelat, kavram olarak dâhi intihara çok uzaktı. Oraya intihar düşüncesiyle gitmiş olsa dâhi asıl olarak aranmadığı için şu an yok ve bu açıklamayı yapıyoruz” diyen Mehmet Kızmaz, sebeplerini ise şöyle sırladı:

“O baraj göletti olmamış olsaydı, Rojwelat kendine gelirdi”

“O baraj göletti olmamış olsaydı, Rojwelat, derin olmayan nehrin suyuyla temas ettiği an da, kendine gelir, ailesinin bu hale gelmesini istemeyeceğini hatırlayıp ve geri dönerdi. Öyle ki gölet etrafında düzlük bir alan aramış ve kıyafetlerinin bulunduğu o düz yere gitmek için de engelleri (baraj göletine düşmemek için toprağa tutunmuş, aşağısı derin su olan yokuşu geçmiş) aşarak yürümüş.

Orada çokça zaman geçirdiğini gösteren yoğun bir ayakkabı izi vardı. Ve sanki tekrar giymek ve kirlenmemesi için de montunu düzgün bir şekilde ayakkabıların üstüne bırakmıştı.

3 gün sağmış

Otopsiye giren adli tıp uzmanı doktor, kendisiyle yaptığımız iki ayrı görüşmede net olarak Rojwelat’ın evden çıktığı cuma değil, Cumartesi değil, pazar gününe kadar yaşadığını, boğulmanın pazar günü olduğunu söyledi. Yani 3 gün boyunca bir kurtuluş, bir yardım eli beklemiş. Bedeni de kıyafetlerinin bulunduğu yerde değil de suyun akış yönünün tersi yönünde 35 metre gerisinde, suyun direk metrelerce derinlikte olduğu yerde değil de suyun 3 adım sonra derinleştiği yerden çıkarıldı.

3 gün boyunca orada aç karına soğukta kalıp kendinde olmama halinden ve içinde bulunduğu ruh hali ile suya birkaç adım atmak, düşünmek isteyip ayağı kaymış olabilir. Veya suyun 3 adım sonra derinleştiğini bilmeden yürümüş ve suya düşmüş olabileceğini düşünüyoruz. Yoksa o suyun yıllarca yaşadığı Dersim’de ki Munzur gibi olmadığını biliyor. Tüm bunlar gösteriyor ki Roj o suya atlamadı.

Kameralarda görülüyor

Rojwelat’ın evden çıktığı gün olan cuma günü merkezdeki yetkililere Roj’un, daha önce “Başıma bir şey gelirse su da, manzarası güzel bir yerde gelir” ifadesinden dolayı Hasankeyf’e de gitmiş olabileceğini belirttik. Bu noktada yetkililerin yapması gereken evden çıkış saati ve nereye giderse gitsin geçeceği yer olan eve yakın mesafede olan İpragaz Tüpraş kapısının orada bulunan mobeselere 30 dk-1 saat bakmaları yeterli olurdu. Merkezdeki yetkililer, ilçe koluğuna bu durumu haber etmeleri gerekirken bu da yapılmıyor ertesi gün sabah ayrıca Hasankeyf ilçe emniyettine ve jandarmaya gidip Roj’un oraya gitmiş olabileceğini özellikle bildirdik.

İki kurumun kapısında da durdurulup “tamam, ihbarınızı aldık gidebilirsiniz” denilerek geri gönderildik. Ama tıpkı merkezdeki kurumlar gibi ne ilçe emniyeti ne de jandarması hiçbir şey yapmadı. Oysa kardeşimden 3 ay önce, yaptığım bir haberden ötürü Hasankeyf’te gözaltına alınmış ve kısa bir sürede işlemler yapılarak Batman’a sevk edilmiştim.

İstedikleri gözaltılarda hızlı davranabilen aynı kurumlar Roj’un aranmasında hiçbir şey yapmadı. Örneğin Rojwelat’ın apaçık görüldüğü kameralara, kendisinin ilçeye gittiğini Batman’dan bindiği minibüsün şoförü aracılığıyla pazar günü öğle saatlerinde yine biz tespit edip ilçe emniyette söyledikten sonra baktılar.

Sahil güvenlik kulübesi

Rojwelat’ın kıyafetlerini bulduğumuz ve bedenin çıkarıldığı yer, yakın mesafede bulunan jandarmaya ait gölet üzerinde limandaki sahil güvenliğine ait kulübe ve botun bakış açısında. Rojwelat’tan sonra o kulübeye gidip kendisiyle görüştüğümüz jandarma, orada 7/24 nöbet tutulduğunu, etrafı gözetleyip denetlediklerini ve hatta günde birkaç kez de botla gölet üzerinde tarama yapıp acil veya göze çarpan bir durum olduğu takdirde müdahale edildiğini belirtti.

Peki nasıl oluyor  da üç gün boyunca yanı başlarındaki Roj’u hiç mi görmemiş, fark etmemişler mi? Pazar günü de aynı o kulübedeki jandarmaya botu çalıştırıp gölet etrafına bakılması gerektiğini söylediğimiz de ise “botu çalıştıran komutan ilçe dışında birkaç saate anca gelir” diyerek arama başlatmamıştı. Bu cevaptan ve yaklaşımdan sonra yine kendimiz ilçeye gölet kenarına dağılarak arama yaptık. Ve kısa bir süre sonra Roj’un kıyafetlerini bulduktan hemen sonra ise bir anda bot çalıştırıldı.

Tanıdık aile

3 günlük kayıp sürecinde dayanışma için biz aileyi arayanları kendi kanallarını kullanarak emniyet ve valiliği aramaya dahil edilmesini yönünde çaba verilmesini rica ediyorduk. Yine yardım için beni arayan İzmir Barosunda yetkili bir avukattan aynı talepte bulunduk. Kendisi de İzmir Emniyetinde yetkili bir arkadaşının olduğunu onun üzerinden Batman Emniyet’ini harekete geçirmeye çalışacağını belirtti. İzmir Emniyetinde yetkili olan o görevli Batman Emniyet’inde yetkili olan görevli ile yaptığı telefon görüşmesinde, “Biz aileyi tanıyoruz, sizin dahil olmanıza gerek yok” cevabını alıyor.

“Peki hiç mi sorumluları görmedik?”

Peki hiç mi sorumluları görmedik, tâbi ki gördük. 3 gün boyunca görmediğimiz sorumlu kurumları; Roj’un kıyafetlerini biz bulduktan sonra, su dalgıçlarından (30 dakika mesafedeki Batman’dan 4.30 saat sonra geldiler) önce, çevik jandarmanın olay yerine gelmesi ile bir sonraki gün de zırhlı araçların gözümüze sokuyor gibi olay mahalline getirilmesinde, Roj’un cansız bedeni çıkarıldığında jandarmanın aileye bağırmasında gördük. Nerede mi gördük, ailem, mahalle karakoluna kayıp ihbarı için gittiğinde Rojwelat’ın ismini söylediğinde memurun başını telefondaki okeye tekrar indirmesinde gördük.

Rojwelat “Güneş Ülkesi” demek

Güneş ülkesi demek olan Rojwelat’ın iki yıl öncesine kadar kimlikte  dayatılan ismi Hatice’ydi. Devlet, asıl ismi olmasına rağmen Rojwelat ismini kabul etmemiş kimliğe yazdırmamıştı. Ne sakıncalıymış güneş ülkesi? Bu tekçi zihniyetten dolayı gerçek ismini alamayan milyonlardan sadece biriydi. Ailede de biz 5 kardeşin gerçek ismi bu şekilde kabul edilmemişti. İsimlerimize, politik olarak ‘uygun’ bir zamanda bir kampanyaya dönüştürerek kavuşmayı düşünüyorduk.

Ama Rojwelat, daha fazla dayanamadı, bizi beklemeden, ne yaptı etti ismine kavuşmayı, kimliğe de yazdırmayı başardı. Şimdi bu sakıncalı durum, isim yok.

Batman intihar

Batman yakın bir döneme kadar özellikle genç kızların intiharları ile biliniyordu ama bunun çok azaldığını düşünüyordum, taa ki Rojwelat’a kadar. Peki Batman’ın kaderi, alın yazısı miydi? Değildi, bunu hayatı çok seven Rojwelat’tan biliyoruz. İki hafta öncesine kadar kuzenimle Midyat’a gittiği düğünde çektiği halayı youtube kanalında paylaşan, bir ay öncesinde de çeyizini alan, 13 Ocak’ta da giyinip kuşanıp komşuların akrabaların kapılarını çalarak sere sale kutlayan hayat dolu bir genç nasıl da şu an hayatta değil?

Nasıl hayat dolu bir genç olduğunu ne kadar anlatsam da eksik kalır ama o kendisini sosyal medya hesaplarında gülüşüyle de çok iyiyi yansıttı. Başka gençler, Rojwelat’lar hayattan koparılmaması için Rojwelat unutulmamalı. Unutulmamalı diyoruz çünkü Rojwelat’tan sonra sadece Batman’da çoğunlukla genç olmak üzere 40’a yakın insan yaşamına benzer şekilde son verdi.

sona intihar denilerek bireysel bir kararmış gibi lanse edilemez. Bu bir yönden toplu cinayettir. Bu sona sürükleyen sebepler, politikalar, ihmaller ve bunların sorumluları bu cinayetlerin failleridir. Kadın cinayetleri politik olduğu gibi özellikle bölgedeki kadın intiharları da politiktir.

Raporda yok

Aslında bu açıklamayı taziye sürecinden hemen sonra yapacaktık ama erteledik. Neden mi? Yukarıda bahsettiğimiz, otopsiye giren tıp doktoru Roj’un evden çıktıktan tam üç gün sonra yaşamını yitirdiği bilgisini açıklamamızda yer verecektik.

Roj’u hiçbir şekilde aramayarak ölüme terk eden ve bir yönden ölümüne de sebep olan sorumluların, o doktor üzerinde baskı oluşturup raporu değiştireceklerinden çekindiğimiz için, o süreçte şu an yaptığımız açıklamayı ertelemiştik. Hatta bu bilgiyle hemen suç duyurusu yapmaktan bile kaçındık.

Ancak ne oldu? Sorumluluklarının ortaya çıkmaması için, beklediğimiz adli tıp raporunda Roj’un ne zaman yaşamını yitirdiği net olarak belirtilmesi gerekirken, buna dair tek bir bilgiye dahi yer verilmedi. Bu durumdan kaçınıldığını gördük.

Korundular

Savcılık, görevini yerine getirmeyen kişi ve kurumlar hakkında aile tarafından yapılan şikayetlere kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verdi. Ama gelin görün ki, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar dosyasında, adli tıp raporunda açık bir şekilde Roj’un nasıl ölüme terk edildiği görülüyor. Kararda ve raporda, Roj’un kayıp sürecinde arandığına dair tek bir ibare yok. Ancak daha sonra bakılan ve saniye saniye, hem mecburiyet caddesi olarak tarif edebileceğimiz eve çok yakın mesafede olan Tüpraş kapısının önündeki bozuk olduğu belirtilen kameralarda, Roj’un Hasankeyf minibüsüne bindiği ve Hasankeyf’teki kameralarda da hareketleri, hangi tarafa gittiği görülüyor.

Bu kadar belirgin bilgilere rağmen, ailenin de yetkililere söylediği aynı yerlerde ve saatte mobeselerde görünmesine rağmen, Roj’un hiçbir şekilde aranmaması, düpedüz göz ardı edilmesi, ölüme terk etmektir. Oysa bu şehirdeki herkes bilir ki, aynı noktada küçük bir protesto yapıldığında, bir slogan atıldığı anda mobeselerden anında olay ve kişiler tespit edilip, onlarca polis olay mahalline giderken, kardeşim Rojwelat için ise 3 maymunu oynadılar, mobese bozuk denildi.

Yani en fazla 2-3 saatlik çalışma ile Rojwelat’a ulaşılabilirken, Rojwelat kayıp sürecinde de yok sayıldı, aile görmezden gelindi. Yaşıyorken hayatlarımız eşit olmadığı gibi, kendi yurdumuzda bu sefer kayıplarımız da eşit aranmadı.

İhmal değil

Rojwelat’ın cansız bedenindeki yüzünde çaresizlik, şok hali, çırpınma vardı. Biz özel bir muamele değil, olması gereken, her vatandaşa uygulanması gereken muameleyi bekledik. Sadece görevlerini yapıp kameraya bakarak, Roj’un Hasankeyf’e gittiğini tespit eder, ilçe emniyetine de bilgi vererek sağ salim ulaşırlardı. Etkin olmasını da bıraktık; hiçbir şekilde arama yapılmamış olması, Rojwelat’ı direkt olarak ölüme terk etmenin apaçık sonucudur. “İhmal var” demek bile sorumluların suçunu hafifletiyor.

Çünkü ihmalle belki bir şeyler telafi edilebilir, yeri doldurulabilir ama burada bu açıklamayı yapıyoruz, şu an Rojwelat yok. Bir can yok. Aileye tek bir telefon dahi açılıp bir bilgi verilmesi bir kenara, bir telefon numarasını dahi bizimle paylaşmayı çok gördüler. Sorumlu il-ilçe emniyet-jandarma ve mahalle karakoluna kadar tüm yetkililerden kaynaklı Rojwelat kurtarılmıyor, el uzatılmıyor.

Bu sonun bazı sebepleri: Atanmama-işsizlik

Rojwelat’ın hayattan tümüyle koparılmasının üzerinden tam 365 gün geçti belki ama o süreç aslında çok öncesinden başlıyor. Başta özellikle politik sorunlar olmak üzere, bölgeye özel ayrı bir yer tutan sosyoekonomik sebepler ve özel savaş politikaları, Rojwelat’ı bu sona götürmesinden bağımsız değil.

 Evet, ailenin de (ebeveynlerin okuma yazma bilmemesi, ataerkil zihniyetin yansıması vb.) Rojwelat üzerinde yeterince durmamasının eksiği var. Ama arama süreci dışında da, Roj’un şu an hayatta olmamasının ve o sona götüren sebeplerden hangisini söylersek, devlete, politikalara, hükümete, kurumlara bağlanıyor. Bu topraklarda on binlerce gencin yaşadığı acıları, travmaları o da yaşadı. Roj, bin bir emekle okuyup mezun olduktan sonra ataması olmuş olsaydı, kendi alanında çalışıp o çok sevdiği çocuklarla vakit geçirseydi, şu an bu açıklamayı yapıyor olmazdık.

Cumhuriyetten beri ekonomisinden eğitimine, sağlıktan her yönüyle “geri bırakılan” bölgede her çocuk, batıya oranla daha çok eksilerle doğuyor. Bin bir zorlukla okuyan bu gençler mezun olunca da, yine batıya oranla daha fazla atanamama ve işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalıyor.

Ataerkil zihniyet

Sormak isterim, bölgede özellikle 45 yaş üzeri çoğu ebeveynin eğitimden uzak, okuyamamış olmasından kaynaklı var olan bilinçsizlik ve ataerkil bakış açısı kimin suçu? Eğitim öğretimi bölgeye geç getirenler suçlu olmuyor mu?

Bunun Roj’a yansımasında bir örnek verecek olursak, mesela köyde kuzenleriyle çektiği halay bile, ataerkil zihniyet ve bilinçsizlikle yapılan negatif yorumların kimin suçu olduğunu sorgulamak gerek. O köylü, yaptığı yorumun ve karşıdakine yansımasının ne kadar farkında?

Politik yansımalar

Sormak isteriz:

* Evimizin, hayvanlarımızın diri diri yakılıp, ninemin ateşin üzerine atıldığı, köyümüzün boşaltılıp amcalarımın katledildiği yönündeki anlatılarla büyüyen Roj’a hiç mi yansıması olmamıştır? Öyle ki, Roj; katledilen ve fotoğrafını çekip Instagram hesabında yaptığı son paylaşımda da mezarlarına yer verdiği amcalarımın yanına defnedilmeyi babama şakayla karışık vasiyet etmiştir. İkisini direkt olarak devletin öldürdüğü, birinin de ölümünde payı olan üç beden şu an yan yana.

* Veya daha 3 yaşlarındayken babası çok ağır işkenceler yaptırılıp uzun bir süre özgürlüğünden mahrum bırakılmış olan Roj’un çocukluğuna hiç mi sirayet etmemiştir?

* Roj dahil kardeşleri için idol olan abisi Azad’ın üniversitesinin daha ilk ayında parmaklıklar ardına alınıp uzun yıllarca özgürlüğünden ve kardeşlerinden mahrum bırakılmasının, Roj’a etkisi yok mu?

* Abisini görmek için hapishane yollarındayken, bu sefer bir gece baskınıyla terör estirilerek uyandırılıp annesinin küçücük kız kardeşiyle tutuklanması, Roj’a anne özlemi yaşatılmasının bu sonuçta payı yok mu?

* Yine çok sevdiği en küçük erkek kardeşi Metin, Roj’u üç gün boyunca aramayan emniyette bağlı ve kendilerini polis diye tanıtan bazı sivil kişiler tarafından uzun bir süre her iş-okul çıkışında önü kesilip ajanlık dayatılıp, yapmadığı takdirde kendisine veya ailesine yönelik tehditler edilmesinin Roj’a yansıması olmadı mı? Bu psikolojik baskılara dayanamayarak yurtdışına kaçmak zorunda kalan kardeşi Metin ile bir daha görüşememesi, Roj’a nasıl yansımıştır?

Hasankeyf

Şimdi anlıyoruz ki, yıllarca Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin kendisini var eden su tarafından boğdurulmaması için yaptığımız haberleri ve verdiğimiz mücadeleyi, aslında bir yönden de Roj’un boğdurulmaması için yapmışız. Ama bilinçsiz bir inatla oraya dikilen o politik baraj, sadece Dicle’nin özgür akmasına set olmadı.

O set, Hasankeyf gibi Rojwelat’ı da yuttu. O çok övündükleri lanet barajın ve bununla birlikte Roj’un ölümünün önüne geçemedik. Öyle ki, Roj, Hasankeyf yok edilmeden çok önce, tarihi vadide mırıldanarak şarkı söylediğimiz videoyu Instagram hesabında sabitlemiş ve bu katliamın bizlere de yansımasının acı örneğini göstermiştir.

Gülistan ve Rojwelat

Evet, şimdi anlıyoruz ki “kaybolduğu” ilk andan itibaren “hemen yanı başındaki arkadaşı olan kardeşim de olabilirdi” diyerek sesini duyurmaya çalıştığımız Gülistan Doku ve ailesinin haberini yaparken farkında olmadan bir yönden Roj’un da haberini yapmışız.

Gülistan, Roj’un yakın arkadaşlarındandı; kimi zaman birlikte okul harçlığını çıkarmak için çalışır, kimi zaman da ısınmak için aynı sobanın önünde otururlardı. Böyle bir arkadaşınızın başına bir şeyler geliyor ve yıllarca bulunmuyor, ne kadar etkilenirdiniz diye sormaya bile gerek yok. Gülistan’ın başına gelenler yaşanılmasaydı, Gülistan bulunsaydı, su, Roj’un bilinçaltında kalmaz, hep sudan bahsetmez, üzerinde bir travma yaratmazdı.

Vize meselesi

Roj son olarak hem içinde bulunduğu süreçten bir çıkış kapısı olarak gördüğü ve kardeşi-abisiyle buluşmak için yurtdışına gidecekti. On binlerce genç gibi onun da ülkeden umudunu kesmişti. Kaçak yollarla başına bir şey gelmemesi ve daha rahat gitmesi için yüksek meblağda bir ücretle paralı bir şekilde vize çıkarmaya çalıştık. Ama paralı çıkarmamıza rağmen vizesi Ekim ayında çıkmadı. İki kardeşin kendi toprağında yaşamasına izin verilmedi.

Birinin yurtdışına çıkmasına sebep oldular, Rojwelat’ın da yurt dışına çıkmasına izin vermediler. Vize çıkmayınca morali daha fazla bozuldu. Özellikle son 7-8 yıldır vize başvurularının çoğunun reddedilmesinin, hükümetin iç-dış politikalarından, adalet, hukuk, demokrasi karnesinden bağımsız ele alınamaz. Öyle olmasaydı şu an bu açıklamayı bu adliye önünde yapıyor olamazdık. Kaçak yollardan yurtdışına gitmeye çalışırken yollarda ölenlerden tutun, vizesi çıkmadığı için intihar eden her gencin katili, gençlerin ülkeden umudunu kesmesine sebep olanlardır.

Ama Roj için de sorayım; yurtdışına çıkamadığı için içinde bulunduğu sürecin kendisine daha da negatif yansımasının sorumlusu kim?

Batman sokakları

Roj’u sona sürükleyen sebeplerin öznesi ile 3 gün boyunca Roj’u hiçbir şekilde aramayan özne aynı. 3 gün boyunca biz aileye, Roj’un Batman merkezde görüldüğüne dair en az 8 telefon ihbarı geldi. (Şu parkta gördük, bu sokakta gördük vs.) Her birine yine biz aile ve akrabalar koştuk. Bir keresinde de uyuşturucu çeteleri, “Kızınız elimizde” dedi. Ve en az 12 saat bunun üzerinde durduk, zaman kaybettik/kaybettirildik, onlarda olmadığını öğrendik. Roj’u Batman sokaklarında, ıssız sedasız, köşelerde, inşaatlarda ararken çok daha net gördük ki coğrafyamızın gençliği bir yok edilme ile karşı karşıya bırakılmaktadır.

Uyuşturucu kullananlardan tutun, fuhuşa sürüklenen genç kızlara kadar… Gördüklerimiz, “Yeter ki toplumsal sorunlarla ilgilenmesinler, ne yaparlarsa yapsınlar” politikası ile bilinçsiz bir gençlik yaratma çabası olduğunun gerçekliğidir.

Soruyoruz

Cevabını biliyor olmamıza rağmen yine de soruyoruz; bu umursamazlığın, yaklaşımın, görmezden gelmenin, yok saymanın, 3 gün boyunca sorumlulardan bir telefon dahi almamamızın sebebi ne? Adli tıp raporuna neden özellikle ölüm saat ve tarihine dair bir bilgiye yer verilmedi? Roj’un aranmamasının nedeni ailesinin, iktidarın istemediği çizgideki bir Kürt aile, eşitlik için emek ve bedel verdiği bir aile olduğu için miydi? Devlet tarafından yakından “tanınıyoruz” olmamız mıydı? O kimliğe yazdırılan isim miydi? Kimliğini geri mi istiyorlardı? Evet, o kimlik de artık yok, Rojwelat da! Ve şimdi ise ailem, ülkemiz karanlıkta, güneşimiz Roj’umuz yok.

Başka Rojwelat’ların da ailelerin de ışığı söndürülmemesi için, “ölü yaşamamaları” için…

İlginizi Çekebilir

Küresel askeri harcamalar geçen yıl 2,46 trilyon dolara yükseldi
Avukat Betül Vangölü Kozağaçlı tahliye edildi

Öne Çıkanlar