KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ”Türk devleti, Kürt sorununu çözmek istiyorsa Önder Apo’ya yönelik tecridi kaldırmakla başlamalı Önder Apo’nun sağlık, güvenlik ve özgür yaşam koşulları kabul edilmeli. Önderliğimize bağlıyız ve çözüm için ne geliştiriyorsa arkasındayız.”dedi.
Stêrk TV’de yayınlanan Özel Program’da konuşan Bayık, Türk devletinin sorunu çözmek gibi bir amacının olmadığını söyledi:
Bayık’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
”Eğer sorun çözmek gibi bir amaçları olsaydı, görüşmenin hemen ardından Önder Apo’ya yeni bir ceza vermezlerdi. Sadece ceza vermediler, Rojava’ya saldırdılar; Türkiye’de, Bakur’da belediyeleri gasp ettiler. Türk devleti şu an bir kriz yaşıyor. Hem yürütülen mücadele hem de Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, Türk devletinde bir kriz yaratıyor. Bazı açıklamalar yaparak bu krizden çıkmaya çalışıyorlar, ama bu mümkün değil.
Kürt halkını bir toplum olarak kabul ettiklerinde ve o toplumun doğal haklarını kabul ettiklerinde, o zaman İmralı sistemi de tecrit de ortadan kalkar. Herkes şunu görüyor: Erdoğan ve Bahçeli’nin konuşmaları başka, yaşanan pratikler ise çok başka, tam tersidir. Bu durum da herkeste bir çelişki yaratıyor. Gerçek niyetlerinin ne olduğu da pratiklerinden belli oluyor. Pratikte yaşananlar bizim dışımızda gelişiyor; “Siz bizim konuşmalarımızı esas alın,” diyemezler. Kimse bu konuşmaları esas almıyor, pratikte ne oluyorsa onu görüyor ve esas alıyoruz. Pratikte yaşananlardan dolayı da kimse konuşmalarına inanmıyor. Bu nedenle, son dönemde yaşananları kimse adlandıramaz. Şu an bir plan yürütülüyor. Bu konuşmalar ve pratikler, bir plan çerçevesinde oluyor.
Önderliğin söyledikleri ile bizim söylediklerimiz yeni şeyler değil; yıllardır bunları tekrar tekrar söylüyoruz. Muhatap Önderliğimizdir, bizim için Başmüzakerecidir. Ama onlar kendi Kürtlerini yaratmak sorunu bu şekilde çözdüklerini göstermek istiyorlar. Hem Türkiye’de hem de uluslararası kamuoyunda herkesi bu şekilde kandırmak istiyorlar; bu yüzden böyle açıklamalar yapıyorlar. Zaten açık bir şekilde söylüyorlar. Yaptıkları çağrılar, “Teslim olun” temelinde çağrılardır. “Artık size ne verdiysek razı olacaksınız, verdik verdik, vermedik yapacak bir şey yok.” Türk devleti ve AKP-MHP’nin mantığı budur. Kim buna karşı çıkarsa, “Teröristtir, haindir, bizi ortadan kaldırmak isteyen herkes ortadan kaldırılmalı” diyorlar. Bu şekilde konuşuyorlar ve pratiklerini de bu temelde yürütüyorlar.
Türk devleti, bir kez daha Ortadoğu siyasetinde rol almak istiyorsa, Kürt sorununu siyasi ve demokratik yollarla çözmek zorunda. Ancak o zaman Ortadoğu’da bir rol oynar. Fakat baktığımızda, Kürt sorununu siyasi ve demokratik yollarla çözmek gibi bir amaçları olmadığını görüyoruz. Geçmişte önlerine koydukları hedeflerini yerine getirmeyi amaçlıyor; yani PKK’yi tasfiye etmek, Kürt soykırımını tamamlamak, demokratik siyaseti ortadan kaldırmak, halk için, demokratlar için imkanları kaldırmak ve Türkiye’nin tamamında esas güç olmak istiyor.
Rojava’da ve Suriye’de yeni yerler işgal etmek istiyorlar. Krizden bu şekilde çıkmayı amaçlıyorlar; bunun Türk devletini krizden çıkarması mümkün değil, hatta yaşadıkları kriz daha da büyür. Kürt sorununu çözerlerse farklı olur, ama böyle bir amaçları yok. Geriye Rojava kalıyor. Yani, Rojava ve Suriye’ye müdahale etmek için icazet istiyorlar. Çünkü Suriye’nin üzerinde bir İsrail, bir de Türkiye duruyor. İran, Rusya ve Amerika da var ama Amerika zaten İsrail ile hareket ediyor, İran da birçok darbe yedi. Geriye kim kalıyor? İsrail ve Türkiye kalıyor.
Geçmişte Erdoğan BM’de bir harita göstermişti; son BM toplantısında da Netanyahu bir harita gösterdi. Bir İsrail, bir de Türk devleti emperyal siyaseti yürütüyor. Bunu da herkes görüyor. Şengal ve Rojava halkımız bunu görmelidir. Tehlike göz önündedir. Birliklerini, öz savunmalarını güçlendirmek ve geliştirmek için çalışmalılar ki işgal saldırılarına karşı kendilerini koruyabilsinler. Rojava ve Şengal’den istenen budur. Eğer hazırlıklarını çok güçlü şekilde yapmazlarsa darbe alırlar. Çünkü yapılan bu toplantılar, ziyaretler bir planın olduğunu gösteriyor. Plan da Şengal ve Rojava’dır.
/Kaynak: ANF/