Behice Feride Demir: Bêdengî ve Zeman

Yazarlar

”  Lê lê dilberê diçûme deşta ax Mûşa şewitî li Ewrana lo di Dêrikê.”

Hayatta sevdiklerimizden sonra kulağımıza hoş gelen ses ve söz müzisiyenlere aittir. Hatta bazı anlarda müzik, bir teselli olarak anılarımıza, acılarımıza, anlam aradığımız pek çok şeye yeni bir teselli olur. Bu sanatsal ikram zamandan zamana bizi besleyip durur.

 Pek çok sanatsal eser insanın hayal ve zaman dünyasında ortaya çıkan gelişmelerden dolayı yerini kaptırırken, müzik etkileme dinamiğini hep korur.

Bu yüzden sanatsal hatırın ederi açısından sesin enstrümanla bütünleşmiş gücü diğer sanatsal etkinliklere oranla daha kalıcıdır ve müzisyenler diğer sanatçılara nazaran daha şanslıdır zaman karşısında.

Bu şans Kürdistan’da da önemli bir kültürel mirasa sahiptir. Hatta Kürtlerin ulusal bağlarıyla buluşabildikleri tek ortak zaman müzikal oratoryumlarıdır.

Zira bütün maddi manevi varlığı tehlike ve tehdit altında olan bir toplum baskılanmış bütünlüğünü,bilincini birazda  müziği ve müzisiyenleri sayesinde korumayı başarmıştır. Orduları, hareketleri ve hayalleri defalarca yorgun düşerken,müziği ve müzisyeni hafızası ve hikayelendirme becerisi sayesinde aidiyet kodlarını  canlı tutmuştur.

Kürt dengbêj, bestekar ve eser sahipleri  toplum siyasasını mucizevi bir şekilde  formatlandırmayı bu nedenle başarmışlardır. Uzak ve yakın tarihimiz buna dair onlarca örnekle dolu. Klasik dönem dengbêjliğinin eserleri kültürel arşiv gibi duygusal ve toplumsal tasnifi yapılandırırken, ikinci dönem eser veriminde Şıvan’ın 80 ve 90’lı yıllarda yarattığı ulusal sismoloji ve Koma Berxewedan’ın kuzey eksenli çalışmaları bu toplumsal toparlanmaya örnektir.

Müzisiyenler sanatın yetenekli azınlığıdır ve topluma erişme olanakları diğer sanat dallarına göre kolaydır. Bu kolaylık maddi ve manevi gerçekliklerini bazen heder eder, bazende hedef haline getirir. Erivan radyosunda ki serhedi ekolun tarihçesi,Irak Baasçılığının hışmına ugrayan Eyaz Zaxoyi ve çağdaşları,Türkiye’de ikinci el imkanlara mecbur bırakılan Eyşe Şan, göçe mecbur kalan Rençber Eziz ve devam eden mücadelenin ozanları, Mizgin, Hogir, Delila ve hatırımıza gelmeyen onlarca isim bu azınlığın Kürdistan’da ki çağdaş yeteneklileridir.

Elbette müziğin politik ve tarihsel kronolojisini geniştir ama müzisyenlerinin öldürüldüğü, sürgüne kaçtığı veya ölmek zorunda kaldığı bir toplumda tarihsel bakiye harici her çıkarım yetersiz kalır. Zira Kürt müziğinin ulusal meseleye olan ilgisi diğer toplumların müzikal ilgisinin üstünde ve tamamlanmamış bir tarihe sahiptir. Bizde ne kilise, ne müzikal cemiyetler nede radyo tv gibi altyapıyı güçlendiren erken dönem kamusal korunak yok. Müzisiyenlerimiz tek başına otorite ve ontoloji sevkiyatı yaparak sorunları senarize edip, ulusun ruhunu üretmeye odaklanmış; dil, kültür ve tarihi belleği bir şekilde egemenlerden kaçırmışlardır.

Kürtçe sanat yapmanın en az politik kulvarda iş yapmak kadar riskli olduğunu Mir perwer’in Ewran köyünden Paris’e uzanan hikayesinde de görmekteyiz. Sadece zemin ve zaman değişmiştir. Bu yüzden Mir Perwer’in bireysel hikayesine odaklanmak kadar kollektif sanat bilincinin Kürdistan’daki etki tepki difüzyonuna da göz atmak zorundayız. Nihayet, O’nun cenazesi Kurdistan’a uğurlandığı gün Diyarbakır’da Özgür Evran adlı bir müzisiyen bilmediğimiz bir sebeple yaşamına son verdi. (Hiç kimsenin yaşamı için yorum ve yargı sahibi değiliz).  Ama iki müzisyenimizin farklı hikayeleri dünün, bugünün politik ve sosyal krizinden çokta uzak değildir.  Nihayet Mîr ‘in bir albümünün adı Bêdengî, Evran’ ın tek albümünün adı Zeman.

    Ewran…..

    Evran…..

” Zeman Zeman bêdengî bêkesî tê ziman. “

İlginizi Çekebilir

Kemal Okutan: HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçim kararı üzerine
Ali Engin Yurtsever: Savaş Toplumsaldır, Görev Bireysel

Öne Çıkanlar