Behice Feride Demir: Bir Devrin Yarım Liderlik Hikayesi- Sait Elçi

Yazarlar

Sadece hayatımızdaki teknolojik araçlar değil, düşünce dünyamızı çeşitlendiren tekniklerde hızla değişiyor. Dijitalizmin kendi eylem ve tasarımını sergilediği ilk çeyrek asrı geride bırakırken tarih artık süreğen değil, sürüklenendir. Bilgi yerine bilişim dünyayı şekillendirirken çağın alt ve üst yapıları bir tür kimlik çöküşü yaşıyor. Donald Trump’ın kabinesi iki hafta sonra işbaşı yapacak ve bu çöküş biraz daha hızlanacağa benziyor.   

Kuşkusuz bu yapısal değişimler dünyanın her yerinde aynı şekilde hissedilmiyor ama Amerika’da olan şey dünyada olacakların habercisidir. Bu nedenle artık kamusal sorumluluğu azalan yönetimlerin, liderlerin yanı sıra sermayenin açık desteği, kampanya bağışçıları, sosyal medya dinamizmi ve şirketlerin politikayı belirlediği bir düzenle yüzyüzeyiz. Ekonomik bürokrasi  ve dijital olanakların taban kazandığı bir düzlemde, Kürt liderlerin vizyon testine giriş ve çıkışları  bu yeni bağlamda önemlidir. 

Zira savaşçı, sürgün, egosantrik, dengeleri gözetmeye mecbur, bölgesel hesaplara kurban giden ve çok az müzakere masası görebilen karakterlerden, petrol anlaşmaları, iklim zirveleri, digital ordu ve kadın haklarını önceleyen liderlik profiline geçişin çok kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. Özellikle arşivler açıldıkça, araştırmalar çoğaldıkça, aileler ellerindeki bilgileri paylaştıkça hikayesi unutulmuş/unutturulmuş  pek çok lider profili ortaya çıkıyor. Ortaya çıkan bilgiler tarihsel, akademik, edebi ve siyasi kültürümüze zenginlik kattığı gibi Kürdistan’da liderlik momentinin ne kadar ilerlediğini gösteriyor. 

Türkiye’de çok partili hayata geçişin Kürtler tarafından satın alınması ve buna istinaden gelişen örgütlenme faaliyetlerinin 49’lar davası ile start alması kendisinden sonraki her faaliyete ilham kaynağı olmuştur. Bu dava esnasında ortaya çıkan siyasi ve hukuki tutumlar hem yeni liderler çıkartmış hem de örgütlenme iklimini  çeşitlendirilmiştir. Yeniden toparlanan Kürtlerin, devlet ricalini korkutması kadar, yargılanan kişilerin birebir  topluma ulaşmaları sistemin bugünlere gelen çelişkilerini derinleştirmiştir.

Bu dönemde öne çıkan Sait Elçin’nin hayatı üzerine yazılan “ Sait Elçi- Bir Misyon Bir Lider”  bu yarı açık yarı gizli yılları araştırmacı gözüyle anlatan bir kitaptır. Toplamda 75 yıllık Kürt legal hareketlerinin ilk  çabalarına, özelde ise Elçi ve üyesi olduğu siyasi çizginin tarihine ışık tutuyor. Geçtiğimiz Sonbaharda  Nubihar yayınlarından çıkan ve Nurettin Baltekin tarafından yazılan kitap, Serhat Bucak’ın “Kürt Hakim: Faik Bucak’ın Yaşamı ”adlı kitaptan sonra TKDP’nin bünyesine dair bir diğer önemli kitaptır. 

Sait Elçi gibi  dipten gelen ve alaylı bir politikacının ulusal haklar konusundaki analiz ve  söylemleri Kürt mücadelesinin sınıflar üstü karakterini bilhassa gösteriyor. 

Elçi’nin siyasi yolculuğu onun mütevazi, alçak gönüllü ve şahsi fedakarlığına dayanırken, O’na danışmanlık niteliğinde dostluk ve destek sunan Ziya Şerefhanoğlu ile Fehmi Bilal’in etkisi Elçi’nin ulusal aydın kimliğini çokça şekillendirmiştir. 

Ancak Elçi’nin kendine özgü bir teşkilatçı ve ideolojisiz bir yetkinliğe sahip oluşu onu çağdaşları ve mücadele arkadaşları arasında müstesna kılmaya da yetiyor. Özellikle Genelkurmay Askeri mahkemesinde yaptığı ve bir nevi ilk ciddi siyasi deklarasyon örneği olan siyasi savunmasının ana hatları bugünkü Kürdistan mücadelesinin taleplerini bile kapsayan türdendir. Elçi’nin siyasi kapasitesine dair pek çok emareyi gördüğümüz bu savunma, sonraki süreçlerde  Kürt siyaset çevrelerinin Türk muhataplarına farklı yer ve zamanlarda yaptıkları çağrı ve önerilerin temeli gibidir. 

Kitapta, TKDP’nin merkezi KDP ile olan patent hakkı ve iletişim bağları temel alınsa da pratik planlamanın, Kuzey Kürdistan’daki siyasi dünyayı yeni şartlar ve haklara göre organize etmek olduğu anlaşılıyor. Çok partili hayatla beraber taşranın siyasete müdahil oluşu, tarım ve kentleşme arasında yaşanan iş gücü değişimi ve Türk siyasal elitlerinin dünyadaki gelişmeleri içte uygulama biçimleri TKDP’nin kadro ve kitle zeminini etkilemiştir. Kitabın yazarı Nurettin Baltekin, Sait Elçi’nin tanık, sanık ve lider  olarak yaşadığı  yılları sekiz başlık altında toplamış. Aile, çocukluk, İstanbul’daki iş günleri ve Bingöl’ün Kürt mücadelesindeki yeri etraflıca anlatılırken, Elçi’nin yükseliş yılları 1960’ların siyasi arenası ile paralellik gösteriyor. 

Kitapta özellikle Doğu mitingleri, DDKO’nun ilgi odağı olduğu günler, sahada yaşananlar, TKDP ve TİP arasındaki rekabetin ayak sesleri yakından duyuluyor.

Dünyadaki gelişmelerle orantılı olarak Türk egemen yapısının yaşadığı ve yarattığı krizler Kürt hareketlerini etkilemiş hatta sağ ve sol olarak ayrışan kesimlerini  tasfiye etmiş ve tüm dinamiklerin zayıflatmıştır.  Yasal bir Parti kurmanın ve Kürtleri  muhalefetin bir parçası haline getirme  isteğinin devlet eliyle engellenmesi esasında Kürt sorunun bilerek şiddete teslim  göstergesidir. Kürt aktörler bu baskıları azaltmanın çarelerini ayrışarak elde etmenin mümkün olmadığını ne yazık ki çok sonra idrak edebilmiştir. 

Bu nedenle askeri yöntemlerle  Kürtlerin kuşatılması Sait Elçi ve diğer Kürt aktörleri geçte olsa  birbirini kabullenmeye zorlamıştır. Bu sebeple iç birlikte için “ Doğu Gazetecilik ve Yayımcılık Şirketi” girişimi bir çare olarak düşünülse de devletin  müdahalesi bunu boşa çıkarmıştır.  Sait Elçi ve diğer pek çok meslektaşının yaşadığı bireysel ve örgütsel zorluk bir süre sonra iç çelişkilere dönüşmüş  ve TKDP’nin oynamaya  çalıştığı ulusal muhataplık  boşa çıkarılmıştır.  

Bu talihsizlikler  Sait Elçi’nin hayatına mal olurken, toplumu çeşitli siyasi akım ve baskılara karşı zayıf bırakmıştır. Kuşkusuz Elçi’den sonra siyaset sahnesi boş kalmadı. Hatta Kürtler siyasi varlıklarını dört parça üzerinden diri tutarak bölgesel dengeleri her defasında bozmayı başardılar.

Sait Elçi’yi Kurdistan kurmakla suçlayanlar bugün süper güçlerle müttefik olan Kürt aktörleri dengelemenin derdinde.

Sait Elçi bugün sağ olsaydı İlham Ehmed’in İsrail dışişleri bakanı Gideon Saar’la yaptığı konuşmaya şapka çıkarır ve yarım kalan liderlik hikayesinin boşa çıkmayışına teşekkür ederdi. 

İyi okumalar. 

İyi pazarlar! 

 

İlginizi Çekebilir

AB Komisyonu Başkanı Von Der Leyen’e ‘ağır zatürre’ teşhisi kondu
Trump, ekibinde görev alacak 3 yeni adayını açıkladı

Öne Çıkanlar