Behice Feride Demir: Bir Ancien Rejim Sendromu

Yazarlar

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bir yandan hafta sonunda, çok sayıda devlet başkanının katılacağı Notre Dame kilisesinin yeniden açılışı törenine hazırlanıyor, bir yandan da Élysée Sarayı ve Assemblé National arasında aylardır devam eden hükümet krizini çözmeye çalışıyor. Çarşamba günü, Michel Barnier başbakanlığındaki hükümet, Fransız siyasetinin yarım asırlık rutininin bozarak güvenoyu alamadı ve hükümet düştü.

 Dünyayı saran savaş, sağcı muhalif parti ve hükümetlerin çoğalması, enflasyonun artması, Avrupa hükümetlerinin son on beş yıllık değişmez karnesi sayılıyor. Geçtiğimiz Haziranda yapılan erken seçimle bu karnenin Fransa kısmı düzeltmek istensede bizatihi seçimin kendisi yeni bir zayıflığa dönüştü.  

İlk turda sağcı RN ikinci turda ise NFP koalisyonu ile sol blok galip gelmiş, hatta hükümet kurma hakkını sol blok kazanmıştı. 

Ancak cumhurbaşkanı Macron, başbakanlık tercihini yılların kurt bürokratı ve siyasetçisi olan muhafazakar Michel Barnier’den yana kullanarak bir ilke imza atmıştı. Michael Barnier, kabinesini seçerken bu tuhaflığı ; bürokratik deneyim-güvenlik, vergilerin yapılandırılması ve geleceğe yatırım vaatleri ile gidermek istedi ancak kamuoyundan beklediği desteği bulamadı. 

Zira parlamentodaki sol ve sağ partilerin iktidar olma ajandaları dünyanın yaşadığı krizlere paralel olarak uzun zamandır Fransız iç siyasetinin yönünü belirliyor. Sol kesimin sendika, STK’lar, grev, sosyal devlet ve farklı uluslararası ilişkiler tasavvuru ile sağcıların önce ülke değerleri, ulusal ekonomi ve Fransızların korunması gibi “Encien Rejim”lik tutumları Macronizm ile hep çatışma halinde oldu. Buna Ukrayna krizi ve Afrika’daki kimi kolonilerde yaşanan rol değişikliklerini eklediğimizde parlamentodan ziyade ana sistemin arayış içinde oIduğunu söyleyebiliriz. 

Zira göçmenler, işsizlik, siyasal İslam’ın gettolaşması, sağlık, tarım ve eğitimdeki tartışmalar sadece sosyal değil, yeni siyasal, düşünsel hatta adli sorunlar üretmekte ve bu durum mevcut sistemi her alanda açık vermeye zorluyor. Buna Fransa gibi uluslararası camiada parlak yıllar geçirmiş ve güçlü fikirlere liderlik yapmış bir ülkenin dış politikadaki rekabetçi zorunluluklarını eklediğimizde yaşanan kilitlenmenin partiler üstü bir özellik taşıdığını görebiliriz. 

Nihayetinde Macron, göreve geldiğinden yana dışarda “ Soft Powers” politikası ile AB’yi kuşkulandırmadan, daha çok ticaret, teknoloji ve askeri anlaşmalar ile İngiltere’nin gölgesini savma ve Almanya’nın pazar gücünü dengeleme stratejisi izliyor. 

Ancak Fransa 2015’teki Charlie Hebdo saldırılarından bu yana radikal dincilerin hedefinde ve bu durum ülkenin pek çok politik hedefini ciddi anlamda örseliyor. Covid sonrası enflasyon ile işsizlik rakamlarının biraz artış göstermesi ve entegrasyon politikasında baş gösteren başarısızlıklar, Macron hükümetlerinin oy kaybetmesine sebep oldu. 

 Geçtiğimiz yıl Marsilya’da yaşanan yağma ve talan görüntüleri, sarı yeleklilerin protesto günleri, emeklilik yasası ve islamizmin kamusal hayat düzenini tahriki sağcı partiye oy kazandırıken bu durumun kabine değişiklikleri ve sağa verilen tavizlerle ne kadar aşılacağı belirsiz. 

 Michael Barnier hükümetinin bütçe görüşmeleri nedeniyle düşmesinde bu belirsizliğin güçlü bir etken olduğu açık. 

Nihayetinde Cumhurbaşkanı Macron, Perşembe akşamı yaptığı halka sesleniş konuşmasında muhalefeti Cumhuriyet karşıtı ve 2027’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminin hesabını yapmakla suçlayıp, istifasını isteyenlere göreve devam  mesajı verdi. Aynı konuşmada RN’yi seçmenlerine saygısızlık yapmakla itham edip,onlara Barnier üzerinden verdiği tavizi hatırlatmaktan geri durmadı. Konuşmasının devamında 2025 bütçesi için özel bir yasanın çıkarılacağını söylerken ne bölünme ne de protesto çağrısı yaparak ülkenin geleceği için partileri sorumluluk almaya davet etti.

Bu tavrı kriz olarak değerlendiren medya ve siyaset çevreleri ise Macron’un, başbakan adayını açıklamayı Pazartesi gününe bırakmasını krizi derinleştirmek olarak yorumluyor. Bu yorumları doğrulayan son emareler yine Macron’dan geldi. Sosyalist Parti ile yüz yüze görüşürken, komünistler ve ekolojistlerle sadece telefon görüşmesi yapmayı yeterli bulacağı söyleniyor.

 Macron, 2027’de aday olamayacak ve bir ara rejim örneği olan partisinin de siyaset sahnesinde kalıp kalmayacağı belli değil. Bu yüzden Fransa sadece bir başbakan değil aynı zamanda bir Cumhurbaşkanı adayı ve güçlü bir merkez partisi de arıyor. 

İyi pazarlar! 

İlginizi Çekebilir

Macron’un Notre Dame’ın yeniden açılışından beklentisi büyük
Türk Dışişleri Bakanı Fidan, İran Dışişleri Bakanı Arakçi ile bir araya geldi

Öne Çıkanlar